Bu nedenle hutbe okunurken en az bir erkeğin hazır bulunması gerekir. Ancak cuma kılabilmek için hutbeye yetişmek ve dinlemek şart değildir. Buna göre, mazeretine binaen okunan hutbeye yetişemeyen veya hutbeyi duymayan kişinin kıldığı cuma namazı sahih olur. Hutbeyi dinlemeye yetişemeyen kimse, cuma namazının ikinci rekâtına bile yetişse, imam selam verdikten sonra ayağa kalkıp bir rekât daha kılarak cuma namazını tamamlar (İbnü’l- Humâm, Fethu’l-Kadîr, II, 65-66).
Hutbede yapılan duaya “âmin” denilebilir mi?
Rasûlüllah (s.a.s.)’in uygulamasını göz önüne alan İslam bilginlerine göre hatibin, ikinci hutbede müminler için af ve mağfiret dilemesi, onların afiyet ve esenlik içinde olmaları için Allah (c.c.)’a dua etmesi menduptur. Hatibin dikkatle dinlenmesini, hatibin minbere çıkışından namaz bitinceye kadar, geçen süreyi bir bütün olarak değerlendiren Hanefi âlimleri, namazda yasak olan her şeyin hutbede de yasak olduğu kuralını esas alarak; cemaatin konuşmayıp susması, selam alıp vermemesi, nafile namaz kılmaması gerektiğini, ancak hutbede dua edilirse âmin demenin veya Hz. Peygamber (s.a.s.)’in ismi zikredilirse salât-ü selam okumanın caiz olduğunu söylemektedirler.
Fakat yanındakileri rahatsız edecek şekilde yüksek sesle âmin demek doğru değildir (Alauddin Âbidîn, el-Hediyyetu’l-Alâiyye, 153-156).
Hutbede Türkçe dua edilebilir mi?
Duanın belli bir dilde yapılması şart değildir. Çünkü dua kulun, Yaradanına yönelmesi, ona yalvarması ve ondan istemesidir. Dolayısıyla kişinin ne istediğini bilecek şekilde kendi diliyle dua etmesinde hiçbir sakınca yoktur. Ancak Kur’an-ı Kerim’de yer alan veya Hz. Peygamber’den gelen duaların mümkün olduğunca kendi aslî şekilleriyle yapılması daha uygundur. Bu itibarla hutbe dualarının da aslî biçimleriyle yapılmasına gayret edilmelidir. Bununla birlikte ikinci hutbenin sonunda, cemaatin anlayabileceği bir başka dilde dua yapılmasının önünde de bir engel bulunmamaktadır.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı