Resmi temaslarda bulunmak üzere geldiği Londra'da Chatham House'da konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bölgesel ve küresel vizyonumuzun özünde herkes için barış, herkes için güvenlik, herkes için refah ilkeleri var" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak üzere geldiği İngiltere'nin başkenti Londra'da temaslara devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Londra'daki düşünce kuruluşu Chatham House'da konuştu. Erdoğan, Türkiye'nin insani yardımın milli gelir oranında açık ara dünyanın en cömert ülkesi olduğunu söyleyerek, "Bölgesel ve küresel vizyonumuzun özünde herkes için barış, herkes için güvenlik, herkes için refah ilkeleri vardır. Çok taraflı iş birliği bu bakımdan önemlidir. Türkiye olarak hem bölgemizde, hem de dünyada dostluklarımızı kazan kazan anlayışı etrafında kurmaya ve yükseltmeye çalışıyoruz. Bu vesileyle kadim medeniyetlerin beşiği olan Orta Doğu bölgesindeki durum üzerinde biraz daha ayrıntılı olarak durmak istiyorum. 8. yılına giren Suriye ihtilafı siyasi, insani, güvenlik ve ekonomik boyutlarıyla İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmemiş bir yıkıma yol açmıştır" dedi.
"4 bin kilometrekarelik alanı teröristlerden temizledik"
En başından itibaren Suriye ihtilafının çözüm yolundaki gayretlere Türkiye'nin en başından beri dahil olduğunu, Cenevre sürecine aktif katkıda bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye muhalefetinin garantörü sıfatıyla Cenevre'nin tamamlayıcı unsuru olarak gördüğümüz Astana toplantılarından somut neticeler çıkması için büyük gayret sarf ettik. Sahada gerginliklerin azaltılması için gözlem noktaları tesisinden gerektiğinde terör örgütlerine fiili müdahaleye kadar her türlü inisiyatifi üstlendik. Fırat Kalkanı Harekatı ve Zeytin Dalı Harekatı ile toplamda 4 bin kilometrekarelik alanı teröristlerden temizledik. İdlib bölgesinin güvenliği için Rusya ve İran'la birlikte başlattığımız çalışmaları önemli bir noktaya getirdik. Doğu Guta ve özelikle Duma'da yaşanan vahşete engel olamamanın ise derin üzüntüsü içerisindeyiz" açıklamasında bulundu.
"Operasyonları sivillere zarar vermeyecek şekilde yürütüyoruz"
Türkiye'nin, Suriye'de yürüttüğü operasyonlarda rejim başta olmak üzere diğer herkesten farklı bir yöntem kullandığını kaydeden Erdoğan, "Biz sivillere asla zarar vermeyecek şekilde operasyonlarımızı yürütüyoruz. Sivilleri kendilerine kalkan yapan teröristler karşısında gerektiğinde biz kayıp vermeyi göze alıyoruz ama sivillere kesinlikle zarar vermiyoruz. Buna karşılık Suriye'nin her yerinde hem rejim güçleri hem teröristler, hem de rejimle ve teröristlerle birlikte hareket eden ülkelerin güçleri kesinlikle böyle bir hassasiyete sahip değildir. Bunun için ülkede çoğunluğu çocuk, kadın, yaşlı olmak üzere 1 milyona yakın insan hayatını kaybetmiş, tarihi şehirler yerle bir edilmiştir. Türkiye'nin El-Bab ve Afrin'e girdikten bu şehirlerde çekilen fotoğraflarla Halep'te Doğu Guta'da Rakka'da yapılan operasyonlar sonrasındaki fotoğrafları lütfen bir karşılaştırın, hiçbir söz gerek yok. Farkı orada göreceksiniz. Türkiye'nin güvenli hale getirdiği yerler, Doğu Guta ve Humus başta olmak üzere rejimin katliamlarından kaçan Suriyelilerin sığındığı yerler haline dönüştü. Biz bölgenin istikrarı için İran'ın yapıcı katkılarından istifade etmekte yarar görüyoruz. İran ile siyasi diyaloğumuzun uluslararası toplumun da menfaatine olduğunu kesinlikle düşünüyoruz " şeklinde konuştu.
"İran'ın ortak eylem planına uyduğu belirtiliyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran'ın nükleer programı konusunda ortaya konan Kapsamlı Ortak Eylem Planı korunması gereken önemli bir diplomatik başarı olduğunu ifade ederek, "Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının tüm raporlarında İran'ın bu plana uyduğu belirtiliyor. İran'da tesis edilecek iyi ilişkiler aynı zamanda istikrarlı, demokratik, müreffeh ve birleşik bir Irak'ın geleceği bakımından da önemlidir. Seçimlerin henüz yeni yapıldığı bu ülkede uzlaşma ve kapsayıcılık ilkeleri çerçevesinde bir hükumetin kurulmasını bekliyoruz" dedi.
