Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bir gece ansızın gelebiliriz dedik, bu gece operasyon başladı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "TSK, ÖSO ile İdlib'de operasyonunu başlattı" açıklaması yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "TSK, ÖSO ile İdlib'de operasyonunu başlattı" açıklaması yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib operasyonu için, "'Bir gece ansızın gelebiliriz' dedik, bu gece operasyon başladı. Kimse bize "niye bunu böyle yaptınız?" diyemez. Sınırı olan biziz" dedi. Erdoğan, tartışılan müftülere nikah yetkisi veren tasarı için, "İsteseniz de istemeseniz de bu Meclis'ten geçecek" açıklamasında bulund

'ONLAR VARSINLAR ESED'LE DERTLEŞSİNLER'

Biz (CHP lideri Kemal) Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz, bunu böyle bilelim. Onların böyle bir derdi yok. Onlar varsınlar (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esed'in yanına gitsinler, onunla dertleşsinler ama biz farklıyız ve İdlib'deki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil, cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok.
Yıllardır bizi terör örgütleriyle yeteri kadar güçlü şekilde mücadele etmemekle itham edenler, şimdi terör örgütleriyle kol kola bölgemizi tanzime giriştiler. Dünyada kendilerine terörle mücadelede en büyük hedef olarak DEAŞ'ı gösterenler, şu anda DEAŞ'a karşı PYD gibi YPG gibi terör örgütleriyle beraber mücadele ediyorlar.

'ARTIK MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR'

Yaşadığımız bu zor dönemde yanımızda olanları unutmayacağımız gibi sürekli ayağımıza çelme takanları da unutmayacağız. Ülkeler arasındaki ilişkilerin mutlak dostluk ve mutlak düşmanlık esasına göre tanzim edilemeyeceğini elbette biliyoruz. Bununla beraber müttefik dediğimiz, pek çok platformda birlikte çalıştığımız kimi devletlerin ülkemize karşı sergiledikleri bu iki yüzlü tutumdan biz çok rahatsızız. Yüz yüze geldiğimizde bize her türlü sözü, her türlü teminatı verenlerin arkamızdan oynadıkları oyunların çirkinliği artık gizlenemez, saklanamaz hale gelmiştir. Artık bu mızrak, bu çuvala sığmıyor.
Her gün yeni bir durumla, yeni bir saldırıyla, yeni bir taktik atakla karşılaşıyoruz. Bu saldırıların bir kısmını bizim dikkatimizi ve enerjimizi bölgemizdeki kritik gelişmelerden uzaklaştırmaya yönelik olarak görüyorum. Türkiye'yi FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle köşeye sıkıştıramayanlar, kendileri doğrudan sahaya girmeye başladılar.

'KRİTİK GÖRDÜĞÜMÜZ YERLERDE MEVCUT İSİMLERİN ÇEKİLMESİ KARARIMIZI HAYATA GEÇİRİYORUZ'

İşte, 'Bir gece ansızın gelebiliriz' dedik ve bu gece bildiğiniz gibi Silahlı Kuvvetlerimiz, Özgür Suriye Ordusu ile İdlib'le ilgili şu anda operasyonunu başlattı. İdlib bize sınır. Dolayısıyla tedbirimizi almak durumundayız. Kimse bize 'Niye bunu böyle yapıyorsunuz' diyemez. Suriye'ye 911 kilometre sınırı olan biziz. Her an taciz ve tehdit altında olan biziz. Kimse bize 'Niye bunu böyle yaptınız' diyemez.

'ONLAR VARSINLAR ESED'LE DERTLEŞSİNLER'

Biz (CHP lideri Kemal) Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz, bunu böyle bilelim. Onların böyle bir derdi yok. Onlar varsınlar (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esed'in yanına gitsinler, onunla dertleşsinler ama biz farklıyız ve İdlib'deki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil, cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok.
Yıllardır bizi terör örgütleriyle yeteri kadar güçlü şekilde mücadele etmemekle itham edenler, şimdi terör örgütleriyle kol kola bölgemizi tanzime giriştiler. Dünyada kendilerine terörle mücadelede en büyük hedef olarak DEAŞ'ı gösterenler, şu anda DEAŞ'a karşı PYD gibi YPG gibi terör örgütleriyle beraber mücadele ediyorlar.

'ARTIK MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR'

Yaşadığımız bu zor dönemde yanımızda olanları unutmayacağımız gibi sürekli ayağımıza çelme takanları da unutmayacağız. Ülkeler arasındaki ilişkilerin mutlak dostluk ve mutlak düşmanlık esasına göre tanzim edilemeyeceğini elbette biliyoruz. Bununla beraber müttefik dediğimiz, pek çok platformda birlikte çalıştığımız kimi devletlerin ülkemize karşı sergiledikleri bu iki yüzlü tutumdan biz çok rahatsızız. Yüz yüze geldiğimizde bize her türlü sözü, her türlü teminatı verenlerin arkamızdan oynadıkları oyunların çirkinliği artık gizlenemez, saklanamaz hale gelmiştir. Artık bu mızrak, bu çuvala sığmıyor.
Her gün yeni bir durumla, yeni bir saldırıyla, yeni bir taktik atakla karşılaşıyoruz. Bu saldırıların bir kısmını bizim dikkatimizi ve enerjimizi bölgemizdeki kritik gelişmelerden uzaklaştırmaya yönelik olarak görüyorum. Türkiye'yi FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle köşeye sıkıştıramayanlar, kendileri doğrudan sahaya girmeye başladılar.

'KRİTİK GÖRDÜĞÜMÜZ YERLERDE MEVCUT İSİMLERİN ÇEKİLMESİ KARARIMIZI HAYATA GEÇİRİYORUZ'

Görevlerinden feragat eden arkadaşlarımız elbette partimizde çalışmayı, katkı sağlamayı sürdüreceklerdir. Bu bir tasfiye değil, ihtiyaçtan kaynaklanan görev değişimidir. Hiç kimsenin gerek teşkilatlarda gerekse belediyelerde görevini devreden arkadaşlarımızla ilgili en küçük bir olumsuz söz söylemesine, incitici tutum içerisine girmesine, kusura bakmasınlar, izin veremeyiz. Öyle bir şey olamaz. Bizler pazara kadar değil mezara kadar yol arkadaşlığı, dava arkadaşlığı yapmaya kasem etmiş bir kadroyuz.

'BİZ SİZİN CEMAZİYELEVVELİNİZİ BİLİYORUZ'

Şehidimizin kanından rengini alan, bağımsızlık ifadesi olarak hilalle sembolleşen ve şehitlerimizin ta kendisi olarak yıldız ile yıldızlaşan bir bayrağımız var. Bunun dışında kimse bize bir dayatmada bulunmasın. Sıkışınca 'Bizim de bayrağımız bu' diyenler bizi aldatmasın. Biz, sizin cemaziyelevvelinizi biliyoruz. Kongrelerinizde bile İstiklal Marşı'nı okutmaktan imtina eden, kaçınan, bayrağımızı salonlara koymayan, sokmayan siz yalancısınız. Siz, bu ülkede demokrasi için mücadele edemezsiniz. Sizin özgürlük diye bir endişeniz asla yok. Siz sadece bir etnik yapının bu ülkede egemenliği için çalışıyorsunuz. Buna müsaade etmeyeceğiz, bunu böyle bilesiniz.

'DÜNYADAKİ EN SORUMSUZ, EN TUTARSIZ, EN ANAKRONİK ANAMUHALEFET PARTİSİNE SAHİBİZ'

AK Parti olarak biz genel başkanından sandık müşahidine kadar tüm kadrolarıyla sorumluluklarının farkında bir hareket olarak ülkemize ve milletimize hizmete devam ediyoruz. Peki anamuhalefet partisinin ve onunla aynı dili kullanan kesimlerin böyle bir sorumluluk şuuruyla hareket ettiğini söylemek mümkün mü, maalesef. Gerçekten samimi bir üzüntüyle ifade ediyorum ki durum tam tersinedir. Dünyadaki en sorumsuz, en tutarsız, en anakronik anamuhalefet partisine sahibiz, maalesef. Genel başkanlarından milletvekillerine ve belediye başkanlarına kadar anamuhalefetin tüm kadroları, yabancı devletlerinden terör örgütlerine kadar herkesin yanındadır. Bir tek kendi ülkesinin ve milletinin yanında değildir.

