Eşlerden birisinin dinden çıkması nikâhlarını etkiler mi?

İslâm’ı terk eden şahsa mürted denir. İrtidat eden kimse ile eşi arasındaki nikah, İmam Ebû Hanife ile Ebû Yûsuf’a göre münfesih olur yani evlilikleri son bulur.

Bu sonlanış talak değil de fesih olduğu için talak sayılarında bir eksilme meydana gelmez. İmam Muhammed’e göre ise eşi bir bâin talakla boşanmış olur (İbn Âbidîn, Reddu’l- muhtâr, IV, 247). İmam Şâfiî’ye göre ise bu durumdaki kimsenin eşi iddet içerisindeyken tövbe etmesi durumunda evliliği devam eder. İddet sona erince nikâhı münfesih olur (Şafiî, el-Ümm, I, 297).

Bir erkek, nikâhı altındaki eşinin yeğenleriyle aynı anda evli olabilir mi?

Kendileriyle evlenilmesi geçici olarak haram kılınanlardan biri de kişinin eşinin belli derecedeki yakınlarını ikinci eş olarak almasıdır. Bu yakınlığın sınırı şöyle tespit edilmiştir: Zevcenin yakını olan kadının erkek olduğu var sayıldığında bunların birbiriyle evlenmeleri -akrabalık dolayısıyla- ebediyen haram ise, kişinin bu iki kadını aynı anda nikahı altında bulundurması caiz değildir. Dolayısıyla kişi, evlilikleri devam ederken eşinin yeğeni ile evlenemez. Çünkü evlenirse hala veya teyze ile yeğeni aynı anda ve aynı kişini nikahı altında tutulmuş olur. Ancak söz konusu kişi, ölen veya boşandığı hanımının yeğeni ile evlenebilir.

Nitekim, Hz. Peygamber (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Kadın, halası, teyzesi, erkek veya kız kardeşinin kızı üzerine (onlarla birlikte) nikahlanamaz, eğer bunu yaparsanız akrabalık bağlarını koparmış olursunuz. ” (Buhârî, Nikah 27; Müslim, Nikah 37-38)

Buna göre bir kimsenin eşi henüz nikahı altındayken onun yeğeni ile veya halası ya da teyzesiyle evlenmesi caiz değildir. Yani bir kimse hem hanımı hem de hanımının yeğeni ile aynı anda evli bulunamaz.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı

Din Haberleri