"Yemen ve Libya'daki sorunlar giderek daha karmaşık bir hal aldı"
Bölgedeki bir başka önemli sorunun Yemen ve Libya'daki gelişmeler olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Yemen'deki kriz 4. yılına girmiştir. Giderek daha karmaşık bir hal almıştır. Ülkedeki insani kriz ve kaos en çok DEAŞ ve El-Kaide gibi terör örgütlerine yarıyor. Türkiye olarak Yemen'in toprak bütünlüğü temelinde kapsayıcı bir siyasi çözümden yanayız. Libya da birlik içinde olmayı ve hızla normale dönmeyi hak eden bir ülkedir. 2015 yılında imzalanan Libya siyasi anlaşması bu konuda önemli bir imkandır. Libya'da uzlaşmayı sağlamak ve ülkeyi yeniden inşa etmek için çalışan Libya halkını başkanlık konseyini ve milli mutabakat hükümetini destekliyoruz" dedi.
"Türkiye'nin Avrupa ile ilişkileri tarihi derinliğe sahip"
"Körfez ülkeleri arasındaki gerilimi de yakından takip ediyoruz" diyen Erdoğan, "Dileğimiz Körfez Bölgesi'nde barışın ve huzurun kalıcı olmasıdır. Türkiye'nin Avrupa ile ilişkileri tarihi derinliğe sahip. Avrupa'nın ve neredeyse tüm Avrupa kurumlarının bir parçası çoğunun da kurucusu olan bir ülkeyiz. Avrupa Birliği'ne tam üyelik, her şeye rağmen stratejik hedefimiz olmayı sürdürüyoruz. Türkiye olarak katılım sürecinde üzerimize düşeni en başından itibaren samimi bir gayretle yerine getirdik. Buna rağmen teknik bir konu olan müzakere süreci ziyadesiyle siyasileştirilmiş, zorlaştırılmıştır. Diğer yandan Türkiye'de Arnavutluk nüfusundan daha fazla Arnavut, Bosna Hersek'tekinden daha fazla Boşnak yaşıyor. Türkiye böyle bir ülkedir. Buna rağmen bölgeye sınırı dahi bulunmayan bazı ülkeler Türkiye'yi Balkanlar'da hasım bir güç gibi göstermeye çalışıyor. Böyle şey olur mu ya. Biz Balkanları bir nüfuz alanı olarak değil, iş birliği alanı olarak görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan sözlerine, "Kıbrıs Türk tarafı, Türkiye'nin güçlü desteği ile yarım asırdır hep çözüm yönünde çaba harcamıştır. Kıbrıs Rum Tarafı ise bir türlü Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde ortaklık kurmaya yanaşmamıştır. Rum tarafı Doğu Akdeniz'deki tek taraflı hidrokarbon faaliyetlerini sürdürmekte ısrar ederse bölgedeki güvenlik ve istikrar sürekli tehlike olacaktır, bunu açık ve net söylüyorum" şeklinde devam etti.
"İpek Yolu projesinin gerçekleştirilmesinde önemli bir aktörüz"
"Güney Kore ve Kuzey Kore arasındaki gerilimin yerini barış atmosferine bırakmış olmasından memnuniyet duyuyoruz" diyen Erdoğan, "Geçtiğimiz günlerde yaptığımız Güney Kore ziyaretimizde bu düşüncemizi muhataplarımızla da paylaştık. Çin bölgede ve dünyada son derece önemli bir aktördür. Çin'in kuşak ve yol gelişimi uzun vadede son derece önemli etkileri olabilecek bir projedir. Biz bu projenin içerisinde önemli bir aktörüz. Türkiye olarak Çin ile Avrupa arasında önemli bir ticari ve insani bağlantı olacak tarihi İpek Yolu'nun canlandırılması girişimine destek veriyoruz" dedi.
"Rohingya mültecilerinin hayat şartlarının iyileştirilmesi gayretlerini destekliyoruz"
"Kafkasya ve Orta Asya'da da kalıcı barış, kalkınma ve refah için tüm girişimleri destekliyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu olumlu tabloda eksik olan tek ülke Ermenistan'dır. Ermenistan yönetiminde makul bir yaklaşım ve aklıselim göreceğimiz günleri de özellikle bekliyoruz. Afganistan'daki güvenlik durumu kırılganlığını sürdürüyor. İstikrar ve güvenlik sağlanması için NATO'nun Afganistan'daki kararlı destek görevinde yer almaya devam edeceğiz. Afganistan odaklı bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi konusunda da çalışmalarımız var. Rohingyaların yaşadığı insani trajedi, bölgenin ötesinde küresel boyutta sorunlara ve güvenlik risklerine neden olabilecek bir tehlikedir. Bangladeş'te bulunan ve yakın bir gelecekte de evlerine dönmeleri pek mümkün görünmeyen Rohingya mültecilerinin hayat şartlarının iyileştirilmesi gayretlerini destekliyoruz. Uluslararası toplumun Rohingya Müslümanlarına daha çok destek sağlamasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.