Türk siyasetçi, mühendis, akademisyen ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 27.başbakanı Necmettin Erbakan'ın en güzel sözleri En Güzel Necmettin Erbakan Sözleri | Erbakan'ın Unutulmayan Sözleri başlığıyla internette bakılmaya devam ediliyor. Biz de konuyla ilgili tüm bilgileri haberimizde yer verdik.
EN GÜZEL NECMETTİN ERBAKAN SÖZLERİ | ERBAKAN'IN UNUTULMAYAN SÖZLERİ
”Haksız bir davada zirve olmaktansa, hak davada zerre olmayı tercih ederiz.”
”Siyaseti önemsemeyen Müslümanları, Müslümanları önemsemeyen siyasetçiler yönetir.”
”İman varsa imkanda vardır, milli görüşçü asla vazgeçmez.”
”Hakk’ı üstün tutmak her zaman saadet getirir.”
”Aşk, azim ve Millî Görüş tekeden bile süt çıkarır.”
”Irak’ta ölen bir tek çocuğun vebalini yedi sülaleniz alnını secdeden hiç kaldırmasa da ödeyemeyecektir.”
”İçeride irtica, dışarıda fundamantalist gelişmeler denilerek işte bu insanlığı kurtarıcı saadet nizamından insanımız uzaklaştırılmak istenmiştir.”
”Cihad izzet ve aydınlık, gevşeklik ise zillet ve karanlıktır.”
”İslam beş temel üzerine bina edilmiş bir hakikat sarayıdır ve hayat programıdır. Yoksa, sadece bu beş şeyden ibaret zannedilmesi hatadır. Zira, sadece bir kısmına inanmak ve yaşamak İslam değildir.”
”Hak’kın tesisi için çalışmamakla Batıl’ın hakimiyeti için çalışmak arasında fark yoktur. “Dönmelikten hayır gelir mi be ahmak.”
”Kanunlar ve nizamlar ne kadar mükemmel olursa olsun, onu tatbik edecek insanın içerisine hak ve adalet sevgisi girmemişse, netice tersine tecelli edecek, adalet yerine adaletsizlik, sosyal adalet yerine sosyal istismar hâkim olacaktır.”
”Kırk çürük yumurta bir tane sağlam yumurta etmez.”
”Malıyla canıyla cihad eden bir Müslüman olarak anılmak isterim.”
”Dünyayı ezen sömürü canavarının beyni siyonizm, kalbi haçlı Avrupa, sağ kolu Amerika, sol kolu Rusya’dır.”
”Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır.”
”İslâmi tebligatta muhatabımız istisnasız bütün insanlardır. Öyle ise görüşü ve görüntüsü ne olursa olsun, davamız herkese anlatılmalı, davet her kesime yapılmalıdır. Tebliğ ve davet bizden, hidayet Allah (C.C)’tandır.”
”Şeytan, Allah’ın mevcudiyetini ve kudretini bildiği gibi, siyonist Yahudi de İslam’ın canının cihat olduğunu bildiği için, bütün gücüyle Müslümanların cihat ruhunu söndürmeye çalışmaktadır.”
”Aynen bunun gibi, imanı ve itikadı konularda başlayacak çok az bir şüphe ve sapma bile, insanı giderek İslam’dan uzaklaştıracak ve bu sapıklık, sonunda sahibini cennete değil, cehenneme taşıyacaktır.”
”İslâmi tebligatta muhatabımız istisnasız bütün insanlardır. Öyle ise görüşü ve görüntüsü ne olursa olsun, davamız herkese anlatılmalı, davet her kesime yapılmalıdır. Tebliğ ve davet bizden, hidayet Allah’tandır.”
”Kâbe’yi yıkmaya gelen Ebrehe’nin filleri nasıl sahiplerini ezdiyse, bugün zalim devletlerin uçak, gemi ve tank filoları da birbirini ezecek ve kendi sahiplerini yiyecektir.”
”İslamsız bütün nimetler ve saadetler eksiktir. Bu nedenle “Bugün dininizi ikmal ettim ve nimetlerimi tamamladım.” ayeti en son indirilmiştir.”
