Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Adıyaman'da halka seslenirken CHP ve HDP'ye sert sözler söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Neymiş adaymış. Neymiş serbest bırakılması gerekiyormuş. Sen ne diyorsun ya? Neyi serbest bırakıyorsun. Bu ülkede hukuk var, yargı var" şeklinde konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları:
Bu süreçte dargınlık, kırgınlık yok. Tamam mı? Bazen duyuyorum, böyle dargınlık, kırgınlık olanlar var. Sakın ha, dargınlık yok. Biz birbirimizi Allah için seviyoruz. Makam mevki aşiret bunları koyalım bir kenara. Biz yaradılanı yaradandan ötürü seveceğiz. Geçmişte yıllarca ihmal edilen mahrumiyeti iliklerine kadar hisseden Adıyaman hizmetlerin kıymetini iyi bilir.
‘44 SAĞLIK TESİSİMİZİ ŞEHRİMİZE KAZANDIRDIK’
Bundan 20 yıl önce birisine Adıyaman’ın üniversitesi olacak dense inanır mıydı? Üniversitenin cazibesini artırmak için 6 bin 600 kişilik yükseköğretim yurtlarını da açtık. Yine yurtlar açmaya devam edeceğiz. İlk etapta 750 kişilik yurt açacağız. Sağlıkta 400 yataklı Adıyaman Devlet Hastanesiyle birlikte 15’i hastane olmakla birlikte 44 sağlık tesisini şehrimize kazandırdık mı? Hastaneden memnun musunuz?
‘BUNLARIN HAYATLARI BOYUNCA DİKİLİ AĞAÇLARI YOK Kİ…’
Ana muhalefetin başındaki aday ne diyor? “Ya yüksek hızlı treni yapıp da n’apacaksın” Bunların zaten hayatları boyunca bir dikili ağaçları yok ki. Yatırım bizim işimiz. Havalimanları bizim işimiz. Adıyaman’da havalimanı var mıydı? Biz yaptık biz.
‘KAFANIZI BULANDIRMAYA ÇALIŞANLAR OLDUĞUNU DUYDUM...’
Tütün meselesi… Kardeşlerim Adıyaman’ın tarihinde ve ticaretinde biliyorum tütün önemli bir yere sahip. Her ne kadar şahsen tütüne karşı olsam da bu ürünün ticari önemini görmezden de gelmiyorum. Ama yine de tavsiye ediyorum; Sakın sigara içmeyin. Hele hele erkekler, hanımlara zulmetmeyin. Sizin içtiğiniz sigara, sen aktif o pasif içici oluyor. Zararı benim hanım kardeşlerim görüyor. Bu konuyu istismar ederek kafanızı bulandırmaya çalışanlar olduğunu duydum. Geçmişte tütünün 1 gramının dahi satışı yasak iken, gerekli düzenlemeleri yapıp kooperatifler vasıtasıyla tütünün değerinden satılabilmesine biz imkan sağladık. Bu konuda herhangi bir geriye gidiş söz konusu değildir. Biz bugüne kadar hep sizlerin ekmeğine engel olmaya değil, ekmeğini büyütmeye geldik. Bununla ilgili de arkadaşlarıma, inşallah 24 Haziran’dan sonra bu konuda talimatlarımızı verdik, çalışmaları yapıyorlar. Ve asla sizin bu konuda da önünüz kesilmeyecek. Rahat olun, sizin kazanılmış haklarınızı AK Parti iktidarı geri almaz.
‘OYUNUZA LÜTFEN SAHİP ÇIKIN’
Oy namustur. Oyunuza lütfen sahip çıkın. Oyunuza sahip çıkmanız geleceğinize sahip çıkmanızdır. Türkiye için milletimiz için hayata geçirecek proje olan parti kendisi için oy ister. Cumhurbaşkanlığında, Meclis’te ne kadar güçlü olursanız ülkeye o kadar iyi hizmet edersiniz.
‘ŞAŞKIN YÜZLERİ HALA GÖZÜMÜN ÖNÜNDE…’
Ama bugün bakıyoruz, 24 Haziran için kendisine değil başka partilere, başka adaylara destek isteyenler var. Ana muhalefetin partisi bir süre önce ne yaptı? Milletvekillerini pazara çıkardı. 15 tane milletvekili pazara çıktı. 15 milletvekili birden paket yapıp bir başka partiye servis etti. Ne olduğunu nereye gittiklerini anlayamayan milletvekillerinin şaşkın yüzleri hala gözlerimin önünde.
