Erdoğan: Türkiye, Akdeniz'de de Ege'de de Karadeniz'de de hakkı olanı alacaktır

Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Türkiye Akdeniz'de de Ege'de, Karadeniz'de de hakkı olanı alacaktır.Biz nasıl kimsenin toprağına, egemenliğine, çıkarına göz dikmiyorsak, kendimize ait olanlardan da asla taviz vermeyeceğiz. Bunun için siyasi, ekonomik, askeri bakımdan ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferinin 949. yılı törenlerinde Muş'ta bulunan Malazgirt Milli Park Alanı'nda açıklamalarda bulundu.

Ahlat'ta dün ecdadın mezarlarını ziyaretle başlayan ve gece geç saatlere kadar süren yoğun bir program icra ettiklerini belirten Erdoğan, Ahlat'ın sembollerinden biri olacak Gençlik Merkezi'ni açtıklarını, Okçular Vakfının düzenlediği etkinlikte gençlerin maharetlerine şahit olma imkanı bulduklarını anlattı.

Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bölge valileriyle bir araya geldiklerini belirten Erdoğan,bu tür toplantıları  Ahlat'ta bulunan Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde her fırsatta tekrarlayacaklarını söyledi.

Erdoğan, akşam yemeğinde sanatçılar ve öğrencilerle bir araya geldiklerini aktararak fethin 949. yıl kutlamaları kapsamında Van Gölü üzerinde yapılan ses ve ışık gösterilerini de yine Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden takip etiklerini söyledi.

Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin, hem Malazgirt Zaferi'ne hem Türkiye Cumhuriyeti'ne hem de gençlere emanet edecekleri bir eser olarak ortaya çıktığını ifade eden Erdoğan, emeği geçen herkese teşekkür etti.

Erdoğan, bugün de Malazgirt Milli Parklar miting alanında olduklarını, bu bölgeyi de zaferin anlamına ve önemine yakışır bir yer haline dönüştürdüklerini anlattı.

"BİZİM SİYASETİMİZİ ESER, HİZMET SİYASETİDİR"

Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanlığının, milli parkın bitişiğindeki alana Sultan Alparslan'ın 442 metreye 275 metre çapında büyük bir silüetini kazıdığını belirtti. Erdoğan, geleceğe bırakılan her eseri kutlu bir mühür olarak gördüklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geleceğe bıraktığımız her eseri bu topraklara vurduğumuz kutlu birer mühür olarak görüyoruz. Hep söylediğim gibi bizim siyasetimiz eser siyasetidir, hizmet siyasetidir. Tüm hayatlarını istismarla, riyakarlıkla, yalanla geçirmiş olanlar eser ve hizmet siyasetinin manasını elbette bilemez. Milletin sevinciyle sevinmeyi, üzüntüsüyle üzülmeyi dahi beceremeyenlerin gönüllerinin bağlı olduğu mecralar açıkça ortadadır. Bu coğrafya hem bizim hem insanlık için kutlu bir coğrafyadır. Ecdadımız bu toprakları bize gece gündüz mücadele ederek, gerektiğinde kanını ve canını feda ederek vatan olarak bırakmıştır. Biz de ecdadımızın izinden gidiyoruz."