”Bir çiçekle bahar olmaz ama, her bahar bir çiçekle başlar.”
”İslâm bize ve zamana uymaya mecbur değildir. Ama herkes ve her zaman, İslâm’a uymak mecburiyetindedir.”
”İslâm, dünya ve ahiret saadetinin tek ilacıdır.”
”İslâm dini bir bütündür. Ona bir şey katılamaz ve ondan bir şey çıkarılamaz. Baştan sona Hak’tır hayırdır ve hepsi, herkes için ve her yerde lazımdır.”
”Akıl; imanın ve İslam’ın emrinde en büyük nimet, nefsin ve şeytanın elinde ise, sebebi felâkettir.”
”Müslüman hakkın hakimiyeti için motor, şerrin yok olması için fren olma görevlisidir.”
”İslam’ın dışında, hiçbir hak ve hakikat yoktur. Fen ve hikmet, sanat ve sanayi dahi İslam’ın içindedir ve onun bir şubesidir. İlhamını Kur’andan almayan hiçbir ilim ve teknik asla hayra mazhar olamaz. Şerden ve zarardan arınmış sayılamaz. Mutlaka yeterli ve yararlı olduğu savunulamaz.’
”İslam savaşları bütün insanların saadeti için yapılmıştır.”
”Domuzdan post, gavurdan dost olmaz.”
”Bunların pilotlarını ülkemizde eğitip, Müslüman masum kardeşlerimizin acımasızca bombalamasına izin vermemeliyiz!”
”İslâm, ancak kendi orijinal kavramlarıyla anlaşılır ve anlatılır.”
”İslam en yücedir ve ondan yüce hiçbir şey yoktur. Bu geçek peygamber hadisiyle ve Allah’ın kitabıyla hükümleşmiştir.”
”Akıl, bir işin sonunu düşünmektir. Yani kârını, zararını çok iyi hesap ederek bir işe girişmektir. Çünkü son pişmanlık para etmeyecektir. Ve “ah keşke” sözleri, akılsızlığın neticesidir.”
”Kelime-i Şehadet getirip iman etmekle her işimiz bitmiyor, tam aksine, kulluk imtihanımız yeni başlıyor. Yani Kelime-i Şehadet, bir nev’i, Kur’an programıyla yapılan kulluk imtihanına, giriş belgesidir.”
”Yahu burada güneş dururken ampule ne hacet?”
”Unutmayalım; insanı hayvanlardan ayıran ve faziletli kılan bazı özellikler vardır. Bunlar:
Doğru ile yanlışı ayırma; bu meziyetten “ilimler” doğmuştur.
Faydalı ile zararlıyı ayırma; bu meziyetten “ekonomi” doğmuştur.
Adalet ile zulmü ayırma; bu meziyetten “siyaset ve hukuk” doğmuştur.
Güzel ile çirkini, iyi ile kötüyü ayırma; bu meziyettense “ahlak ve sanat” doğmuştur.”
”Ameller, niyetlerle tartılır. Yani yapılan işler ve ibadetler niyetlere göre değerlendirilir. Neyi elde etmek istediğimiz ve neleri gaye edindiğimiz önemlidir.”
”Dünyadan Ay’a gönderilen bir füze nasıl ki hedef açısından bir milimlik bir sapma bile gösterirse, bu açı giderek büyüyecek ve neticede o füze Ay’a değil başka bir gezegene çarpıp parçalanacaktır.”
”Cennete girmek için, mutlaka Müslüman olmak gereklidir. Ancak bu dünyada, Adil bir düzen’in himayesinde, huzur ve emniyet içinde yaşamak için, sadece “insan” olmak yeterlidir.”
”Yanlışın en tehlikesi, doğruya en yakın olan yanlıştır. Çünkü, doğruyla karıştırılması ve insanların daha kolay aldatılması ihtimali taşımaktadır.”
”İslâmi cihat ise, yine İslâm’a göre olmak ve bir teşkilat düzeniyle yapılmak zorundadır. Bu da bir karargâha bağlılık ve itaati gerekli kılmaktadır.”
