Eski oyuncu ve model Yaşar Alptekin 2 Aralık Çarşamba günü eşi Nilgün Altınyay'ı kaybetmiş ve bu haberi sosyal medya hesabından takipçileri ile paylaşmıştı.
Yaşadığı acı kaybın ardından zor günler geçiren Alptekin, Posta’dan Alev Gürsoy Cimin’in sorularını yanıtladı.
İşte Yaşar Alptekin’in açıklamalarından satır başları…
Ne söz, ne kelime, ne cümle hiç biri bu kavurucu acının karşılığı olamaz. İnanın tarifi yok. Değiştirmek, geri döndürmek mümkün değil. Sözün bittiği yerdeyim. Her şey anlamsız. Tarifsiz. Evin çatısı çöktü, evimiz başımıza yıkıldı.
Nilgün koah hastasıydı. Biraz da panik atağı vardı. Bir de üzerine akciğer kanseri olduğu ortaya çıktı. Temmuz ayında Süreyya Paşa Hastanesi’ne yatırmıştık, tedavi görüyordu epeydir. Kimselere duyurmadık, o yüzden sizler de duymadınız. Bir buçuk ay hastanede yattı. O süreçten sonra iyiydi. Ardından bir dönem kemoterapi gördü ama atakları başlayınca tekrar hastaneye yatırdık.
Zaten hastane ortamı insanı hasta ediyor. Psikolojik olarak da çöküyorsunuz. 20-25 gün hastanede kaldık. Çarşamba sabahı 03.00’te de kaybettik.
Hiç ayrılmadım yanından. Hastalıkta da sağlıkta da yanından hiç ayrılmadım. İyi günde yanında olup kötü günü görünce kaçacak halim yoktu. Hiç olacak iş mi? Hep yanında oldum. Keşke daha da olabilseydim.
"KANSER OLDUĞUNU BİLMİYORDU"
Kemoterapi zor bir süreçtir. O dönemde yani, birkaç ay önce saçları döküldü. Fakat kanser olduğunu bilmiyor, saklıyorduk. Bu hastalıkta en önemli şey moral, biz de moralini yüksek tutsun ve hastalık daha yayılmasın diye saklıyorduk.
Önlem amaçlı tedavi aldığını söylüyorduk. Takip edildiğini ve araştırma yapıldığını söylüyorduk. Her türlü örtbas ediyorduk. Çabuk demoralize olan bir yapısı vardı, hassastı ama son üç gün kala şuurunu kaybetti. Acı çekmeye başladı, 42 kiloya düştü. Ardından da onu kaybettik. Kanser olduğunu bilmeden öldü.
“Ben kanser miyim?” diye sordu tabii. Ben de, “Hayır, böyle bir şüphe var ama kesin değil. O yüzden kemoterapi alıyorsun” dedim. Yani son zamanına kadar yalan söylemek zorunda kaldım. Zaten biz de temmuzda öğrenmiştik. Öyle aman aman uzun bir süreç geçmedi. Çabuk ilerledi ne yazık ki!
Tam “Mutlu oldum” derken elimden uçup gitti ve ben çaresizce bakakaldım. Acılarına tanıklık etmek en büyük acıydı. Günden güne gözümün önünde eridi. Son anlarında hastalığını ondan gizlediğim için yalancı bir adam olarak uğurladım onu!