Didem Madak neden, nasıl öldü? Didem Madak'ın kitapları , en güzel şiirleri, sözleri

Didem Madak'ın kaleme aldığı her şiiri yaşanmış bir anısıdır. Çocukluk yıllarını, annesi ile babasını kaybetmesinin acısını, yadağı maddi manevi tüm sıkıntıları şiirlerine döken Madak 41 yaşında hayata gözlerini yummuştur. 8 Nisan doğumlu olan şair doğum gününde sevenleri tarafından şiirleri, sözleri ile anılıyor. İşte Didem Madak neden öldü? sorusunun yanıtı ve Didem Madak'ın kitapları , en güzel şiirleri, sözleri...

Henüz 13 yaşında iken annesini kaybeden Didem Madak, teyzesinin kendisine hediye ettiği el yazması bir şiir defteri ile şiir yazmaya başlamıştır. Annesini kaybettiği yıllar onu şiire iten temel sebeptir. Ardından çektiği zorlukları, babasının başkasıyla evlendikten sonra arasına ördüğü duvarı ve diğer bir çok şeyi kağıda dökmüştür. Peki Didem Madak neden öldü? Didem Madak'ın kitapları , en güzel şiirleri, sözleri...

DİDEM MADAK NEDEN, NASIL ÖLDÜ?

8 Nisan 1970 tarihinde İzmir'de dünyaya gelen Didem Madak, annesi Füsun'u beyin kanserinden kaybetti. Babası başka kadınla evlendikten sonra Didem Madak'ta okuduğu  Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tanıştığı kişi ile evlendi ve doğan kızına annesinin adını verdi. Daha sonra eşinden boşanan Madak geçim sıkıntısını nedeniyle zor günler geçirdi. 

90 kuşağının en iyi şairleri arasında olan Didem Madak, 24 Temmuz 2011 tarihinde kalın bağırsak kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Cenazesi ise Edirnekapı Mısır Tarlası Mezarlığına defnedildi.

Didem Madak'ın kızı Füsun 

DİDEM MADAK'IN KİTAPLARI, EN GÜZEL ŞİİRLERİ, SÖZLERİ

Didem Madak yaşamı boyunca üç kitap yazmıştır

Bunlar;

Grapon Kağıtları, 2000
Ah’lar Ağacı, 2002
Pulbiber Mahallesi, 2007

İşte şiirlerinden alıntılar;

Saçlarımın ucundan başlıyor artık kırılma 
Kelimelerin tadına bakıyorum
Zehrinden korktuğum acı kelimeler yutuyorum yanlışlıkla.
Kahverengi bir delik açıyor sayfanın ortasında
Elimde tuttuğum sigara
Ucu olmayan dize yakışıyor şiire.

İç ses, diye söylendim
Ve ah dedim sonra,
Böyle ah demeyi beli bükük bir ahlat ağacından öğrendim.

Vasiyetimdir:
En güçlülerden seçilsin 
Beni taşıyacak olanlar.
Ahtım olsun,
Yükleri ağırlaşsın diye iyice,
Tabutumun içinde tepineceğim.

Cesaretim bir süredir gözaltında
İhzar müzekkeremi kendim yazdım
Tehlikeli sayılmam artık.
Kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum
Onu orada
Beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum.

Biri başımdan aşağı pırıltılarla dolu bir sözlüğü boşaltmış gibi
Beni sevince kıpırdayan her şiiri
Kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum.

Keşke yağmura biraz daha yakın dursan
Kedilerin gıdılarına dokunsan
Keşke biraz illegal olsan Aylâ Abla.
Hayatıma kâkül kessem, cinayetler işlesem
Bana yakışır mı Aylâ Abla?

Sonra gittin.
Birlikte kışlıkları naftalinleyecektik.

Bıçağın ucuyla kazımak aşkı fazla kızardığında.
Söyleyin ateşe,
Ruhunu üflemesin benden gayrısına.
Çiçek silindi bu sabah ellerimi yıkadığımda
''Ellerim bomboş...''
Kötü şiilerden koru beni Tanrım
Amin!

Hayata söyleyin bundan sonra gitsin
Anlamını masallarda arasın
Hay!
Ben sizin ruhunuza çiçek aşısı yapayım
da çiçekler açsın ruhunuz.

Neden sen böyle çocukluk resmiydin kalbim?
Kendime alıştım bodrum katlarında
Artık bir karanlık bağımlısıyım.
Kezzap attı yüzüme sokak lambaları
Tenekeden bir aydınlıkla kestim
Hayatla ilgili bütün bağlarımı
Hazırım ben
Bir anne ismine bağlamayı her şeyi:
Füsun...

Kurşun kalemin hatrına beni anla
Razıyım uçsun bu şiir silgi tozlarının kanatlarında.
Toprağın seviyesine ineceğim
Anlamalı beni mezarım da
Bir uyağa takıldım, düşmeye razıyım
Artık beni anla.

Arsenik ses renkleri ecza dolabında saklambaç oynarken
Yaraların sarılmayan kısmında patlardı flaşlar.
Tilkilerimin kuyrukları birbirine değiyor
Kısa devre aralarında yaşıyordum.

Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!

Ruhumu gömdüğüm yer hâlâ belli.
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.

Ama yazgısını yaldızlı çokomel kâğıtları gibi,
Tırnaklarıyla düzeltemiyor insan.
Yıllarca biriktirdim
Rengârenk çokomel kâğıtlarını kitap aralarında.
Aşık olduğumda,
Çikolata kokardı kırmızı yazgım.

Bir boş beşik hikâyesinin olmayan çocuğuyum.
Kanadı kırılan kartal da benim beddua etsem.
Bir ağıt olarak yak beni Allahım
Parmaklarına kına olayım hayatın.
Affet bu siyah ve transparan duayı.
Ben zaten gecenin arka cebinde falçatayım.

Ah Pollyanna,
İçimde sanki hep aynı şarkıyı çalan bir laterna:
Cancağızım basma perdeme bir çiçek de sen olsaydın
Kaçarken yangın merdivenlerine
Keşke grapon kâğıtları assaydın.

On dört yaşındaydı ruhum bayım
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
Gıcırdıya gıcırdıya dolaştım şehri.
Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar.

Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.

Şimdi 128 harfli bir şiir var karnımda
Satırlar artık bomboş
Karnımda hissiz bir şiir var
İçimde durmadan bölünen şiirler
Birlikte yok olacağımız şiirler
Birlikte unutulacağımız şiirler
Hiç borcu olmamış şiirler
Ve bu yüzden çok acıyan şiirler...

 

Gündem Haberleri