MERSİN (İHA) – Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, dünya nüfusunun her yıl 80 milyonluk Türkiye kadar arttığına dikkat çekerek, "Çevre coğrafyamızda 2 milyar kişi yaşıyor. Bunlar, 500 milyar dolar gıda, tarım ve hayvancılık ürünü ithal ediyor. Elimizde müthiş bir imkan var. Tüm bu coğrafyayı biz doyurabiliriz. Dünyayı doyuran kimse, dünyanın lider ülkesi de odur" dedi.
Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası işbirliğinde "Türkiye Tarım Politikaları ve Geleceği" konferansı düzenlendi. Türk tarımının sorunlarının masaya yatırılacağı ve çözüm adına yol haritasının çizileceği konferansa, Mersin Valisi Ali İhsan Su, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, çevre il ve ilçelerin oda ve borsa başkanları ile çok sayıda üretici katıldı.
"Mersin, Türkiye'de tarımın hem merkezi hem de yıldızıdır"
Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayında gerçekleştirilen konferansın açılışında konuşan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Mersin'in, Allah'ın her şeyi verdiği bir şehir olduğunu vurguladı. Mersin'in, dış ticaret fazlası vermeyi başarmış bir şehir olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin 2'nci en büyük limanına sahip olan Mersin'in, aynı zamanda çok önemli bir tarım merkezi olduğunun altını çizdi. Mersin'in, narenciyenin başkenti olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, "Meyve üretiminde birincisiniz. Sebze üretiminde 3'üncü sıradasınız. Muz, mandalina, limon, portakal, çilek ve diğer pek çok üründe de lidersiniz. İşte bu yüzden Mersin, Türkiye'de tarımın hem merkezi hem de yıldızıdır. Çünkü Mersin, tarımsal üretimi, tarımdan nasıl para kazanılacağını Türkiye'ye öğreten şehirdir" diye konuştu.
"Tüm bu coğrafyayı biz doyurabiliriz. Dünyayı doyuran kimse, dünyanın lider ülkesi de odur"
"Tarım, asla ihmal etmememiz gereken bir alan" diyen Hisarcıklıoğlu, dünya nüfusunun her yıl arttığına ve her yıl 80 milyonluk Türkiye kadar bir nüfusun dünyaya dahil olduğuna dikkat çekti. Her artan nüfusun da özellikle tarım ve hayvancılıkla ilişkisi olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, "Her şeyi yapabilirsiniz ama karnını doyurmadan insanı yaşatabilmeniz mümkün değil. Tarımın neden önemli olduğuna bu birinci gerekçe. İkincisi; dünyada orta sınıf devamlı büyüyor. Orta sınıfın özelliği şu; en çok onlar tüketir, en çok da onlar harcar tarım, hayvancılık ve gıda ürünlerini. Her yıl orta sınıfa 2 Türkiye nüfusu kadar katılım var. Yani 150 milyon kişi her yıl alt gelir grubundan orta sınıfa geçiyor. Üçüncüsü; yanı başımızdaki çevre coğrafyamızda tam 2 milyar kişi yaşıyor. Bunlar, 500 milyar dolar gıda, tarım ve hayvancılık ürünü ithal ediyor. Sonuçta elimizde müthiş bir imkan var. Tüm bu coğrafyayı biz doyurabiliriz. Böylece hem para hem de bu coğrafyada müthiş bir stratejik güç kazanırız. Dünyayı doyuran kimse, dünyanın lider ülkesi de odur; haberiniz olsun. Gelecekte de bu çok önemli. Bugün Çin'in dünyanın en verimli yerlerine doğru nasıl atak yaptığını, gezen her Türk kardeşim görüyor. Tarımı olmayan ülkelerse eğer bir ülkede tarım yoksa balkonsuz ev gibi. Onun için tarım olmazsa olmazımız. Bana, "Hangi sektöre yatırım yapayım?" diye bana sorduklarında "tarım ve hayvancılık" diyorum. Çünkü Türkiye'nin de dünyanın da geleceği burada. Bu nedenle tarımı ihmal edebilme şansımız yok" ifadelerini kullandı.
"Geleneksel sektörlerimizi nasıl dönüştüreceğimiz, önümüzdeki 10 yılın temel tarım ve sanayi politikası problemidir"
Bugün dünyada yaşanan teknolojik devrimin tarım alanına da ulaştığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, "Bitkisel proteinlerden, bildiğimiz eti ikame edebilecek ürünler geliştiriyorlar. Hem tavuk hem koyun hem dana; ne isterseniz onun yerine geçecek ürünler var" diyerek, dünyada bu alanda öne çıkan şirket ve ülkelerden örnekler verdi. Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: "Bu yeni teknolojiler sayesinde, et tüketiminde toprak ihtiyacı yüzde 90, su tüketimi yüzde 70 azalıyor. Teknolojiyle, etin yerini alacak et benzerleri üretince, et için beslenen hayvan sayısını artırmaya gerek kalmıyor. İnsanoğlu, önce beslenmek için avlanmayı bırakmıştı; şimdi belki gelecekte hayvan kesmeye gerek kalmayacak. İşte, tarım ve hayvancılığımızın asıl sınavı buralarda. Geleneksel sektörlerimizi nasıl dönüştüreceğimiz, önümüzdeki 10 yılın temel tarım ve sanayi politikası problemidir. Bir an önce buna odaklanmamız lazım."
"Tarım ve hayvancılıkta potansiyelimizin oldukça gerisinde kaldığımızın da farkındayız"
Türkiye'nin tarımda bugün geldiği noktayı rakamlarla açıklayan Hisarcıklıoğlu, "Ülkemiz tarımsal hasılada Avrupa'da 1., dünyada 7. sırada. 384 milyar liralık bitkisel ve hayvansal üretimimiz var. Tarım ve hayvancılık sektörümüz, 18 milyar dolarlık ihracat, 13 milyar dolar ithalat yapıyor. Dış ticaret fazlası verdiğimiz ender sektörlerden biri. Ayrıca, hammadde ithal edip işleyerek, katma değeri ülkemizde kalacak şekilde, ihracat yapabiliyoruz. Mesela buğdayda, 2002-2018 yılları arasında, 15 milyar dolar değerinde 54 milyon ton ithalat yaptık. Ama buna karşılık, 27 milyar dolar değerinde 68 milyon ton mamul ihracatı gerçekleştirdik. Küçükbaş hayvan varlığında Avrupa'da birinci sıradayız. Büyükbaş hayvan varlığında ise Fransa'dan sonra ikinciyiz. Bunlar iyi olduğumuz alanlar. Ancak, tarım ve hayvancılıkta potansiyelimizin oldukça gerisinde kaldığımızın da farkındayız" şeklinde konuştu.
"Ürettiğini satma modelinden, satacağını üretme modeline geçmemiz gerekiyor"
Önceki gün Ankara'da Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile bir araya geldiklerini, 3. Tarım ve Orman Şurası öncesinde sorunları ileterek önerilerini paylaştıklarını anlatan Hisarcıklıoğlu, bu önerileri şöyle sıraladı:
"Ürettiğini satma modelinden, satacağını üretme modeline geçmemiz gerekiyor. Tarımda ve hayvancılıkta girdi maliyetlerimizi düşürmek için mutlaka birlikte üretim modeline geçmeliyiz. Sözleşmeli üretim modeli yaygınlaştırmalı. Atıl durumda bulunan hazine ve şahıs arazileri, arazi bankacılığıyla kiralanarak üretime kazandırılmalı. Ölçek ekonomisine geçilmeli. Bunu başarmanın bir yolu da kooperatifçilik. Ayrıca, ürünün ekimden nakde dönüşeceği sürece uygun şekilde, üreticiler için yeni finansman modeli lazım. Bildiğimiz klasik finansman modeliyle bu işi sürdürebilme şansımız yok. Tarımsal destekler, ekim zamanından önce belirlenip, vaktinde ödenmeli ve birkaç yılı kapsayacak şekilde açıklanmalı. Sektördeki iş gücü ihtiyacını karşılamak için yeni bir sosyal güvenlik sistemine ihtiyaç var. Hayvancılığı ülkemizin şartlarına ve özelliklerine göre yeniden tasarlamalıyız. Doğu Anadolu'da "ham materyal üretimi', Ege ve Akdeniz'de "süt hayvancılığı" ve İç Anadolu'da "besicilik" amacıyla Organize Hayvancılık Bölgeleri kurmalıyız."
TOBB olarak tarım ve hayvancılık piyasası için bugüne kadar yaptıklarını da aktaran Hisarcıklıoğlu, "Tarım-hayvancılık piyasasını ticaret borsalarımız düzenliyor. Ürünlerin analizleri, borsalarımızdaki akredite laboratuvarlarda yapılıyor. Ürünlerin fiyatları; alıcı ve satıcının katılımıyla borsalarımızdaki elektronik satış salonlarında belirleniyor. Akredite laboratuvarlarımızla, elektronik satış salonlarımızla, lisanslı depolarımızla, modern borsacılık hizmeti sunuyoruz. Bugün ticaret borsalarımız dünyaya örnek hale geldi. 57 İslam ülkesine ve Türk Cumhuriyetlerine, ticaret borsacılığındaki tecrübelerimizi aktarıyoruz. Son dönemde tarım ve hayvancılık piyasasını daha da geliştirecek önemli adımlar attık. Lisanslı depoların çıkmasını sağladık. Ayrıca, elektronik ürün senetlerinden doğan kazancın vergi istisnasının 2023'e kadar uzatılmasını sağladık. Öte yandan, Türk tarımının 50 yıllık rüyasıydı; Ürün İhtisas Borsası'nın kuruluşunu gerçekleştirdik. Ürün İhtisas Borsasıyla birlikte artık tarım ve hayvancılık ürünlerinin fiyatları ülkemizde belirlenecek" dedi.
"Devletten tek isteğimiz, rakiplerle eşit şartlar olsun. Gerisini biz hallederiz"
Türkiye'nin, son 25 yılda iç ve dış kaynaklı onlarca kriz ve çalkantı yaşadığına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, "Hepsinin üstesinden geldik ve yola devam ettik. Birlik ve beraberlik içinde hareket ederek yine pek çok engeli aşarız. Şunu özellikle hep akılda tutalım; kavga ile sıkıntı çözülmez, ortak akılla diyalogla çözülür. Bir ve beraber olunca Allah rahmeti ve bereketi de verir. Yeter ki, birbirimizi ötekileştirmeyelim. Hep birlikte el ele verdiğimizde ülkemiz hak ettiği yere gelecek, dünyanın en büyük ekonomileri arasına girecek. Devletten tek isteğimiz, rakiplerle eşit şartlar olsun. Gerisini biz hallederiz" diye konuştu.