”Biri, kendilerine İslami tebliğin ulaşmadığı insanlar, diğeri ise İslam’ın yüceliğini bildikleri halde ona dil uzatan ve onu bilerek gericilikle eş gören kalpleri mühürlü insanlar.”
”Bizim meşhur misalimizle her yerde söylediğimiz gibi ne yaparsa yapsınlar; hangi oyunları oynarlarsa oynasınlar hepsi yok olup gideceklerdir. Ve Allah nurunu onlar istese de istemese de tamamlayacaklardır.”
”Milli Görüş; Bu milletin inancıdır, tarihidir, kimliğidir, ruh köküdür.”
”Zor bir yolda yürümek mecburiyetinde olan insanlar, yolda yürümeye başlamadan önce gönüllerinde ve zihinlerinde yürümek ve yol almak zorundadırlar. Evvela, bu yolu ben nasıl aşarım, korkusundan kurtularak yola çıktıklarında görürler ki, yol zor da olsa bir müddet sonra aşılmış yürünmüş ve hedeflenen yere gidilmiştir. İşte o zaman, insanların yüreklerinde, aslında yolun zannedildiği kadar zahmetli olmadığına ve bütün sıkıntılı yolların aşılabileceğine dair bir iman doğar.”
”Yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve adil bir dünya mutlaka kurulacaktır.”
-Müslümanca düşünmenin üç temel esası vardır: 1-) Dünya hayatı, çok önemli bir imtihandır. Ahiret ise, dünya hayatının hesabı ve imtihandaki artı ve eksi puanların karşılığıdır. Nefeslerimiz sayılıdır, bunlar Allah yolunda harcanmalıdır. Çünkü ölüm bize, çok yakındır. 2-) İslâm Dini, Allah yapısıdır. Bunun için mükemmeldir ve tastamamdır. Haşa, zerre kadar noksanı, fazlası ve hatası bulunmamaktadır. 3-) İslâm Dini, bir bütündür. Ona bir şey katılamaz ve ondan bir şey çıkarılamaz. Baştan sona Hak’tır, hayırdır ve hepsi, herkes için ve her yerde lazımdır. Çünkü İslâm, dünya ve ahiret saadetinin tek ilacıdır.
-Ameller, niyetlerle tartılır. Yani yapılan işler ve ibadetler niyetlere göre değerlendirilir. Neyi elde etmek istediğimiz ve neleri gaye edindiğimiz önemlidir.-İslâmi tebligatta muhatabımız istisnasız bütün insanlardır. Öyle ise görüşü ve görüntüsü ne olursa olsun, davamız herkese anlatılmalı, davet her kesime yapılmalıdır. Tebliğ ve davet bizden, hidayet Allah’tandır.
-Cennete girmek için, mutlaka Müslüman olmak gereklidir. Ancak bu dünyada, Adil bir düzen’in himayesinde, huzur ve emniyet içinde yaşamak için, sadece “insan” olmak yeterlidir.
-Kabir suali bir nevi kimlik tespitidir. İnsanın gerçek kimliği ve kişiliği ise, tarafgirliği ile belirlenir. Bir insan Hakkın mı, yoksa Batılın mı safındadır? Sorusunun cevabı oldukça önemlidir.Cenab-ı Hakkın en sevdiği insan, sorumluluğunu bilen ve kendi görevini en iyi şekilde yerine getiren insandır.” Görevini ciddiyet ve titizlikle yapmak “İhsan” makamıdır.-Biz, başkalarının değil, kendi muhasebemizi yapmak ve hesabımızı sağlam tutmakla mükellefiz.
-Namaz dinin direği, cihat ise zirvesidir.-Cihat, huzur ve hürriyet içinde yaşanacak, temel insan haklarına saygı duyulacak bir ortamı hazırlama gayretidir. Ülke içerisinde yapılan ilmi-ahlaki ve siyasi hizmetlerdir. Askeri ve silahlı cihad ise, ancak dışarıdan saldıracak düşmanlar için geçerlidir.