"MALAZGİRT ZAFERİ KENDİ KENDİNE ORTAYA ÇIKMIŞ DEĞİLDİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu coğrafyanın hem bizim hem insanlık için kutlu bir coğrafya olduğunu ifade etti.“Ecdadımız bu toprakları bize gece gündüz mücadele ederek, gerektiğinde kanını ve canını feda ederek vatan olarak bırakmıştır." diyerek sözlerini sürdüren Erdoğan," Biz ecdadımızın izinden gidiyoruz. Hiçbir şey gibi Malazgirt Zaferi de kendi kendine ortaya çıkmış değildir. Bu kutlu zaferin gerisinde bir azim, hazırlık, kararlılık vardır. Dandanakan Zaferi’yle mücadeleyi kazanan Büyük Selçuklu Devleti, bu zaferin ardından bir kurultay düzenleyerek fetih için batıya yönelme kararı almıştır. Böylece başlayan Anadolu akınları; Sivas’a, Konya’ya, İzmir’e kadar ilerlemiştir. Çağrı Bey Türkistan’dan döndüğü zaman bu topraklarda Türkleri durdurabilecek bir güç olmadığını söylemiştir. Aziz milletim bu hakikati kabullenmek istemeyen Bizans İmparatoru, Anadolu içerisindeki Selçuklu yürüyüşünü durdurmak umuduyla büyük bir ordu hazırlayarak İstanbul’dan hareket etti. Türklerin ellerin bulunan Malazgirt Kalesi’ni zapt ederek halkını kılıçtan geçirdi. Mısır seferi sırasında haber alan Sultan Alpaslan ordunun istikametini değiştirerek, Ahlat-Malazgirt arasına geldi. Önce sulh yolunu denemek üzere Bizans İmparatoruna bir elçi gönderdi. Askerlerinin çokluğuna ve teçhizatına güvenen imparator, bu teklifi ser bir şekilde reddetti. Çünkü Bizans İmparatorunun emrinde 200 bin kişilik bir ordu vardı. Sultan Alpaslan’ın emrinde ise 45-50 bin kişilik bir ordu vardı” diye konuştu.

"ZULME ENGEL OLAMADIYSANIZ ORAYI FETHETTİK DİYEMEZSİNİZ"

Bu iki ordunun 26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt Ovası’nda karşı karşıya geldiğini ifade eden Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

“Günlerden Cuma'ydı. O gün tüm İslam diyarlarında Müslümanların zaferi için dua ediliyordu. Kefen niyetine beyaz bir elbise giyen Sultan Alparslan, kısa bir hitabın ardından hücumu başlattı. Türklerin kadim taarruz taktiğiyle kısa sürede Bizans ordusu bozguna uğratıldı. Gün batarken, Türk ordusu Malazgirt'te büyük bir zafer kazanmıştı. Tarihin dönüm noktalarında birini teşkil eden bu büyük zaferin ardından, şehir şehir, köy köy Anadolu'nun fethi gerçekleşti. Malazgirt Ovası'ndan başlayıp, yani buradan başlayıp, Ege ve Marmara kıyılarına kadar ilerleyen ecdadımız, fethettiği bu toprakları vatan edindi. Çünkü bizim medeniyetimizde fethetmek, işgal etmek, yağmalamak değildir. Fethetmek, Allah'ın emrettiği adaleti o beldede hakim kılmaktır. Eğer biz bir yerde adaleti tesis edemediyseniz, zulme engel olamadıysanız orayı fethettik diyemezsiniz. Her zaman söylediğimiz gibi aslolan gönüllerin fethedilmesidir. " 

"BİZİM MEDENİYETİMİZ BİR FETİH MEDENİYETİDİR"

Erdoğan sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

"Milletimiz fethettiği beldelerde evvela zulmü ortadan kaldırmıştır. Bizim medeniyetimiz bir fetih medeniyetidir. Bunlar dışındaki bütün milletlere, bilhassa Ermenilere ve Süryanilere karşı acımasız bir inkar ve asimilasyon politikası uygulayan Bizans'ın zulmü bu fetih ile sona ermiştir. Biz de ecdadımızın izinden giderek ülkemizi ve ayak bastığımız her yeri imar ederek, adaleti tesis ederek, hak ve hukuku hakim kılarak, gelecek nesillere emanet etmenin gayreti içindeyiz.”