Türkiye'ye siyasi, sosyal, diplomatik, askeri, ekonomik, tüm alanlarda diz çöktüremeyenler her gün yeni bir oyunla karşımıza çıkıyor. Halbuki biz ne diyoruz, 'Namert kaçar, mert direnir'. Üstelik biz artık sadece direnmekle, savunmakla kalmıyor, kendi oyun planımızı adım adım uyguluyoruz. Bir başka ifadeyle, savunmamızı güçlendirirken taarruzu da ihmal etmiyoruz.

'BEN ECEVİT'İN ANLAYIŞINA SATAŞIYORUM'

Ey Amerika şunlara bir bak kimi beslediğinin farkında değilsin. 400 dönüm arazide böyle bir kişiyi besliyorsun. Sonra belge istiyorsun. Gönderdiğin bir büyükelçi var ki adeta Amerika'yı yönetiyor. Bize belge verilmedi diyor. 4'ünden evelsi güne kadar tutuklu ile görüşme talebinde bulunmadı. Dünyaya da yalan söylüyorlar. Bunların meşrebinde bu var. Ülkemizde kendisine sosyal demokrat diyenlere saygı duyuyoruz başkanına değil. Kimsenin kökenine inancına meşrebine bakmadığımız gibi katılmasak da siyasi kökenine bakmıyoruz. (Eski Başbakan Bülent) Ecevit'e sataşma diyorlar. Ben Ecevit'in anlayışına sataşıyorum. Bu milletin temsilcilerinin ABD Başkanı'nın  ABD (Bill Clinton) trabzana oturum kendisinin de el pençe durmasını kabul edemiyorum. Bu milletin genlerinde bu yok. Ölmüş gitmiş olabilirler geçmişin muhasebesini yapmayacak mıyız?

'ÇANAKKALE BELEDİYE BAŞKANI'NIN 18 MART'TA KONUŞMASINA İZİN VERİLMEYECEK'

Çanakkale'nin Belediye Başkanı (Ülgür Gökhan) ciddi bir terbiyesizlik yaptı. Orada bizim Meclis Üyemize konuşması esnasında, bir bayan, bayan… Hani bunlar kadın hakları savunucusuydu, hani bunların kadınlara saygısı vardı ve seçilmiş bir Belediye Meclis Üyesine 'sesini kes', 'çık', 'konuşma', sen bunu nasıl dersin. Sen bunu mu yaptın, 18 Mart geliyor. Bak şimdiden ben de talimatı verdim, bu Belediye Başkanını 18 Mart'ta, Çanakkale törenlerinde konuşturtmayacaksınız. Çünkü oradaki düzenlemenin faili hükümettir, validir. Dolayısıyla onun orada konuşma hakkı bir lütuftur. Dolayısıyla bu, seçilmişler için de böyle bir adımı attı, seçilmişe saygısızlık yaptı. Bunun hesabını verecek.

'BATI'DA KİLİSEDE NİKAH KIYILIYOR, ORADA LAİKLİĞE AYKIRI DEĞİL, BİZDE NEDEN AYKIRI OLSUN?'

Ana muhalefet partisinin çapsızlığının en çarpıcı örneğ Meclis'te görüşülen müftülere nikah kıyma yetkisinin verilmesine yönelik düzenlemedir. Bunlar milleti tanımadıkları gibi kanun da bilmiyorlar. Şu anda nikahları kim kıyıyor? Müftü kim? O da bir devlet memuru. İlahiyat mezunları. Bizim kendi değerlerimizde inancımızın mensubu olarak resmi nikah kıyıldığı zaman bir nikah da hocaefendiye giderek kıydırılıyor. Kılıçdaroğlu ne yaptı onu bilemem. Bir defa bu gerçekleri göz önüne almak lazım. Batı laik, kilise bu işi yapıyor mu yapıyor. Orada olunca laikliğe aykırı olmuyor da bizde neden aykırı olsun? İsteseniz de istemeseniz de bu, Meclisten geçecek. Kayıt dışı nikah değil, kayıt altında nikah… Asıl kayıtdışılıkları bu kaldıracak. Ne diyorlar utanmadan sıkılmadan, 'Çocuk yaşta evlilik….' Ya bırak, ne alakası var. Bu, işte onu tamamıyla ortadan kaldırmaya yönelik bir adımdır.

Gündem Haberleri