Darbe ne demek? Ne zaman darbe oldu? Türkiye'de kaç kez darbe oldu?

Darbe ne demek? Darbe kelimesinin anlamı nedir? Türkiye'de ne zaman darbe yapıldı? Askeri darbe ne demek? Darbe girişimi ne demek? Neden darbe yapılır? Post modern darbe nedir? Neden yapılır? Türkiye'de kaç kere darbe yapıldı? sorularının cevabı haberimiz

15 Temmuz darbe girişiminin ardından darbe kelimesi sıklıkla merak edilip araştırılmaya başlandı.Türkiye'de belirli zamanlarda gerçekleştirilen darbelerin ardından neler yaşandı? Neden darbe yapıldı? Darbe ne demek? Darbe kelimesinin anlamı nedir? Türkiye'de ne zaman darbe yapıldı? Askeri darbe ne demek? Darbe girişimi ne demek? Neden yapılır? Türkiye'de kaç kere darbe yapıldı?Darbe ile merak edilen tüm soruları sizler için araştırdık.

DARBE NE DEMEK?

Darbenin ne olduğuna detaylı bir şekilde geçmeden önce bu kelimenin anlamının Türk Dil Kurumu tarafından nasıl ifade edildiğine göz atalım. Türk Dil Kurumunca sözü edilen kelime; "Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi" olarak tanımlanmaktadır.

Kısa bir tabirle özetlemek istersek darbe, silahlı kuvvetlerin yönetime el koymasıdır.
Bu hareket, silahlı kuvvetlerin demokrasi yönetiminin karşıtı olduğunun bizzat göstergesidir. Yönetiminde demokrasi olgusunu barındırmayan ülkelerin daima gerilemeye mahkum kaldığı düşünülecek olursa ülkenin kaderini son derece olumsuz etkileyecek olan bir durumdur.

ASKERİ DARBE NEDİR?

Bir ülkede silahlı kuvvetlerin ülke yönetimine el koyması olayına askeri darbe denir. Ülkeyi yöneten hükümetin ekonomik ve sosyal sorunları çözmek konusunda başarısız oldukları iddiası ile cuntacılar tarafından askeri darbelerin başlıca sebebi olarak gösterilir.

Darbe girişiminde bulunanlar genelde ordunun eyleme karşı tarafsız kalmasını fırsat bilerek iktidarı ele geçirerek, lideri devirir, radyo TV, internet gibi iletişim araçlarını işgal ederek hükümet daireleri üzerinde otorite kurar ve elektrik santralleri gibi temel altyapı tesislerini kontrol altına alır.

TÜRKİYE'DE KAÇ KEZ DARBE YAPILDI?

27 Mayıs 1960 İhtilali

1946 yılında çok partili hayata geçen Türkiye, 1950'de yüksek bir oyla iktidara gelen Demokrat Parti yönetimindeydi. İlk yıllarda pek bir sorun çıkmasa da Demokrat Parti iktidarının ikinci döneminden sonra, başta üniversite öğrencileri olmak üzere halkın birçok kesimi uygulanan politikalara karşı çıkmaya başlamıştı. Temelde insanların hoşuna gitmeyen şey, uygulanan baskı ve sansür politikalarının yanında, Atatürk ilke ve inkılaplarından uzaklaşılması idi. Nitekim askeri müdahale, 27 Mayıs 1960 gecesi patlak verdi.

Müdahale, 37 subay tarafından planlanmıştı. Bu olay sonraları Genç Subaylar İhtilali olarak da anılacaktı. Orgeneral Cemal Gürsel hareketin başına geçti. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes tutuklandılar. 1961 yılında yeni anayasa kabul edildi, Yassıada'da yargılanan Adnan Menderes ve birçok siyasi idama mahkum edildi. Celal Bayar yaşı sebebiyle müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Türkiye Cumhuriyeti, senato gibi yeni siyasi kavramlarla tanıştı.

22 Şubat Ayaklanması

Olay, Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir'in, o yıl Harp Okulu’nu bitirme döneminde bulunan 600 kadar asteğmeni toplayarak son günlerde yaşanan olayları anlatmasıyla başlamıştır. Çünkü 20 Şubat günü Hükümet ve Genelkurmay, belirli birlik kumandanları için süratle atama ve gözaltına alma işlemleri başlatmıştır. Bunun üzerine harp okulu öğrencileri, komutanlarını teslim etmeme kararı alırlar ve 22 Şubat 1962 tarihinde Talat Aydemir ve arkadaşları, ordu içindeki 27 Mayısçıların tasfiyesi için, 20 Şubat günü atama ve gözaltına almalara karşı bir direniş başlatır. Ancak netice olarak Talat Aydemir'in atamaların durdurulması yönündeki ısrarını İsmet İnönü kabul etmez ve Aydemir gözaltına alınır, öğrenciler ise memleketlerine gönderilir.

12 Mart 1971 Muhtırası

1969 seçimlerinden sonra Süleyman Demirel yönetimindeki Adalet Partisi iktidara gelmişti. Cumhuriyet Halk Partisi ise ana muhalefet konumundaydı. Fakat 1968 yılından beri süre gelen anarşi ve terör olayları ülkeyi günden güne yıpratmaktaydı. Sık sık yaşanan öğrenci hareketlerine karşı, polis ile üniversite öğrencileri arasında çatışmalar vuku buluyordu. Bu güvenlik zafiyetlerinin yaşandığı düzensiz ortam, ordunun müdahalesini hazırlayan temel etkendi.

