Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni"nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
"Rabbim şehitlerimizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Sevgili habibine komşu eylesin. Şehitlerimizin ailelerine, yakınlarına ve aziz milletimizin her bir ferdine de sabırlar diliyorum. Yarınki grup toplantısında Suriye meselesini ve bundan sonra atacağımız adımları; nitekim dün atmış olduğumuz üst düzey toplantıda gerekli karşı cevapları en güçlü düzeyde Suriye tarafına verdik.
"ADIMLARIMIZI KAMUOYUNA AÇIKLAYACAĞIZ"
Rejim ciddi manada İdlib'de misliyle belalarını buldu ama yetmez,devamı gelecek. Bize saldırdıkça bedelini ağır ödeyecekler. Yarım adımlarımızı kamuoyuna açıklayacağız.
Tek parti yıllarında kültür hayatımızı esir alan anlayış, çağ dışı yaftası vurduğu kadim değerlerimizi bu topraklardan söküp atmak için her yolu denedi. Milletin değerlerini, milletin zevk ve kültürünü gerilik emaresi olarak gören bu kültürel faşizm, en büyük darbeyi Türkiye'nin kültür ve sanat hayatına vurdu.
"EN ÇOK KÜLTÜRE SAHİP İLK 5 ÜLKE ARASINDAYIZ"
Ülkelerin gelenek ve göreneklerindeki zenginliği ortaya koyan çalışmalara Türkiye olarak biz de iştirak ediyoruz. Bu sanatçılarımız tüm hayatlarını vakfederek elde ettikleri becerilerle her türlü teşekkürü hak ediyorlar. Bizim medeniyetimiz her şeyden önce aşk medeniyetidir. Aşk bu toprakların mayasıdır.
178 ülke içinde en çok kültüre sahip ilk 5 ülke içindeyiz. Ahilik geçmişte kalmış bir nostalji değil bugün de hayatımızda yerini koruyan bir değerler silsilesidir. Talebelerine doğruluğu, kanaati öğreten bir mektup olan ahilikte usta çırağını evladı gibi görür, kollar."
"BU MİLLETİN TERAZİSİ ÇOK HASSASTIR"
Bizler kalkınma, büyüme, zenginleşme yolunda insani değerlere daha çok sahip çıkmayı esas alan bir medeniyete sahibiz. Bu medeniyet kapını, keseni, sofranı açık tut, elini, dilini bağlı tut diyen ahilerin elinde şekillenmiştir. Bu ustaları anlamayan milletimizin hiçbir hassasiyetini anlayamaz.
Bu milletin terazisi çok hassastır. Bir dönem çağdaşlaşma adına milletimizin ruh kökü ile bağını koparmaya çalışan pek çok girişim kültürel soykırım yaşadı.
"KÜLTÜREL FAŞİZM EN BÜYÜK DARBEYİ ÜLKEMİZİN SANAT HAYATINA VURDU"
Musikiden mimariye kadar bizi köklerimize bağlayan ne varsa dışlandı, izleri silinmeye çalışıldı. Milletin değerlerini, zevk ve kültürünü gerilik emaresi olarak gören kültürel faşizm en büyük darbeyi ülkemizin sanat hayatına vurdu.
Sanatçılar siyasi görüşlerine göre baş tacı edilmiş ya da yok sayılmıştır. Bu ülkede minyatür, ebru, tezhip gibi bize ait sanatlar yıllarca perde arkasında tutulmuştur.
Türk müziğinin alaturka diyerek yasaklandığı, affedersiniz türkülerimiz tezek kokuyor denilerek tahkir edildiği tuhaf dönemler yaşadık.
Neşet Ertaş en verimli dönemlerinde kadri kıymeti bilinmeyen elitist sanat anlayışının kurbanı olmuş biridir. Aşık Veysel'i Ankara'ya sokmadılar. Kılık kıyafetinden dolayı dönemin Ankara Valisi tarafından şehrin merkezine alınmamıştır.
Nazım Hikmet'i hapiste çürütenler, Sabahattin Ali'yi katledenler tek parti döneminin jakobenleridir. Ne zaman ülkemiz bu zihniyetin esaretinden kurtuldu, halkın sanatçıları hak ettikleri ilgiyi görmeye başladılar.