"ÜLKEMİZİ GELECEK NESİLLERE EMANET ETMENİN GAYRETİ İÇİNDEYİZ"

Erdoğan, ecdadımızın tarihin hiçbir devrinde emperyalist bir zihniyetle hareket etmediğini belirterek,“Fethettiği nice beldeleri devrin en modern imkanlarıyla imar etmiş ve idaresi altındaki insanlara dinlerini, dillerini, kültürlerini yaşatma imkanı tanımıştır. Tarih fethettiğimiz bütün beldelerde güveni, huzuru, hoş görüyü ve refahı hakim kılmak için milletçe verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir. Bugün dahi birçok şehrimizde bir arada görebileceğimiz farklı medeniyet sembolleri, bizim farklılıklarımızı zenginlik olarak gören kadim anlayışımızın birer tezahürüdür. Biz de ecdadımızın izinden giderek, ülkemizi ve ayak bastığımız her yeri imar ederek, adaleti tesis ederek, hakkı ve hukuku hakim kılarak gelecek nesillere emanet etmenin gayreti içindeyiz. Bizler milletçe kenetlendiğimiz dönemlerde, büyük zaferler kazandık. " dedi.

"HİÇBİR ZAMAN ZALİME BOYUN EĞMEDİK"

Erdoğan şunları kaydetti:

"1071 yılında yaşanılanlara baktığımızda yine bu kaidenin tezahürünü görüyoruz. Anadolu topraklarında hakimiyetini kaybeden Bizans ise Avrupa devletlerine ‘Hristiyanların kutsal topraklarını kurtarın’ diye entrikalar peşine düştü. Esasen Anadolu’nun Türkler tarafından fethedilmesi sadece Bizans’a da değil Avrupa’da da büyük bir hüsrana sebep olmuştur. Çünkü Avrupalılar dünyaya hükmetmek için, Akdeniz’e hakim olmak, Akdeniz’e hakim olmak için de Anadolu’ya hakim olmak gerekir şeklinde formülleştirdikleri bir idealleri vardı. Malazgirt zaferi bu hesapları alt üst etmişti. Batılıları yerinden sarsan bu hayal kırıklığı ve Türkleri Anadolu’dan kovma hevesi, haçlı seferinin başlamasına sebep oldu. Haçlı Seferleri, batılıların bilinçaltındaki İslam düşmanlığını en açık şekilde ortaya koyan tarihi hadiselerden bir tanesidir. Bu seferler neticesinde milyonlarca şehit verdik. Şehirlerimiz kasabalarımız, köylerimiz harap oldu. Baskınlara yağmalara, salgın hastalıklara direnmek zorunda kaldık. Fakat hiçbir zaman zalime boyun eğmedik. Milletimize boyunduruk vuramadılar. Bizi bu topraklardan atmayı, vatansız bırakmayı başaramadılar. Milletimizi birbirine düşürmeye, devletimizi yıkmaya muvaffak olamadılar.”

Erdoğan, Bizans'ın mirasının Fatih Sultan Mehmet Han ile birlikte Osmanlı'ya geçtiğini hatırlatarak,“Bizans'ın varisliğine bile layık olamayanların bugün yine arkalarına Avrupalıları alarak, haksızlık, hukuksuzluk, korsanlık peşinde koşmaları, tarihten ibret alamadıklarının işaretidir. Daha bir asır önce Anadolu'yu perişan halde terk etmek zorunda kalanların şimdi Ege'de sahte kabadayılık peşinde koşması, mezarlıkta ıslık çalma psikolojisinin tezahüründen başka bir şey değildir. Korkunun ecele faydası yoktur." ifadelerini kullandı.

"KENDİMİZE AİT OLANLARDAN ASLA TAVİZ VERMEYECEĞİZ"

" Türkiye Akdeniz'de de Ege'de, Karadeniz'de de hakkı olanı alacaktır. " diyerek kararlılık vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Biz nasıl kimsenin toprağına, egemenliğine, çıkarına göz dikmiyorsak, kendimize ait olanlardan da asla taviz vermeyeceğiz. Bunun için siyasi, ekonomik, askeri bakımdan ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Muhataplarımızı kendilerine çeki düzen vermeye, mahvolmalarına yol açacak yanlışlardan uzan durmaya davet ediyoruz. Türkiye'nin artık sabrı sınanacak, kararlılığı, imkanları ve cesareti test edilecek bir ülke olmadığını herkesin görmesini istiyoruz. Yaparız diyorsak yaparız ve bedelini de öderiz. Varsa bedel ödeme pahasına karşımıza çıkmak isteyen buyursun gelsin. Yoksa çekilsinler önümüzden biz kendi işimize bakalım” değerlendirmesinde bulundu.

