Yunanistan Başbakanı Çipras'ın Kardak adasına geleceği bilgisi üzerine 1 Türk savaş gemisi, 1 hücum botu ve 3 sahil güvenlik ekibi Kardak kayalıkları etrafında konuşlandı.
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras Kilimli adasına geleceğinin bildirilmesi üzerine 1 Türk savaş gemisi, 1 hucum botu ve 3 sahil güvenlik ekibi Kardak kayalıkları etrafında konuşlandı. Yunan kara sularında 1 hücum botunun da hazır bulunduğu gözlendi.
KARDAK'TA HAREKETLİLİK
Bodrum'a 3 mil uzaklıkta olan ve akibeti halen belli olmayan Kardak Kayalıklarında Türk sahil güvenlik ekipleri kuş uçurtmadı. 22 yıldır Türk ve Yunan askerleri tarafından korunan Kardak Kayalıklarında hareketlilik gözlendi.
ÇİPRAS KARDAK'A MI ÇIKACAK?
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın Kilimli adasına yapacağı ziyaretin ardından, Kardak kayalıklarına da uğrayabilme ihtimali üzerine Türk askeri kayalıkların etrafında nöbet tutmaya başladı.
TÜRK SAVAŞ GEMİSİ NÖBET TUTUYOR
1 Türk savaş gemisi Gümüşlük açıklarında beklerken, Turgutreis açıklarında çatal ada yakınlarında ise hucum botu nöbet tutmaya başladı. Türk Sahil Güvenlik botu ise Kardak kayalıkları etrafında devriye görevi yapıyor.
YUNAN ASKERLERİ, TÜRK ASKERLERİNİ UYARDI
Kardak kayalıkları etrafında devriye görevi yapan Türk Sahil Güvenlik ekiplerini gören Yunan askerleri telsiz anonsları ile uyarı çekti. Yunan Sahil Güvenlik Ekipleri "Türk Sahil Güvenlik Ekibi şu anda Yunan kara sularındasınız. Lütfen karasularımızı terk edin" ifadelerini kullandı. Bunun üzerine Türk Sahil Güvenlik ekipleri ise "Burası Türk Kara suları" diyerek cevap verdi.
Öte yandan, Türk Sahil Güvenlik ekiplerinin ise Türk Kara sularından çıkmadığı gözlendi.
KILIÇDAROĞLU İLE ADALAR TARTIŞMASINA GİRMİŞTİ
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, adalar hakkındaki çıkışına, "Gel de al" diye yanıt veren Yunan Savunma Bakanı Panos Kammenos'a "2019'da geleceğim o adaların tamamını alacağım" karşılığını vermişti.
KARDAK KRİZİ NE ZAMAN GÜNDEME GELDİ?
Türkiye Dışişleri'nin adlandırmasıyla "ortada kalan" bir sorun olan Kardak, ortada kalması ve toplumsal hafızada tuttuğu yer itibariyle hem Türkiye'de hem Yunanistan'da milliyetçi reflekslerin canlı tutulmaya çalışıldığı anlarda 1990'lardan itibaren gündeme geliyor.
1990'LARIN KARDAK KRİZİ'NİN ARKA PLANI
Kardak Kayalıkları'nın bir kriz başlığı olarak Türkiye ve Yunanistan'ın gündemine girişi Aralık 1995'te oldu.
Bu esnada Türkiye ve Yunanistan kendi iç krizleri ile meşguldü.
Yunanistan'da PASOK Lideri ve Başbakan Andreas Papandreu ölüm döşeğindedir. Ancak ne parti liderliğinden ne de başbakanlıktan istifa etmektedir. Bu durum hem ülkede hem de PASOK içindeki krizi derinleştirmektedir. 15 Ocak'ta istifa eden Papandreu'nun yerine başbakan koltuğuna Kostas Simitis oturmuşsa da Papandreu, PASOK liderliğini bırakmamıştır. Bu da Simitis'in yeni bir kabine oluşturmasına engel olmuş, Papandreu'nun "millici" bakanlarını devralmak durumunda kalmıştır.
Türkiye de tarihinin en derin krizlerinden birinden geçmektedir. Fiilen 1991 yılından beri devam eden DYP - CHP (öncesinde SHP) koalisyonu ülkeyi derinden sarsan 1994 ekonomik krizi neticesinde çökmüş ve Türkiye, 24 Aralık 1995 tarihinde seçimlere gitmiştir. Seçimlerden Necmettin Erbakan yönetimindeki Refah Partisi %21,4 oy oranı ve 158 milletvekili ile birinci çıkmıştır. Kardak Krizi esnasında henüz yeni bir hükümet kurulamadığından Tansu Çiller fiilen başbakanlık görevini yürütmektedir. Aynı zamanda mevcut meclis aritmetiğiyle stabil bir hükümetin kurulmasının önünde ciddi engeller vardır.
Türkiye, 1995 tarihinde "büyük umutlarla" Gümrük Birliği'ne girerek dış ticareti Avrupa Birliği'ne teslim ederken, bunu veto etmemesi karşılığında Yunanistan Kıbrıs'ın AB'ye girişi için tarih almıştı.
PASOK Hükümeti ve Türkiye arasındaki önemli gerilim başlıklarından birinin PASOK ile PKK arasındaki "sıcak" ilişkiler olduğunu not etmek gerekir. Buna ek olarak, 1994 ve 1995 tarihinde Türkiye ve Yunanistan arasında Ege'deki kıta sahanlığı konusunda krizler yaşanmış, 8 Haziran 1995'te Türkiye Yunanistan'ın karasularını 6 milden 12 mile çıkarmasını casus belli (savaş nedeni) sayacağını ilan etmişti.
Dünya genelinde ise Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa'da sosyalizmin çözülüşü sonrası karmaşa sürmekte, ABD kriz dinamiklerini baskılayarak yahut kontrollü krizler üreterek yeni kurulan dünya düzeni içinde liderliğini ilan etmektedir. Balkanlar'la birlikte Doğu Akdeniz de liderliğin test edildiği bölgelerden biridir. Hazar bölgesinin ve Doğu Akdeniz'in enerji kaynaklarına dönük ilgi tam da bu dönemde açıktan dile getirilmeye başlanmıştır.