Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu! Seçim için 14 Mayıs'ı işaret etti: 2023'te milletimizin desteğine talibiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada seçim için 14 Mayıs tarihini işaret ederek, "Yeter söz de karar da gelecek de milletin diyerek, 2023'te milletimizin desteğine talibiz. Milletimiz 73 yıl sonra aynı gün, altılı masa diye karşımıza çıkan bu darbe şakşakçılarına, kifayetsiz muhterislere yeter diyecektir" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı'na katıldı. Gündemdeki konuları değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, altılı masayı eleştirirken Ali Babacan'ı Baykar üzerinden hedef aldı. Erdoğan, konuşmasında Meral Akşener'in başörtüsü düzenlemesine ilişkin sözlerini değerlendirdi, Kııçdaroğlu'na komutanları hedef alan sözleri üzerinden yüklendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Biliyorsunuz ikinci haftasını geride bıraktığımız 2023 bizim için herhangi bir yılbaşı değildir. Biz uzun yıllardır hedeflerini 2023 menziline göre belirlemiş bir partiyiz. Bir hükümetiz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında milletimizi kavuşturmak istediğimiz hedeflere büyük ölçekte ulaştık.

2023 bizim için hem 20 yıllık eser ve hizmet siyasetimizin sembolüdür hem de Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcıdır. Önümüzdeki aylarda yaşanacak seçimi önemli ve tarihi kılan da budur. Bizim hayatımızda hiçbiri seçim kolay olmadı. Her seçime büyük bir mücadele ile azimle gayretle hazırlandık girdik. Her seçimde de sandıktan zaferle çıkmayı başardık.

"TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUNU İNŞA ETMENİN HEYECANIYLA HAZIRLANIYORUZ"

Bu seçimi diğerlerinden farklı kılan nedir? Siyasete yeni bir ses ve soluk getirerek adım atmıştık. 2023 seçimlerine son dönemde dünyada yaşanan krizlerin ülkemize etkisiyle mücadele ederek, ucube ittifakların hezeyanlarıyla uğraşarak, bir yandan milletimize verdiğimiz sözleri yetiştirmenin tatlı telaşını yaşayarak, Türkiye Yüzyılı vizyonunu inşa etmenin heyecanıyla hazırlanıyoruz.

Geçmişte kendi krizleri içinde boğulan bir Türkiye vardı. Bu sefer Türkiye sahip olduğu güçlü hizmet ve altyapısı sayesinde küresel atılımları dayanak haline dönüştürebiliyor. Cari açığı kontrol ederek büyümesiyle, her başlıkta bu gerçeği ispatlayan bir ülke oldu. Sıkıntılarımız elbette var. Bunların hiçbiri bizi asıl atılımlarımızdan uzaklaştıramaz.

ENFLASYON

Sıkıntılarımız elbette var, bunlar üstesinden gelinemeyecek hususlar değildir. En büyük sorun enflasyondu o da düşüşe geçti. 2022'de yüzde 64 ile kapattığımız enflasyonun yüzde 40'lara, yüzde 30'lara düştüğünü göreceğiz. Enflasyona sebep olan tuzakları bozduk, tedbirleri aldık, mekanizmaları oluşturduk. Herkes Türkiye'nin enflasyon-kur-faiz şer üçgeniyle teslim alınamayacağını gördü.

Asgari ücrette artışı, EYT'yi, sözleşmeli kadro meselelerini çözdük, sosyal yardımları genişlettik, konut kampanyaları düzenledik, üreten herkesi destekledik. İstihdamı 31,6 milyonla tarihimizin en yüksek seviyesine çıkardık.

Ziyaret ettiğimiz illerde ve programlarda insanımızın gözündeki samimiyeti, umudu yaşayarak müşahede ediyoruz.

İnsanımızın gözündeki samimiyetini, kalbindeki muhabbeti bizzat yaşıyoruz. Antalya'da, Erzurum'da, Mardin'de, Konya'da, Malatya'da ve daha pek çok şehirde aynı duyguları yaşamıştık. Asıl belirleyici olan aynı insanların sandık başına gittiklerinde geleceklerine karar verecekleri anda nelere bakacaklarıdır.

SEÇİM TARİHİ

( Demokrat Parti, 14 Mayıs 1950'de "Yeter! Söz Milletindir" sloganı ile seçime girmişti ve iktidara gelmişti) Yeter söz de karar da gelecek de milletin diyerek, 2023'te milletimizin desteğine talibiz. Milletimiz 73 yıl sonra aynı gün, altılı masa diye karşımıza çıkan bu darbe şakşakçılarına, kifayetsiz muhterislere yeter diyecektir.

ALTILI MASAYA SERT SÖZLER

Muhalefetin vaadi milletin karşısına bir aday çıkarmak ancak onu görünürde 6, gerisindekileri de hesaba katarsanız en az 10 kişiyle yönetmektir. Kukla bir cumhurbaşkanı üzerinden ülkeyi idare etmek istiyorlar. Bunlar gel deyince gelecek git deyince gidecek başkanlara alışmışlar. Seçmenlerin de istedikleri vizyonu, programı, çapı belli olmayan meçhul adaya kim olduğunu bilmeden tıpış tıpış sandığa giderek oy vermeleridir. Bunlar da her hafta bir yenisini sergiledikleri kavgalarıyla milletimize bir çeşit siyasi dejavu yaşatıyor, eskiden bu işlerin nasıl yürüdüğünü hatırlatıyorlar.

6'lı masadaki birilerini masaya Erdoğan mı gönderdi diyorlar. İşim gücüm yok bunlarla mı uğraşacağım. Buradan milli iradenin en yüksek makamı olan Meclisimizden meydan okuyorum; ne yaparsanız yapın yine başaramayacaksınız. Benim milletim artık tüm oyunlarınızı çözdü. Bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak karşınızdayım. Bakın bölgesinde ve dünyada sorun çözen bir siyasetçi olarak karşınızdayım. Gündemi Türkiye Yüzyılı vizyonu olan bir yönetim olarak karşınızdayız. İnşallah 2023 seçimlerinden sonra da Türkiye Yüzyılı'nın mimarı olarak milletimizin görevlendirmesiyle yine karşınızda olacağız. Biz Allah'ın yardımıyla, milletimizin desteğiyle gençlerimizin umutlarıyla ayağa kalktık, bugünlere geldik, yarınlara yürüyoruz. Tek dertleri karınlarında gezen 40 tilkinin kuyruğunu birbirine dolaştırmamak olanların aksine biz milletimize hizmet ediyoruz.

Bu davayı tümsekte bırakmamaya yeminliyiz. Bu konuda en büyük sorumluluk da sizlere, değerli arkadaşlarıma düşüyor. İsimlerinizi tarihimizin sayfalarına şanla, gururla yazdırmaya davet ediyorum. Partimizi kurduğumuzdan beri bizim gündemimizde hep ülkemize kazandırdığımız eserler vardı. Bugün de biz eserlerimizle konuşuyoruz. Şu acı gerçeği de hatırlatmayı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Burada meşru siyasi rekabetin tabi sonucu olan bir durumdan bahsetmiyorum. Şikayetimiz, attığımız her adıma çelme takan habis zihniyetedir. Şikayetimiz ülkeye ve millete kazandırdığımız her hizmeti hayrına, şerrine bakmadan engellemeye çalışan zihniyetedir. Maalesef her seferinde hatta daha da beter bir şekilde aynı yerde durduklarını görüyoruz. 6'lı masa işi çıktığından beri kanserli hücrenin tüm bünyeyi sarması gibi oraya bulaşanların çamur siyaseti yürütmesini esefle takip ediyoruz. Dünya küresel krizi konuşuyor, bunlar masa kriziyle meşgul. Halbuki milletimiz ülkesinin bu krizden en az zararla nasıl çıkacağının işaretini bekliyor. Biz vizyonumuzla milletimizi hayallerine kavuşturmanın peşindeyiz.

