Ancak bunların dışındakiler, tahrimen mekruh olmakla birlikte verdikleri hediyeyi geri isteyebilirler.
Yakınlarının ve davetlilerin getirmiş oldukları hediyeler ise eşlerden hangisine verilmiş ise ona ait olur. Kimin adına getirildiği bilinmemesi halinde, mümkünse getirenlerden sorulur ve onların sözüne göre hareket edilir. Bunun mümkün olmaması halinde bulunulan yerin örf ve âdetine göre hareket edilir (Fetâvây-ı Hindiyye, IV, 383). Damadın veya ana babasının geline taktıkları takılar örfen mehirden sayılıyorsa mehirdir; asla geri alınamaz.
Eşler, nikah öncesi veya ayrıldıktan sonra değil de nikahlı iken birbirlerine vermiş oldukları hediyelerden dönemezler. Damadın annesi, babası, erkek ve kız kardeşleri, amca ve dayıları, hala ve teyzeleri gibi birinci dereceden yakınları, geline vermiş oldukları hediyelerden mekruh olmakla birlikte dönebilirler. Ancak bu kimseler söz konusu hediyeleri gelinin rızası veya mahkeme kararı olmaksızın tek taraflı olarak geri alamazlar.
Maddi çıkarlar elde etmek için boşanmak caiz midir?
Âile ve evlilik ciddi bir müessesedir. Bir kimsenin dünyevi bazı kazançlar elde etmek için nikahı suiistimal etmesi doğru bir davranış değildir. Mesela bir kişinin, yurt dışında çalışabilmek için oturum izni almak maksadıyla bulunduğu yerin vatandaşlarından birisi ile formalite evliliği yapması veya vefat eden babasının emekli maaşından yararlanmak üzere eşinden mahkeme kararıyla boşanması nikahın suiistimal edilmesinin örneklerindendir.
Yanlış ve yalan beyanlarla elde edilen kazanç, haksız bir kazançtır. Haksız yollarla elde edilen kazanç ise haramdır.
Bu gibi durumlarda mahkeme yoluyla boşanan eşler, dinî hükümlere göre bir bâin talakla boşanmış olurlar (Ali es-Sâidî, Hâşiyetü’l-Adevî ale’l-Kifâye, II, 40-41). Evliliklerini devam ettirmek istemeleri halinde, daha önce başka bir boşama olmamış ise, yeni bir nikah kıydırmaları gerekir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı