Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, koronavirüs salgını nedeniyle programlarına video konferans yöntemiyle katılmaya devam ediyor. Erdoğan bu kapsamda, Uluslararası Üniversiteler Konseyi ve Akdeniz Üniversitesi tarafından düzenlenen Doğu Akdeniz Çalıştayı'na bir video mesaj gönderdi.
Çalıştayın hayırlı olmasını dileyen Erdoğan,Doğu Akdeniz ile ilgili meselelerin, dünyadaki birçok devletin ve akademik kuruluşun da öncelikli gündemini oluşturduğunu söyledi.
Erdoğan, “Akdeniz’e kıyısı olsun veya olmasın pek çok ülke, burada meydana gelen olayları yakından takip ediyor, bir şekilde müdahil olmaya çalışıyor. Son yıllarda başta enerji olmak üzere Avrupa, Afrika ve Ortadoğu eksenli tüm tartışmaların odağında Doğu Akdeniz yer alıyor. Kamuoyuna yansıyan kimi bilimsel araştırmalar, bölgedeki çıkarılabilir doğal gaz miktarının 3,5 trilyon ile 10 trilyon metreküp arasında olduğunu ifade etmektedir. Aynı şekilde bölgede 1,5 ila 3,5 milyar varil civarında petrol rezervinin mevcut olduğu hesaplanmaktadır. Ekonomik gücü, konumu ne olursa olsun bölgemizdeki hiçbir ülke, bu potansiyeli görmezden gelemez. Özellikle Türkiye gibi, Akdeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip ülkesinin burada yaşanan gelişmeleri tribünden izlemesi mümkün değildir. " dedi.
"TEHDİT VE ŞANTAJLARA BOYUN EĞMEYECEĞİMİZİ İFADE ETTİK"
"Biz de hem kendi menfaatlerimizi garanti altına almak, hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki kardeşlerimizin haklarını korumak için süreci çok yakından takip ediyoruz." diyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
"Ülkemizin, Antalya sahillerine hapsetmeyi amaçlayan plan ve haritaları kabul etmeyeceğini açıkça dile getirdik. Tehdit ve şantajlara boyun eğmeyeceğimizi, emperyalist yayılmacılığa izin vermeyeceğimizi muhataplarımıza ifade ettik. Biz kimsenin hakkını, hukukunu gasp etme peşinde değiliz. Biz sadece haklarımızı elimizden almaya çalışan korsan zihniyete karşı dik bir duruş sergiliyoruz. Nitekim geride bıraktığımız birkaç ayda yaşananlar, Türkiye’nin bu konudaki kararlılığının tezahürü olmuştur”
"TÜRKİYE, ŞIMARIKLIKLARA RAĞMEN SOĞUKKANLILIĞINI MUHAFAZA ETMİŞTİR"
Erdoğan, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz meselesinde asla gerilimden değil; barıştan, işbirliğinden, hakkaniyetten ve adaletin tesis edilmesinden yana olduğuna ifade etti. Bunun yolunun karşılıklı saygıya dayalı müzakereden geçtiğini belirterek," Akdeniz’deki sorunları, birbirimizi dışlayarak değil, bölgedeki tüm aktörleri aynı masa etrafında buluşturarak çözebileceğimize inanıyoruz. Şayet Akdeniz’de kalıcı çözüm yolunda mesafe alınmak isteniyorsa, diplomasiye şans tanınmalıdır. Zira diplomasi ve müzakere bizi ortak faydaya ulaştıracak en kestirme, en garanti yoldur. Bu konuda Türkiye, 2003’den beri Yunanistan ve Rum Yönetimi’nin tüm şımarıklıklara rağmen soğukkanlılığını muhafaza etmiştir. Bugün de aynı uzlaşmacı tavrımızı sürdürüyoruz." diye konuştu.
"KAZAN - KAZAN TEMELLİ BİR FORMÜL BULABİLECEĞİMİZE İNANIYORUM"
Avrupa Birliği, içine düştüğü stratejik körlükten bir an önce kurtulmalı diyen Erdoğan şunları kaydetti:
"Rum Kesimi ve Yunanistan tarafından Doğu Akdeniz’de bir ‘koçbaşı’ gibi kullanılmasına müsaade etmemelidir. Birlik dayanışması adı altında, Kıbrıs Türklerine ve Türkiye’ye daha fazla haksızlık yapılmamalıdır. Doğu Akdeniz’e kıyıdaş tüm bölge ülkelerinin ve Kıbrıs Türklerinin de yer alacağı bir konferans düzenlenmesi önerimiz halen masada duruyor. Muhataplarımızdan, Türkiye’nin uzattığı bu eli havada bırakmamalarını bekliyoruz. Başta Yunanistan olmak üzere Akdeniz’de komşumuz olan tüm ülkeleri, bu meseleyi ‘sıfır toplamlı bir oyun’ olarak görmekten vazgeçmeye çağırıyorum. Sağduyu, samimiyet ve aklıselimle hareket edildiğinde, herkesin hakkını koruyan, kazan-kazan temelli bir formül bulabileceğimize inanıyorum. "
Erdoğan çalıştayın başarılı ve verimli geçmesini dilerken emeği geçenlere teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.