ALİ BABACAN'A BAYKAR TEPKİSİ

Biz köprü, yol, havalimanı, baraj, fabrika inşa eden, sondajlarla petrol, doğal gaz ararken yatırımcılara ülkeye gelmeyin çağrısı yapanları iyi hatırlıyoruz. Savunma sanayimiz ise bu hedefler arasındaki özel yerini daima korumuştur. Bizim bildiğimiz bir ülkenin ordusuna ve savunma sanayiine ancak bunları kendine tehdit olarak görenler saldırır. Mesela Yunanistan'ın bu konudaki feveranlarını yersiz bulmakla birlikte anlayabiliyoruz. Yine ülkemizin askeri alandaki gücünü kendine tehdit olarak görenlerin sızlanmalarını normal karşılıyoruz. Anlamakta zorlandığımız husus, bu ülkenin bir partisinin ordumuza ve savunma sanayimize karşı sergilediği hazımsızlıktır. Kendi milletine silah doğrultanlara övgüler dizip silahını düşmanlara çevirenleri yerden yere vuranları görünce bu işte bir terslik var demekten alıkoyamıyoruz.

Aslında BAYKAR'ın nezdinde tüm şirketleri, ürünleriyle savunma sanayimizin tamamı hedef alınıyor. Bizimle olan akrabalık ilişkileri üzerinden BAYKAR'ı hedef alabileceklerini düşünüyorlar. Bu alçak saldırıya da hak ettiği cevabı vermek sorumluluğumuzun gereğidir. Önce Türkiye'nin hedef alınan savunma sanayi nereden nereye gelmiştir.

"BİZ TÜRKİYE'DEKİ MAALESEF BU MUHALEFETLE ÇOK UĞRAŞTIĞIMIZ İÇİN ADIM ATMAKTA ZORLANIYORUZ"

Ülkemizde milli mücadelenin de etkisiyle cumhuriyetimiz kurulduktan hemen sonra başlayan bir savunma sanayi hamlesi vardı. Bu kardeşiniz Başbakanlık makamını da gördü, Cumhurbaşkanlığı makamını da gördü. Bütün adımlar atılırken düşünün öyle bir yerden öyle bir yere geldik ki, doğru dürüst helikopterin yok... Berlusconi ile yaptığım görüşme neticesinde ATAK helikopterlerini hallettik. Şu anda ATAK helikopterleri Türkiye'nin kendi ürünleri olarak üretiliyor. Buna da birileri çelme takmaya çalışıyor. Bu bizi bir yere doğru da itiyor. Biz Gök-Bey helikopterini üretmenin adımlarını atıyoruz. Bütün bunlarla beraber biz İHA'ya, SİHA'ya, AKINCI'ya, hepsinden öte Kızılötesi denilen adımı nasıl attık, şu anda bir de onun çalışmaları yapılıyor. Bush'a dedik ki bize İHA verecektiniz ama vermediniz. Ve sözümüz var, hala siz bunları vermediniz, süratle vereceksiniz dedi. Biz bunlardan İHA'yı aldık ama İHA'yı bize 2 günlüğüne verdiler. Bu 2 günlük bir iş değil dedik, bizim terörle mücadelemiz yoğun şekilde devam ediyor. Bu ziyaretimin ardından Özdemir Bey hemen çocuklarıyla beraber bu adımı attı ve süratle İHA'yı onlar ürettiler. Ardından SİHA'yı da ürettiler ve çocuklar AKINCI'yı da ürettiler. Savaş uçağı noktasında da çalışmalarını sürdürüyorlar. Olay sadece savaş aracı değil, bunun ürünlerini de üreteceksin. Ülkemiz bu mühimmatı da üretmeye başladı. Biz Türkiye'deki maalesef bu muhalefetle çok uğraştığımız için adım atmakta zorlanıyoruz.