Sonuç olarak 12 Mart 1971 tarihinde Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur tarafından Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra verildi. Mektupta hükümetin istifası isteniyordu. Bunun üzerine Başbakan Süleyman Demirel istifasını sundu. Yeni kurulacak partiler üstü hükümet için CHP Kocaeli Milletvekili Nihat Erim, Başbakan seçildi. 26 Mart günü CHP'ye istifasını sunarak bağımsız bir başbakan sıfatıyla partiler üstü kabineyi kurdu.

1980 Askeri Müdahalesi

1971 muhtırası tam olarak amacına ulaşamamıştı. Ülkedeki terör, anarşi ve milli güvenliği tehdit eden unsurların önüne geçilememişti. 1972 yılında başta Deniz Gezmiş gibi birtakım devrimcilerin idamı üzerine olaylar daha da alevlenmiş, silahlı çatışmalar artmıştı. Artık ülkede neredeyse her gün bir bomba patlıyor, bir kahve taranıyordu. Sağ ve sol görüşlü gençler üniversitelerde birbirlerine saldırıyordu.

1979 yılına gelindiğinde darbenin ayak sesleri kendini göstermeye başlamıştı. 19 Temmuz 1980 tarihinde Nihat Erim'in suikasta uğraması da olayların patlak verdiği bir dönüm noktasıydı. Sonuç itibarıyla 12 Eylül 1980 gecesinde, düzenli bir biçimde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından devlet yönetimine el koyuldu. İhtilal bildirgesi sabaha karşı Genelkurmay Başkanı Kenan Evren tarafından televizyonlardan bizzat duyuruldu. 1961 anayasası uygulamadan kaldırıldı ve bütün siyasi partiler kapatıldı. 1982 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarihini değiştirecek yeni bir anayasa tasarlandı.

28 Şubat Süreci

Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in ise dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun irticaya karşı başlattığı ordu ve bürokrasi merkezli bu süreç, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır. Bu dönem başlıca "gericilikle" mücadeleye sahne olmuş, başörtüsü yasaklanmış, pek çok öğrenci ve kamu personeli başörtülü oldukları gerekçesiyle devlet kurumlarından uzaklaştırılmıştır. "İrticayla mücadele eylem planı" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığı denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuş, 28 Şubat sürecinin yargılamaları için daha sonra Ergenekon davaları süreci başlamıştır.

27 Nisan e-muhtırası

27 Nisan 2007 tarihinde, saat 23:20'de Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan basın açıklaması ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerinin aşındırılmakta olduğu belirtilmiştir. Kamuoyunda hakim olan görüş, basın açıklamasının bir muhtıra mahiyetinde olduğu yönündedir ve internet aracılığıyla yapıldığı için açıklamaya "e-muhtıra" adı verilmiştir.

15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi

15 Temmuz gecesi saat 22.00 sularında İstanbul'daki boğaz köprülerinin askerler tarafından kapatılmasıyla patlak verdi. Başkent Ankara'da F16 uçakların alçak uçuşları ve helikopter seslerinin duyulmasıyla gerilim arttı. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok şehirde tanklar sokaklara indi. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Başbakan Binalı Yıldırım, Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve mevcut Bakanlar, canlı yayınlara telefonla bağlanarak halkı sokağa çıkmaya davet etti.

Halk bu çağrıya uyarak meydanlara akın etmeye başladı. Bazı vatandaşlar tankların önünü kesti ve durdurulan tankların üzerine çıktı. Asker, polis ve sivil halk arasında yaşanan bu gerilim, sabah 06.00 sularında Boğaziçi Köprüsü üzerindeki askerlerin silah bırakmasıyla yumuşadı. Ancak gece boyunca pek çok asker ve polis ve sivil vatandaş hayatını kaybetti. Yaşananlar ise çoktan Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki acı olaylar arasındaki yerini aldı.

NEDEN DARBE YAPILIR?

Ülkede darbe hareketini küstahça gerçekleştiren kişiler neden gerçekleştirdiğiyle ilgili belirli bahanelerin arkasına sığınmaktadır. Bu bahaneleri mercek altına alacak olursak, ‘’Hükûmetlerin, ekonomik ve sosyal sorunları çözmekte başarısız oldukları iddiası, bu alçak kişilerin askeri darbelerin başlıca sebebi olarak gösterilmektedir.

Darbe hareketini gerçekleştiren ve darbeyi körü körüne savunan alçak kişiler, ülkenin yöneticisini devirmek için radyo, televizyon gibi kitle iletişim araçlarını ele geçirerek hükümet daireleri üzerine denetim ve otorite kurmaya çalışmaktadır.

Ordunun yapacakları eyleme karşı tarafsız kalmasını fırsat bilerek iktidarı ele geçirmek, darbecilerin kullandıkları yöntemler arasındadır. Çoğunlukla darbeciler bu eylemi gerçekleştirmekle birlikte, savundukları gerekçeler doğrultusunda elektrik santralleri gibi temel altyapı tesislerini ve birçok kurumu kendi istekleri ve çıkarlarına uygun bir şekilde kontrol altına alma yolu gitmektedir.

Gündem Haberleri