Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetin kuruluşundan beri Türk siyasi hayatı tarihinde hep var. Öyle ki bir çok parti kuruldu, ihtilaller oldu, partiler kapatıldı ama Cumhuriyet Halk Partisi hep var oldu. Bu gün de Türk siyasetinin önemli partilerinden bir, ana muhalefet partisi olarak devam ediyor. 2001 yılında Recep Tayyip Erdoğan, liderliğindeki AK Parti'nin yaklaşık 20 yıldır iktidar döneminde de bütün seçimleri kaybederek iktidar olamayıp ana muhalefet görevini yürütmekte. Bu süre içinde genel başkan Deniz Baykal'dan sonra partinin başına geçen Kemal Kılıçdaroğlu, yönetimindeki CHP, yönetim kadrolarının göstermiş olduğu yönetim kabul görmemiş ki, bir türlü iktidar olamamış her seçimi kaybederek ana muhalefette kalmıştır. Ana muhalefet demek, bir sonraki seçimlere kadar iktidar partisini gölge kabine kurarak iktidarın iyi yaptıklarını takdir etmek, yapamadıklarını açık bir dille uyararak doğru yolu göstermek, bu yaptığı doğru işlerle bir daha ki seçimlerde halkın teveccühünü kazanarak iktidara gelmektir. Peki bunu Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlığındaki bugün ki CHP yönetiminden görebiliyor muyuz? Tabii ki de hayır. Gördüğümüz şu! 20 yıldır AK Parti iktidarında sürekli her konuda eleştiren, özellikle de Recep Tayyip Erdoğan takıntısıyla, hatta düşmanlığı ile yeter ki "Erdoğan, kaybetsin, de Türkiye'de kaybetsin" mantığı ile siyaset yapıyorlar.
Öyle ki Türk halkı tarafından önemli ekseriyetle desteklenen AK Parti iktidarın bütün milli konulardaki girişimlerin ve uygulamalarına hep muhalif olarak karşı durdular. Muhalefet demek her konuda her şeye muhalif olmak değildir. Benim anlayamadığım halkın yüzde 80 -90 onay verdiği veya taktir ettiği bir konuyu veya olayı CHP yönetimi neden eleştirir? Dolayısıyla bu toplumun yüzde 80-90'ını neden karşısına alır?
Geçmişten bahsetmeyeceğim en son olarak CHP grup başkan vekillerinden birinin çıkıp resmi açıklamayla bu ülkede en son eleştirilecek, hedef alınacak bir olan Selçuk Bayraktar hakkında söyledikleri,yapılan iftiralar, suçlamalar inanılır gibi değil. Tayyip Erdoğan, düşmanlığı ile damadı olan Selçuk Bayraktar'ı hedef almak akıllıca bir iş değil. Çünkü bu Selçuk Bayraktar, yurt dışı eğitimini yarıda keserek, ülkesine dönerek özellikle geliştirdiği milli savunma araçlarıyla ülkemizin savunma sanayisine büyük katkıda bulunmuş biri. Özellikle geliştirdiği insansız hava araçları olan İHA'lar ve SİHA'lar ile ülkemizin PKK ile mücadelesinde PKK' nın kökünün kurutulmasına sebep olan kişi. Yine aynı İHA'lar ve SİHA'lar ile Irak'ta ve Suriye'de ülkemizin beka mücadelesinde önemli katkıda bulunarak göğsümüzü kabartan kişi. Yani akıl alır gibi değil, ülkesi için savunma sanayi ve askeri alanlarda çok önemli projeleriyle katkıda bulunan bir kişiyi sırf Erdoğan'ın damadı diye eleştirmek akla mantığa sığmıyor..Çünkü bu Selçuk Bayraktar'ı Türk halkının yüzde 90'nı çok başarılı buluyor, çok seviyor ve takdir ediyor.
Hani demiştik ya, Bugünkü CHP yönetimi halkın yüzde 90'ının başarılı bulduğu insanı hedef alarak, aslında yüzde doksan seçmeni de karşısına almış oluyor. Bu konuyla ilgili sosyal medyada CHP yönetimine oldukça çok eleştiren paylaşımlar gördüm, bu eleştirilerden bir tanesi çok dikkatimi çekmiş, anlamlı da bulmuştum. O da şuydu, "Bizim enişte (Selçuk Bayraktar ) her türlü insansız araç yaptı,hava,kara,deniz,enişteden ricam bize İNSANSIZ BİR CHP YAP " paylaşımıydı. Aklıma sahi gerçekten bu kadar insansız İHA'lar, SİHA'lar yapan Selçuk Bayraktar, CHP yöneticilerinin haksız, mesnetsiz eleştirilerine, suçlamalarına kızıp ta, bize insansız bir CHP yaparak bu ülkeye en güzel hizmetlerinden birini yapmış olmaz mıydı?