KILIÇADAROĞLU'NA AĞIR SÖZLER

En son Arifiye'deki olay... Arifiye'deki olaydan hemen sonra, biz ne yaptık Arifiye'de. Fırtına obüslerinin teslim törenine gittik, komutanlarımız ve milletvekillerimizle... Düşünebiliyor musunuz muhalefetin başındaki adam; düşünün siz diyor siyasetçi değilsiniz. Tamam da neyi alkışlıyorlar, neden alkışlıyorlar. Alkışladıkları şey dünyayı titreten fırtına obüslerinin teslim töreni. Bay Kemal, konuşan anayasamızın hükmüne göre başkomutan konuşuyor. Ve sen ne Savunma Bakanımıza ve kuvvet komutanlarımıza hakaret edecek çapta değilsin, önce haddini bil. Bu bir cibiliyet meselesidir. Karakter zaafı olan bir insan olarak bizim ordumuzun komutanlarına saldırmak herkesin karı değildir. Bunlarla ilgili işin hukuki boyutu devam ediyor, edecek. Hukuk karşısında da hesabını verecekler.

Şu anda Bayraktar İHA'larını yetiştiremiyor. 3-4-5 sene sonraya gün veriyorlar. Mühimmat yetiştiremiyorlar. Türkiye artık büyüdükçe, güçlendikçe birileri rahatsız oluyor. Onlar rahatsız oldukça biz yolumuza devam ediyoruz. Geçtiğimiz 20 yılda savunma sanayimizdeki proje sayısını 750'ye, bütçesini 75 milyar dolara çıkardık. Böylece sektördeki firma sayısı 56'dan 2700'ün üzerine, ürün ihracatı 4.5 milyar doların üzerine çıktı. Sektördeki yerlilik oranını yüzde 80'lere çıkarmayı başarmakla da gurur duyuyoruz. Kimi dışarıdan kimi içeriden sayısız sabotaj teşebbüsüne rağmen savunma sanayimizi büyüttük. Öyle yüzde 10, 20 değil yüzde bin karlarla Türkiye'nin nasıl soyulduğunu, kimlerin resmen ülkesini sattığını bizzat gördük.

ÖZDEMİR BAYRAKTAR'I ANLATTI

Bay Kemal sen tanımazsın ama sana ben edebi alemde olan Özdemir Bey'i bir tanıtayım. Biz tahsisleri yaparken biliyorsunuz onlara bu tahsisi yaptıkları üretime göre yaparız. Nedir bu tahsis? Bugüne kadar nice firmalara bu verildi fakat Özdemir bey öyle bir insan ki; 'Hayır almam' Yahu hadi ben sana bir lütufta bulunmuyorum, bu devletin aldığı bir karar. Bu kararla firmalara bunu veriyoruz, bu bir hak. 'Hayır almam, ben paramı veririm, paramla satın alırım' Böyle bir insan.

ALİ BABACAN VE DAVUTOĞLU'NA ELEŞTİRİLER

(Ali Babacan'a) Bu ahlaksız çıkmış hala 'Geleceklermiş de geldikleri zaman bunlara hesabını soracaklarmış' Yahu sen rekabet nedir bilir misin ya sen git çocuk bezi satmaya devam et. Senin işin değil bu. Üzgünüm, 15 sene yanımda bulundu ama demek ki benden bir şey alamadı. Yanında bir tanesi daha var aynen o da öyle. Bizden üniversite istediler, bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Kendisi ne zaman ki başbakanlık koltuğuna oturdu, o tahsis yapılan yeri vakfına mülk edindi. Türkiye'de bunun başka bir örneği yok. O vakıftaki yöneticiler acaba bunu nasıl izah edeceksiniz?