"KARDEŞLİK HUKUKU TÜM OYUNLARA RAĞMEN SÖKÜLEMEYECEKTİR"

Erdoğan , bu topraklarda 1000 yıldır karşılaşılan badirelerden Malazgirt ruhuyla kurtarıldığını belirterek, Kosova'da ve Niğbolu'da da aynı ruhla mücadele edildiğini kaydetti. Erdoğan,"Çanakkale’yi geçilmez yapan da bu ruhtur. İstiklal harbinde 7 düvele karşı bu ruhla galip geldik, 15 Temmuz destanını da işte bu ruhla yazdık. Bugün de farklı cephelerde azim ve kararlılıkla yürüttüğümüz mücadeleleri de aynı ruha borçluyuz. Nasıl dün Türkistan’dan Anadolu’ya akan sadece fetih ordusu değil adalet ve muhabbet kervanıysa bugün de gittiğimiz her yere bu erdemleri taşıyoruz. Bin yıldır Anadolu’daki her kesimden insanımızın kalplerinde kurulan o güçlü köprü, sonsuza kadar ayakta kalacaktır. Atalarımızın Anadolu’ya ektiği sevgi, muhabbet, kardeşlik ve dayanışma ruhu öylesine kök saldı öylesine büyüdü ki bin yıldır bu hukuku bozmaya çalışanların hiç birisi emeline ulaşamadı. Ne yaparlarsa yapsınlar. Her defasında milyonları karşılarında tek yürek olarak buldular. Çünkü biz bu toprakların emanetçisi değil, asıl sahibiyiz. Bu toprakların altında biz varız üstünde de biz varız. Bu toprakların üstünde ne varsa altında yatanların eseridir. Bin yıldır bu topraklarda kök salan kardeşlik muhabbet ve dayanışma hukuku tüm kışkırtmalara ve karanlık oyunlara rağmen sökülemedi bundan böyle de sökülemeyecektir." ifadelerini kullandı.

"YENİ MÜJDELERLE BAŞARIYI ÇOK DAHA İLERİYE TAŞIYACAĞIZ"

Erdoğan son olarak şunları söyledi:

"Türkiye’ye yönelik ameliyat yapma hevesleri kursakların kalanlar, aradıkları fırsatı bulamayacaklar. Siyasette, ekonomide, askeri alanda elde ettiğimiz her yeni başarı, geleceğimize daha güvenle bakmamızı sağladı. Karadeniz’de keşfettiğimiz doğalgaz rezervi, milletimize uzun zamandır ihtiyacı olan morali ve kaynağı sağlamıştır. Bu doğal kaynaktan elde edilecek her gelir, 83 milyon vatandaşımızın her birinin hayat kalitesinin yükseltilmesinde, ülkemizin hedeflerine daha hızlı ulaşmasında kullanılacaktır. İnşallah yeni müjdelerle bu başarıyı çok daha ileriye taşıyacağız. Malazgirt’te başlayan büyük yürüyüşümüzün bu önemli durağı ufkumuzu derinleştirmiş, umudumuzu güçlendirmiş azmimizi bilemiştir Rabbimizin önümüzü açtığı bu hayırlı yolun bereketiyle artık geleceğimiz daha güvenle bakıyoruz. Bu duygularla bir kez daha Malazgirt Zaferi’nin 949. yıl dönümünü tebrik ediyorum” 

Erdoğan, konuşmasının ardından Ankara'ya hareket etmek üzere alandan ayrıldı.

Gündem Haberleri