Mâlikîlere göre ise koca, her ne sebeple olursa olsun eşinden bir yıl veya daha fazla ayrı kalırsa, karısının mahkemeden boşanma talebinde bulunma hakkı doğar. Hâkim bir yıldan fazla ayrı kalmanın gerçekleştiğini tesbit edince eşleri ayırır. Bir yıl veya daha uzun süreli mahkûmiyet de bu kabildendir. Çünkü bu süredeki bir ayrılık kadının nafaka başta olmak üzere evliliğin kazandırdığı haklardan mahrum kalmasına sebep olabilir. Bu ayırma bir bâin talak sayılır (Derdîr, eş-Şerhu’l-Kebîr, II, 519; Vehbe Zuhaylî, el- Fıkhu’l-İslâmî, VII, 535).
Mâlikî mezhebinin bu görüşü maslahata daha uygun görülmektedir. Dolayısıyla eşi uzun süre hapse mahkûm olan kadın, isterse boşanmak üzere mahkemeye başvurabilir. Mahkemenin boşaması halinde iddet bekledikten sonra başka biriyle evlenebilir.
Kayıp olup da hayatta olup olmadığı bilinmeyen bir kişinin eşi başkasıyla evlenebilir mi?
Kaybolup dakendisinden haber alınamayan dolayısıyla yeri ve hayatta olup olmadığı bilinmeyen kişiye “mefkûd” denilir.
Fakihler, mefkûdün eşinin boşanma hakkı konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Hanefî'ler “hükmen ölüm kararı” için, “akranlarının vefatına veya ortalama olarak yaşayabileceği azami süreye (ki bu süre farklı görüşlere göre 62 ilâ 120 yıldır) kadar beklemek gerekeceği” görüşünü benimsemişler; ayrıca bu durumu, eşinin müracaatı üzerine mahkeme tarafından “evliik bağına son verilebilmesine imkân sağlayan bir gerekçe” saymamışlardır (Serahsî, el-Mebsût, XI, 34 vd. ).
Hanbelî mezhebinde, “mefkûd/kayıp” kişinin ortalama olarak yaşayabileceği süre dolunca (Huraşî, Şerhu Muhtasarı Halîl, Beyrut, IV, 149 vd. ); Şâfıî mezhebindeki yaygın görüşe göre de “daha fazla yaşamayacağına kanaat getirildiğinde” ölü sayılmasına karar verilebilecektir (Şâfıî, el-Ümm, V, 346; Şirbîni, Müğni’l-muhtâc, V, 97-98). .
Mâlikilere göre ise eşinin müracaatı üzerine hâkim gerekli araştırmayı yapar. Bilgi edinilmesinden ümit kesilmesi halinde “dört yıl” beklenir; bu süre bitince hâkim ayırma kararı verir ve kadın vefat iddetini bekleyip sonra başkasıyla evlenebilir (Sahnûn, el- Müdevvene, III, 742-743; Vehbe Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, V, 784-785; VII, 532-534; 643-644). 1917 tarihli Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nde de konu bu görüşe göre düzenlenmiştir. Bu ictihat maslahata daha uygundur. Buna göre kocasından dört yıl veya daha fazla haber alamayan kadın, bu son görüşe göre boşanmak üzere mahkemeye başvurabilir. Mahkemenin boşaması halinde vefat iddeti bekledikten sonra başka biriyle evlenebilir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı