Dua ve zikir sesli mi, yoksa sessiz mi yapılmalıdır? Diyanet İşleri Başkanlığı

Duanın, alçak sesle, hüzünlü ve tazarru ile (yalvararak) yapılması adaptandır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Rabbinize yalvararak ve için için dua edin... ” (A’raf, 7/ 55) buyurulmaktadır.

Ancak, içtenlikle ve samimi olduğu sürece, sesli olarak da dua edilebilirse de, sessiz olması daha uygundur. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir yolculuk esnasında sesli olarak tekbir ve tehlil getirmeye başlayan bir grup sahabîye: “Ey insanlar! Kendinize acıyın; siz ne sağıra dua ediyorsunuz ne de uzakta olan birisine. Muhakkak siz, işiten, yakın olan bir zata dua ediyorsunuz ki O sizinle beraberdir. ” Buyurmuşlardır. (Buhârî, Cihad 131; Müslim, Zikir 44; Ebû Davûd, Salât, 361; Tirmizî, Deavât, 58).

Kenzü’l-arş isminde me’sur bir dua var mıdır? Bu dua, ne için okunursa onu sağlar mı?
‘Kenzü’l-arş’ ismiyle bazı kitaplarda yer verilen dua, birçok ayet ve hadisten devşirilmiş ve edebi bir metne dönüştürülürken “Cebrail’in kanadına yazılı isminin hatırı için” gibi sahih kaynaklarda karşılığı ve yeri olmayan ifadelerle süslenmiştir. Ayrıca “kim ömründe bir kere bu duayı okursa, Allah’u Teâlâ onu, kıyamet gününde yüzü ayın on dördü gibi parlak haşreder. Hatta bütün insanlar onu, bir Peygamber veya melek sanırlar. Eğer onu hasta olan üzerinde taşırsa iyileşir. Kadın taşırsa kocası ona ikram eder. Cinden, insten ve şeytandan, sancı ve hastalıklardan emin olur. Kayıp ise ailesine sağ, salim kavuşur vb.” gerekçelerle okunan ve arzu edileni temin eden özel bir dua olarak nitelemek de doğru değildir. Zira sahih kaynaklarda böyle bir bilgi yer almamaktadır. Öte yandan dua, arzu edilene ulaşmanın aracı ise de, “kim ömründe bir kere bu duayı okursa istediğini elde eder” şeklinde özelleştirilen bir dua metni ve böyle bir anlayış İslamî açıdan kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bununla birlikte dua olarak okunmasında sakınca yoktur.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı

Din Haberleri