(Ahmet Davutoğlu'nu kast ediyor) Yanında bir tanesi daha var aynen o da öyle. Bizden üniversite istediler, bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Kendisi ne zaman ki başbakanlık koltuğuna oturdu, o tahsis yapılan yeri vakfına mülk edindi. Türkiye'de bunun başka bir örneği yok. O vakıftaki yöneticiler acaba bunu nasıl izah edeceksiniz?

Biz de bu üniversiteyi aldık, devletimize mal ettik. Bu şehir üniversitesi devletimizin Marmara Üniversitesi'nin mülkü olarak hizmete devam ediyor. Biz bu milletin evlatlarına yakışır eserle inşa ediyoruz, sen de ne yaptın bunu bir söyle bakalım.

"YANINDAKİ BAZI TERÖR YANDAŞLARINI RAHATSIZ EDİYOR DA SENİ NEDEN RAHATSIZ EDİYOR?"

Rahmetli Özdemir Bayraktar kendini bu işe adamış, gerçek azim ve irade sahibi bir insandı. Yıllarca fabrikalarında yatıp kalktılar. Öyle zamanlar oldu ki terör bölgelerine gittiler. Tüm bunlar Selçuk Bey'le herhangi bir akrabalık bağımın olduğu dönemde değil, onun öncesinde yaşanmıştır. Aynı dönemde benzer projelere girişen pek çok firmamız vardı. İHA projesi yöneten 8 ayrı firmamız bulunuyor. Bayraktar TB-2 pek çok yerde öyle başarılara imza attı ki, pek çok ülkede adına marşlar, şarkılar yazıldı. Karabağ'da çocuklara Baykar'ın adı verildi. Yeni bir ürün, farklı bir ürün; o da Kızılelma. Tabi Kızılelma'nın sadece cismi yok, Kızılelma aynı zamanda bir hedeftir. Bu kutlu davaya inananların çok çok önemli bir hedefidir Kızılelma. Projelerimizle ülkemizi artık bambaşka bir lige taşıyoruz. BAYKAR'ın özelliği tüm projelerini kendi öz kaynaklarıyla geliştirmesidir. BAYKAR tasarım ve geliştirme çalışmalarına her türlü desteği hak eden bir şirkettir. 3 bini aşkın genç burada çalışıyor. Şirketin tercihi bu çalışmaları kendi öz kaynağıyla yapmaktır. Şirketin 20 yıllık gelirlerinin yüzde 75'i ihracatından geliyor. Ya Bay Kemal bunlar seni neden rahatsız ediyor? Yanındaki bazı terör yandaşlarını rahatsız ediyor da seni neden rahatsız ediyor? Çünkü onlar teröristlerle beraber. Çünkü bu İHA ve SİHA'larımız nice teröristleri yok ettiler. Biz pek çok savunma sanayi projemizde firmalarımızın ar-ge çalışmalarına destek veriyoruz. 50 firma devletten proje bazlı destek alıyor. Devletten nakit desteği almadan çalışmalarını sürdüren 4 firma var, birisi Baykar'dır.

BAYKAR'ın aldığı tek destek gümrük vergisi, KDV, sigorta primi, stopaj indirimi gibi nakdi olmayan her firmanın yararlandığı kolaylıklardır.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN MERAL AKŞENER'E

Hanımefendi, Erdoğan'ın ve arkadaşlarının başörtüsü konusunda istismarcı olup olmayacağını benim milletim gayet iyi bilir.Eğer dürüstsen; arkadaşlarım randevu talep etti vermediniz. İkinizde aynısınız. Bay Kemal de öyle... Sen Saraçhane'de verdiğin görüntüyle hangi istikamete gittiğini ortaya koyuyorsun.

Değerli kardeşlerim; hayırlır haftaya girediğimiz böyle bir günde inşallah hafta sonu Bursa'da olacağız. Cumartesi günü Bursa'da toplu açılışlarımız olacak. Gençlerle buluşmamız olacak. Günümüz kutlu, geleceğimiz aydınlık olsun inşallah"

İlk yorum yazan siz olun

Gündem Haberleri