Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
Sevgili Sivaslılar, değerli dava arkadaşlarım, sevgili gençler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.16 Nisan halk oylamasında yüzde 71.3 ile 'Evet' diyen tüm Sivaslı kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Sizler 16 Nisan günü bir kez daha tarih yazdınız. Sizler yüzde 71.3 oy oranı ile güçlü Türkiye'nin yolunu açtınız. Sivaslı kardeşlerim aynı başarıyı 2019 yılındaki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili seçimde de tekrarlayacaktır, hiç şüphem yok.
KUDÜS'TE YENİ PROVOKASYON
Son yıllarda bölgemizde meydana gelen hadiseler, millet ve ümmet olarak ne kadar ağır bir imtihandan geçtiğimizi ortaya koyuyor. Ülkemizin merkezinde yer aldığı coğrafya kasvetli günler yaşıyor. Irak meselesinde mesafe aldığımıza sevinirken ertesi gün Körfez'den sıkıntılı haberler geliyor, bir anda bu sefer Pakistan'da sıkıntılar yükseliyor. Somali'de açlığa çözüm bulduk derken bu kez Yemen, Arakan'daki mazlumların feryatları ile yüreğimiz dağlanıyor. Suriye krizini hal yoluna koymak için adım attığımız günlerde Kudüs'te yeni bir provokasyon önümüze çıkıyor. Türkiye barış, istikrar ve güvenlik için çalıştıkça birileri de çatışma ve savaş için gayret gösteriyor. Birileri İslam dünyasını gözyaşına boğmak için çalışıyor. Bu amaçla etnik ve mezhebi farklılıkları kışkırtıyorlar. Terör örgütlerini en modern silahlarla donatıyorlar. Kirli planlarını gerçekleştirmek için asırlardır altında kendi imzaları olan BM kararlarını dahi ayaklar altına almaktan çekinmiyorlar.
MÜSLÜMAN HELE TÜRKSE CESUR İNSANDIR
Paçavraya çevrilmeyen prensip kaldı mı? Yapılmadık provokasyon kaldı mı? İnsanlık son birkaç yılda gördüğü çifte standarda, tarihinin pek az döneminde şahit olmuştur. Sözde ileri demokrasi beşiği ülkeler, en temek hal ve özgürlükler katlediliyor. Bizden sessiz kalmamızı, köşemize çekilmemizi istiyorlar. Bizden değerlerimizi ayaklar altına alarak teslimiyet yolunu seçmemizi istiyorlar. Müslüman, hele de Türk ise cesur insandır. Bu böyle biline. Biz kim var diye seslenilince sağına ve soluna bakmadan ben varım diye haykırmayı hayatının merkezine yerleştirmiş insanlarız.
ALNIMIZ AK, BAŞIMIZ DİK
Tavrımızı muhataplarımızın kimliğine göre değil, haklı mı haksız mı olduğuna bakarak belirleriz. Zalim öz kardeşimiz de olsa karşısına çekilmekten çekinmeyiz. 1492 yılında, ey İsrail, Yahudiler İspanya'dan göçe zorlandığında onlara kapılarını açan biz olduk. 19. yüzyılda Yahudiler Rusya'da yaşadıkları baskılar karşısında yine kurtuluşu Osmanlı'ya sığınmakta buldular. Bu konuda bir Alman seyyah şöyle tespitte bulunuyor: "Yeryüzünde Yahudiler herhangi bir memlekette kovuldular mı, doğru Türkiye'ye sığınırlar." Bu milletin geçmişinde asla holokost yoktur, soykırım yoktur, bunu böyle biliniz. Bu milletin tarihinde etnik temizlik yoktur. Katliam, zulüm, işkence yoktur. Sömürgecilik yoktur, çiğ süt içmedik ki karnımız ağrısın. Alnımız ak, başımız dik. Böyle yürüdük, böyle yürüyoruz. Bu millet tavrını birilerinin cüssesine göre belirlemeyecek kadar cesur bir millettir. Biz birilerinin tehditlerinden, şantajlarından yılacak bir millet değiliz.