23 Nisan’da Meclis’e gittiğimde en arka sıralarda kendilerini saklamaya çalıştıklarını gördüm. O paketlendikleri partinin sıralarına bile gelmediler. Yapılan işin ne kadar utanç verici olduğunu onlar da biliyordu. Kendi adaylarını bir kenara bırakıp başka adaylar için seçim kurulları önünde sıraya girmişlerdi. Bu işin demokrasiyle filan alakası yok. Güya hepsi bir araya gelip seçimde bizim önümüzü kesecekler. Bu siyasi mühendisliği hesaplarıyla biz 1989 yılından beri ilk adaylığımızdan beri mücadele ediyoruz. Hesabı da hesap yapanı da anında tanırız.
‘ŞU PARTİ İLLA BARAJI GEÇMELİ’ DİYEREK…
Şimdi de aynı partinin genel başkanı ve sözcüleri, ‘şu parti illa barajı geçmeli’ diyerek, adeta seçmenlerini işportaya çıkarıyor. O parti, bu ülkenin eli kanlı örgütünün peşinden çıkamadığı için gerçek anlamda siyasi parti olamamış bir yapıdır. Milletvekilleri örgütün cenaze ve silah işlerine bakıyordu. Belediye başkanları seçildikleri yere hizmet etmek yerine, devletin kendilerine tahsis ettiği aracı gereci parayı götürüp örgüte dağa gönderiyordu. Teşkilatları derseniz, örgüt adına dağa adam toplam ve bunları adeta ölüme gönderme merkezleri haline gelmişti. Böyle bir partinin illa meclis’te olmasını ülkemizde sadece bir PKK istiyor, bir de CHP istiyor.
‘YAHU TOPUNUZ GELİN TOPUNUZ’
Benimle ilgili Almanya’da yapılanları duyuyorsunuz değil mi? Yahu topunuz gelin topunuz. Benim Avrupa’daki kardeşlerim, Avrupa’daki Adıyamanlı kardeşlerim her şeyi çok iyi biliyor. Onlar sizin o çadırlarınızda oy vermezler.
Bu ülkede Kürt kardeşlerimizin de temsilcisi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Benim için Kürtlük, Lazlık, Çerkezlik diye bir şey yok. Biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik bu kadar basit. Türkiye’de Kürt kardeşlerimizin yoğun olarak yaşadıkları yerlere en büyük hizmeti biz götürdük. Kültürel ve sosyal alandaki tüm yasakları biz kaldırdık. Ret, asimilasyon, inkar bütün bu politikaları biz kaldırdık. Ülkemizde artık hiç kimse ne kökeninden ne inancından ne de sosyal statüsünden dolayı itilip kakıldığını söyleyemez. Bu terör örgütünün güdümündeki parti ne yaptı? İstismarını yaptıkları bölgede dikilmiş bir tane ağaçları?
‘CEZAEVİNDEN ADAY OLAN BU ZAT…’
Şimdi cezaevinden aday olan bu zat. Muharrem, sayın Muharrem ince ince Edirne’ye gittin. Peki bu Diyarbakır’da yapılan 7 Haziran seçiminden sonra bu ziyaret ettiğin şahıs değil miydi 53 tane benim Kürt kardeşimin ölümüne neden olan? Sen hangi akla hizmet ediyorsun? Neymiş adaymış. Neymiş serbest bırakılması gerekiyormuş. Sen ne diyorsun ya? Neyi serbest bırakıyorsun. Bu ülkede hukuk var, yargı var. 53 tane Kürt kardeşimi bunlar orada öldürdüler. Ondan sonra da biz kimseyi asla kimseyi öldürmedik diyor. Bırakın bu yalanları. Yasin Börü’nün hesabını vermezsiniz. Yargı tecelli edecektir, adalet tecelli edecektir. Bunlar sadece ve sadece mezar taşı dikmeyi bilirler. 6-7 Ekim 2014 tarihinde vatandaşlarımızı sokağa çağırıp, insanlarımızı birbirine kırdıranlar bunlar
“ELİNDE 53 VATANDAŞIMIZIN KANI VAR”
Şimdi cezaevinden esip yağan zatın elinde 53 vatandaşımızın kanı var. Onca oy alıp Meclis’e girdiler de ne oldu? Çukur eylemlerinde 300’ün üzerinde vatandaşımızın ölümünden bunlar sorumlu. Ekranlarda saz çalıyor diye pazarlananlar, arka tarafta milletimize kurşun sıkanların sırtını sıvazlıyorlardı.
‘CHP, PKK BUNLAR BERABER YOL YÜRÜYOR’
CHP, PKK bunlar beraber yol yürüyor. Dün devlete atfettikleri baskıcı, inançlara saygısız ne kadar davranış varsa fırsat bulunca hepsini kendilerine uyguladılar. Bunlardaki zehirli dil inanın bana kimsede yok. Bu parti Meclis’te bulunduğu dönemde Türkiye için, demokrasi için, hak ve özgürlükler için hangi işin ucundan tuttu? Ülkemizi yurt dışında kötülemenin, meydanlarda vatandaşlarımızı devletlerine karşı tahrikleri dışında ne icraatları var? Görevlendirdiğimiz kayyumlar o belediyeleri şu anda pırıl pırıl hale getirdiler. Bugün Diyarbakır’dan Mardin’e Şırnak’tan Siirt’e kayyumların yönetimlerindeki tüm belediyeler adeta tarih yazıyorlar. Onların kan akıttığı musluklardan artık su akıyor su. Onların teröristlerin emriyle delik deşik edip bıraktığı sokaklar, caddeler şimdi pırıl pırıl hale geldi.
‘YAKINDA HEPSİNİN KUYRUKLARI BİRBİRİNE DOLANACAK’
Onların yıktıkları evleri, işyerlerini, tarihi eserleri çok daha güzel şekilde ayağa kaldırdık. Onların yaktıkları okullarda, şimdi evlatlarımız geleceğe hazırlanıyor. CHP çıkmış, işte bu partiyi Meclis’e sokmak için kendi seçmenlerini onlara yönlendiriyor. Şimdi bir şey söylüyorum. Atalarımız demiş ki, “tarlada işi olmayanın, harmanda yüzü olmaz” Sahada seçmenini ona buna peşkeş çeken partinin, ülke yönetiminde iddiası zaten yok demektir. Kafalarındaki 40 tilki artık 24 Haziran’da başka yere kaçacak. Yakında hepsinin kuyrukları birbirine dolanacak.
‘ASLINDA KOMİK BİR ADAM’
Türkiye’nin yönetimine talip olmak ciddi bir iştir. Hele hele yeni yönetim sisteminde Cumhurbaşkanlığı gerçekten çok önemli bir görev haline geliyor. Çünkü cumhurbaşkanı sadece ülkeyi temsil etmekle kalmayacak, artık kendi hükümetiyle yönetiyor olacak. Şimdi cumhurbaşkanı adaylarına bakıyoruz. Bir kısmını zaten zikretmiyorum, onlar zaten cumhurbaşkanlığına değil isimlerini oy pusulalarına yazdırmaya aday. Geriye kala kala ana muhalefet partisinin adayı kalıyor. Onu da bir süredir meydanlarda televizyonlarda seyrediyorsunuz. Aslında komik bir adam. Kimi zaman yalan dolanla, kimi zaman atıp tutarak insana hoş vakit geçirtiyor. Ama böyle kişiye ülkenin yönetimi emanet edilir mi? Türkiye’yi yönetmen çırakların işi değil. Usta, usta… Baş usta.
‘YA BÖYLE YALAN OLUR MU?’
Şimdi çıkmış AK Parti’yi kurarken ben Pensilvanya’dan icazet almışım. Ne dedim? Sayın Muharrem, bak iddiayı ispat iddia sahibine aittir. Eğer ben Pensilvanya’dan icazet almışsam bunu ispat etmek senin görevin. İspat edemezsen namertsin dedim. Şu ana kadar bir ses var mı? Tuttu, bir kitaptan bir satır. O kitabın yazarı da dedi ki, bu somut bir şey değil. Dolayısıyla katılmıyorum dedi. Ya böyle yalan olur mu? Başındaki adam sayın Kılıçdaroğlu o zaten bir yalancı. Bu da onun yanında çırak, o da bir yalandı.
‘HADDİNİ BİL. KİMİNLE NE KONUŞACAĞINI ÇOK İYİ BİL’
Şimdi kendisine dava açtım, yargıda hesabını versin. Çünkü benim kendimden şüphem yok. Ben icazeti cezaevinden çıktım, 42 bin dönorla kamuoyu araştırması yaptım. O araştırmadan sonra halkım bize ‘bir parti kurmanız lazım’ dedi. Halkım emretti partimizi kurduk. Onun için haddini bil. Kiminle ne konuşacağını çok iyi bil. Şimdi mahkemede hesabını ver.