Çocukların akıl sağlığı risk altında: Pandemide çocuk depresyonları arttı!

ABD'de çocuklar üzerinde yapılan bir araştırma, yeni tip koronavirüs salgınının yeni bir etkisigözler önüne kondu. 32 bin çocuk üzerinde yapılan incelemelerde, pandemi sürecinin çocuklarda depresyona sebep olduğu ifade edildi.

ABD merkezli, 32 binden fazla çocuk üzerinde yapılan bir araştırmanın sonucunda, yeni tip koronavirüs salgın sürecinin, çocukların akıl sağlığı üzerindeki etkileri ortaya kondu. Birçok ülkede okullarda yüz yüze eğitime ara verilmesiyle birlikte sürekli evde vakit geçirmeye zorlanan çocukların, daha endişeli ve öfkeli hale gelerek depresyon vakalarında artış görüldüğü ifade edildi. Uzmanlar, ayrıca eğitimin yanı sıra çocuklar için beslenme ve sosyal destek merkezi olan okulların kapanmasının özellikle yoksul ve farklı etnik kökenlere sahip çocuklar için büyük bir risk yarattığını açıkladı.

YÜZDE 28'DEN FAZLA  ARTTI

ABD’de Chicago Çocuk Hastanesi tarafından yapılan yeni bir çalışmada okul öncesi dönemden 12. sınıfa kadar 32 binden fazla çocuğun uzaktan öğrenme sırasında ne kadar başarılı oldukları değerlendirdi. Sonuçlarda akıl sağlığı endişesi bulunan çocukların oranında endişe verici artışlar görüldü. Yalnız olduklarını söyleyen çocukların oranı, bir yıl içinde  kapanmadan önceki oranlara kıyasla yüzde 28'den fazla arttı.

NTV'nin haberine göre, nükleik asitler DNA ve RNA, kendi başlarına tedavi ajanı ya da aşı olarak geliştirilebilirler. Kovid-19 pandemisi daha önce bir örneği olmayan aşılar için bir test alanı haline geldi. Bu aşıların hızla, düşük maliyetle büyük miktarlarda üretilmeleri mümkün. Ancak, mRNA aşılarının üretildikten sonra özel koşullarda saklanmaları gerekiyor.

Aşının esas etkin maddesi olan mRNA biyolojik reaktörlere ihtiyaç duymadan kimyasal yöntemlerle büyük miktarlarda üretilebilir, DNA üretimi ise bakterilere biyoteknolojik yöntemlerle aktarılan plazmid adı verilen kromozom dışı DNA ekleriyle yapılır. Kovid-19 pandemisinde ilk etapta acil kullanım onayı alan mRNA esaslı iki aşı var (Pfizer/Biontech ve Moderna). Hücre içine girişi ve çekirdeğe erişmesi daha zor olan az sayıda DNA esaslı aşı geliştirme çalışması ise henüz faz iki aşamasında.

MRNA AŞISININ ETKİLERİ

Haberci (messenger) RNA esaslı aşılarda bağışıklık yanıtının oluşması viral vektör aşılarındaki gibi fakat antijenin hücre tarafından üretilmesi için kullanılan yöntem ve sentezin başlatılma sinyalinin hücreye iletilme şekli farklı.

Protein sentezinin başlatılmasında rol alan haberci mRNA molekülü nanoteknolojik olarak üretilmiş ultra küçük yağ damlacıklarına hapsedilerek hücre içine sokuluyor. Burada genetik şifre yerine şifreyi protein sentez aygıtı “ribozomlara” iletecek olan molekül kullanılıyor. Hücre içine giren mRNA ribozomlara bağlanarak antijenik viral S-proteininin sentezlenmesini sağlanıyor. Bu da diğer aşılarda olduğu gibi antikor üretimini uyarıyor.

ÖZEL SAKLAMA KOŞULLARI 

Bu tip aşılarda hücreye giren malzeme, viral vektöre göre çok daha basitleştirilmiş durumda. Üstelik yukarıda belirtildiği gibi kimyasal yolla çok hızlı ve büyük miktarlarda üretilebiliyor. Moderna aşısının ilk sentezinden sadece iki ay sonra insanda denemelere başlanabilmesi bu durumun en çarpıcı örneklerinden.

Ancak, mRNA aşıları çok narin moleküler yapılar olduğundan ve kolayca bozulabildiğinden, özel depolama koşulları gerekiyor. Bunlardan Pfizer-BioNTech aşısı -70 °C, Moderna ise -20 °C’de saklanmak durumunda. Özel saklama koşulları aşıya erişimde de önemli lojistik sorunlar yaratıyor, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri artırıyor.

Sağlık Haberleri