-Cihad izzet ve aydınlık, gevşeklik ise zillet ve karanlıktır.-Şeytan, Allahın mevcudiyetini ve kudretini bildiği gibi, siyonist Yahudi de İslam’ın canının cihat olduğunu bildiği için, bütün gücüyle Müslümanların cihat ruhunu söndürmeye çalışmaktadır.
-İslâm, ancak kendi orijinal kavramlarıyla anlaşılır ve anlatılır.
-İslâmi cihat ise, yine İslâm’a göre olmak ve bir teşkilat düzeniyle yapılmak zorundadır. Bu da bir karargâha bağlılık ve itaati gerekli kılmaktadır.
-Ordu demek, yapılacak işlerin belirlendiği, her işe göre münasip görevlilerin tayin edildiği ve eğitildiği, emir-komuta disiplini ve sorumluluk düşüncesi içerisinde, herkesin görevini en iyi şekilde yerine getirdiği cemaat ve teşkilât demektir.
-Allahın rızası, ordu içindeki zahiri rütbe ve rağbete göre değil, üstlendiği görevi üstün bir gayret ve samimiyetle, canla-başla yapmaya bağlıdır.
-Batıl tarafına ve düşmanlarımıza, bizden daha çok imkân ve fırsat verilmesi ve çok çeşitli cephelerden bize hücuma geçilmesi Müslümanlar için bir rahmet ve fazilet sebebidir.
-Cüneydi Bağdadi Hazretleri ibadet ve hizmet yolunda, çeşitli zahmet ve zorluklarla karşılaştığında seviniyor ve Allah’a şükrediyordu.
-Rabbim’in, işlerimi zorlaştırmasını, daha çok gayret ve metanet göstererek, mükâfâtımın kat kat artmasını murad ettiğine işaret sayıyor ve teselli bulu-yorum diyordu.
"Biz yüzlerce yıl tek bir vücut halinde, bedenlerimizi birbirine siper ettik. Çünkü bizi birbirine İslam kardeşliği bağlıyor idi. Bu ülkenin evlatları, asırlar boyu mektebe besmeleyle başladılar. Besmele kaldırılıp yerine’ Türküm, doğruyum, çalışkanım!’ denilince, öbür taraftan Kürt bir Müslüman evladı; ‘Ya öyle mi? Ben de Kürdüm, daha doğruyum, daha çalışkanım!’ demeye başladı. Ve böylece bu ülkenin insanları birbirine yabancılaştırıldı. Kendi milli ve dini değerlerimizi bırakıp inkarcı, ırkçı ve materyalist politikalara sapıldığı için ülkemiz onlarca yıl bir felaketin içine sürüklendi. Dil meselesi bunun en bariz örneğidir. Efendim Türkçe mi konuşulacak Kürtçe mi? İnsanların, kendi anane ve örflerine göre yaşaması en tabii hakkıdır. Ana dilini konuşur, ona göre çocuğuna öğretir. Bunları önlerseniz zalim olursunuz."
"Şimdi gidin süpermarketlere bakın. Başkent Ankara’daki markette Yunan mısırından yapılmış cipsler satılıyor. Bütün raflar Amerika’dan, Fransa’dan, İtalya’dan ithal edilmiş ıvır zıvır ile dolu. ÇÜNKÜ ONLAR ORTAK, BİZ PAZARIZ. Hem de daha Avrupa Birliği’ne girmeden böyle."
"Insanların, kendi anane ve örflerine göre yaşaması en tabii insan hakkıdır.Ana dilini konuşur, ona göre çocuğuna öğretir.Bunları önlerseniz zalim olursunuz.Peki biz bu konuda ne diyoruz: “Arkadaş, sen Kürtçe konuşmak istiyorsun öyle mi?
-Evet.
“Peki söyle bakalım ne konuşacaksın?”
“Efendim ateistlik konuşacağım, Türkiye’yi böleceğim.”
O zaman sen Türkçe de konuşsan, Kürtçe de konuşsan zararlısın.
“Ne konuşacaksın?”
“İslam kardeşliğini, birlik ve beraberliğimizi konuşacağım.”
O zaman sen istersen Ugandaca konuş, ben seni alnından öperim.