Prof. Dr. Engin Arık, CERN'de katıldığı çalışmalarla dünya çapında üne kavuşmuş ve Webometrics raporunda yer alan h-index'i sıralamasına göre, Türkiye'deki bilim insanları içerisinde halen ilk sırada yer almakta olan Türk bilim insanı, 13 yıl önce bugün hayatını kaybetti. 30 Kasım 2007 tarihinde Isparta'da düşen uçakta hayatını kaybeden Arık'ın şüpheli ölümünde hala çok sayıda cevapsız soru yer alırken ölüm yıldönümünde Engin Arık kimdir? Nereli? Neden öldü? Öldürüldü mü? | Prof. Dr. Engin Arık projesi, suikastı nedir? sorularının cevabı da merak konusu oldu. İşte detaylar...
ENGİN ARIK KİMDİR? NERELİ? NEDEN ÖLDÜ?
14 Ekim 1948'de İstanbul'da doğan Engin Arık, Atatürk Kız Lisesi'ni 1965 yılında bitirdi. Arık 1969'da İstanbul Üniversitesi'nden matematik ve fizik diploması aldıktan sonra, aynı üniversitenin Kuramsal Fizik Kürsüsü'nde öğrenci asistanı olarak çalışmaya başladı.
Engin Arık, deneysel yüksek enerji fiziği alanında Pittsburgh Üniversitesi'nde 1971'de master (M.S.) 1976'da doktor (Ph.D.) unvanı aldı. Doktora çalışmasının ana temasını değişik elementler üzerine hyperon demeti yollanarak gözlenen rezonansları oluşturuyordu. 1976-1979 doktora sonrası araştırmacı olarak Londra Üniversitesi ve Rutherford Laboratuvarları'nda hidrojen hedef üzerine yollanan pion demeti ile exotic delta oluşumlarını inceleyen deneylerde yer aldı.
1979'da Türkiye'ye dönerek Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'ne girdi. Deneysel yüksek enerji fiziği alanında yaptığı çalışmalarla 1981 yılında doçent oldu. 1983'te, Control Data Corporation'da iki yıl çalışmak üzere üniversiteyi bıraktı ve ardından Boğaziçi Üniversitesi'ne dönerek 1988'de profesör oldu.
Arık 1997 ve 2000 arasında Viyana'da Birleşmiş Milletler'in bir kuruluşu olan Comprehensive Test Ban Treaty Organization'da radionuclide görevlisi olarak çalıştı.
Arık, Boğaziçi Üniversitesi'nde kendisiyle aynı bölümde profesör olan Metin Arık ile evliydi ve iki çocuğu vardı. 2014 yılında yayınlanan Webometrics raporunda yer alan h-index'i sıralamasına göre, Türkiye'deki bilim insanları içerisinde halen ilk sırada yer almaktadır.
ENGİN ARIK NEDEN ÖLDÜ? ÖLDÜRÜLDÜ MÜ? SUİKASTI
1990'dan sonra CERN'deki çalışmalara katıldı. ATLAS ve CAST deneylerine katılan Türk bilim insanlarına liderlik yaptı. Arık deneysel yüksek enerji fiziği alanında yüzün üzerinde makale yayımlamış, yüzlerce atıf almıştır. Aynı zamanda Türk Ulusal Hızlandırıcı Projesi'nin de yürütücülüğünü yapan Arık, 30 Kasım 2007 tarihinde Isparta'daki uçak kazasında hayatını kaybetti.
Uçağın düşmesi her ne kadar kaza olarak dillerde kalsa da bunun bir komplo teorisi olabileceği uzun yıllardır hala merak edilen ve açıklığa kavuşturulamayan bir konu olarak kaldı. Arık'ın naaşı, Edirnekapı Şehitliği'ne defnedildi.
PROF. DR. ENGİN ARIK PROJESİ
Sadece deneysel yüksek enerji fiziği alanında yaptığı çalışmalarla sınırlı kalmayan Arık, Türkiye'de çok önemli rezervleri bulunan toryum madeninin enerji sorununa temiz ve ekonomik bir çözüm olabileceği ve olması gerektiği yönündeki görüşleri ve çalışmalarıyla tanındı. Bu doğrultuda, Türkiye'nin toryum ile elektrik enerjisi üretebilme olanağına kavuştuğunda trilyonlarca varil petrole eş değerde bir enerji kaynağının sahibi olacağını ileri sürdü. Hızlandırıcı projesi ve Türkiye’nin CERN’e üyeliği konusundaki çalışmaları nedeniyle kendisine suikast düzenlendiği, uçağının MOSSAD veya başka bir istihbarat teşkilatı tarafından düşürülmüş olabileceği iddiaları ortaya atılmıştır.
Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mithat Uysal, uçak kazasında yaşamını yitiren fizikçilerin cenaze töreninde yaptığı konuşmada komplo imasında bulundu. Uysal, “Komplo teorilerinde gerçeklik payı var. ASELSAN’da üç mühendis gencin başına gelen olay ve sonucu hepimiz biliyoruz. Onlar Türkiye için çalışan, önemli proje gerçekleştirmek üzere olan mühendislerdi. Kaybettiğimiz 6 bilimi insanı da Türkiye için önemli bir proje için çalışıyorlardı.” ifadelerini kullandı.
Gazeteci Özdemir İnce, Arık’ın toryum madeniyle ilgili görüşlerini ilk defa duyduğu anısını şöyle aktarıyor:
“Hisarüstü’nde, yeni evlenmiş bir çift ile tanıştırılmak için davet edilmiş konuklar arasındaydık. Siyaset ve futbol birbirini tanımayan insanların birbirine alışma alanıdır. Bizim masanın konusu ‘sanayi siyaseti’ idi. Lenin’in ‘Elektrik eşittir uygarlık’ sözünden esinlenerek ‘Ucuz elektrik eşit sınai kalkınma’ demiştim.
Masanın karşı ucunda oturan mavi gözlü, sarışınca ve topluca bir hanım (Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Engin Arık, Türkiye Fizik Derneği İkinci Başkanı.) ‘Kurtarıcının üzerinde oturuyorsunuz ama haberiniz yok!’ demiş ve ‘Büyük bir servetin üzerinde oturuyoruz, küçük bir bilimsel yatırımla toryumu enerjide kullanarak dünya devleri arası girebiliriz.’ diye eklemişti.”
Arık, 27 Temmuz 2002’de Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan bir röportajında şu ifadeleri kullanmıştı: “Bildiğim kadarıyla, toryum’un 21. yüzyılın en stratejik maddesi olması büyük bir olasılık. Eğer 2005 yılına kadar yapılması planlanan yeni tip nükleer enerji santralleri gerçekleşirse, toryum bir numaralı element olacak. Çünkü yeni tip reaktörlerde yakıt olarak kullanılacak. Eğer biz toryum ile elektirik enerjisi üretebilmek olanağına kavuşursak, bu trilyonlarca varil petrole eş değerde bir enerji kaynağı olacak.”