Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Hakikatin bu denli tahrif edildiği, yalanın, çarpıtmanın öne çıkarılmaya çalışıldığı bir dönemde biz hem kendi halkımıza hem de dünya kamuoyuna doğruyu, gerçeği, hakikati anlatmanın peşinde olduk." dedi.
Altun, İletişim Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen programda yaptığı konuşmada, kuruldukları ilk günden bu yana verdikleri hakikat mücadelesi ile "Türkiye İletişim Modeli"nin programda ele alınacağını söyledi.
"BAŞARILMAYI BEKLEYEN ÖNEMLİ HEDEFLER, ÖNEMLİ ÖDEVLER VAR"
Stratejik iletişim yaklaşımıyla bugüne kadar çok önemli başarılara imza attıklarını dile getiren Altun, "Bir taraftan da hala önümüzde başarılmayı bekleyen önemli hedefler, önemli ödevler var. Türkiye güçlendikçe, Türkiye büyüdükçe biz bu noktada daha büyük adımlar atacak ve stratejik iletişim yol ve yöntemleriyle Türkiye'nin gücünü hem milletimize daha çok anlatacağız hem de uluslararası alanda daha çok bu gerçeği haykıracağız." diye konuştu.
İletişim alanında ulusal ve uluslararası güçlü bir performans sergilemenin tüm devletlerin önceliği haline geldiğini dile getiren Altun, 2018'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birlikte İletişim Başkanlığının kurulduğunu anlattı.
Altun, "Bu vizyoner adımla Türkiye'nin iletişimi kurumsal bir çerçeve kazanmıştır ve yine Türkiye'nin bu anlamda verdiği hakikat mücadelesi kökleşmiş, Türkiye'nin hakikat mücadelesini yürütürken kamusal alanda güçlü bir karşılık bulması temin edilmiştir. Bu süreçte iletişim alanında geliştirdiğimiz muazzam kapasiteyle, gerçekleştirdiğimiz bütünlüklü ve proaktif çalışmalarla ülkemizin ciddi kazanımlar elde etmesini sağladık." ifadelerini kullandı.
Bu kapsamda öncelikli olarak Türkiye'nin kamusal iletişim stratejisini belirleme ve uygulama görevini yerine getirmeye çalıştıklarını belirten Altun, bunun kendileri için çok önemli bir görev olduğunu ve var güçleriyle hep birlikte bu görevi yerine getirmek için çalıştıklarını söyledi.
Altun, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın çerçevesini çizdiği ulusal iletişim politikasını yürütmek de yine bize tevdi edilen önemli görevlerden biriydi ve bu görevi yerine getirmek için de var gücümüzle çalıştık. Devletin iletişimini sağlamak ve söylem birliğini tesis etmek ise bir başka önemli sorumluluğumuzdu. Bugüne kadar birlikte yaptığımız birçok toplantıda vurgulamaya çalıştığım üzere, devletin söylem birliği, devletin gücünün bir göstergesidir. Devletin söylem birliğinden yoksun olması o devletin dış müdahalelere açık olması anlamına gelir ki Türkiye gibi güçlü bir devletin bu noktada bir zafiyet göstermesi kabul edilemez. Sayın Cumhurbaşkanımız bu yaklaşımla devletin söylem birliğinin tesisini önemsediği için bu yönde bir kurumsallaşmayı hayata geçirmiş ve bu görevi kurumumuza tevdi etmiştir. Bu alanda biz de yine hep birlikte güçlü bir performans ortaya koymaya çalıştık. Devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarıyla, koordinasyon halinde devletimizin söylem birliği içerisinde ulusal ve uluslararası kamuoyu önünde varlık göstermesini temin etmeye çalıştık."
"Türkiye markasını güçlendirecek adımları attık"
Altun, kamu kurum ve kuruluşlarının kamusal iletişim standartlarını belirleme, stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin politika ve uygulamaların koordinasyonunu sağlama görevinin de yine kurumun önemli vazifeleri arasında yer aldığı belirtti.
Dünyanın dört bir yanında etkili kamu diplomasisi faaliyetleri yürüttüklerini, böylelikle uluslararası kamuoyuna Türkiye'nin tez ve iddialarını, geldiği noktayı, etkin bir bölgesel güç ve küresel oyuncu olarak neler başardığını anlattıklarını ifade eden Altun, "Yine bu eksende Türkiye markasını güçlendirecek adımları attık. Bunları hayata geçirdik. Birçok ülkeyle stratejik iletişim alanında işbirliklerine imza attık. Ve bu işbirliklerinin meyvelerini hep birlikte bütün bölgemiz, bugün itibarıyla topluyor ve bu işbirlikleriyle küresel alanda biz toplumların birbirlerini daha iyi anlamasına vesile oluyoruz." diye konuştu.
Milletle devlet arasındaki iletişim akışını yönetme, etkin ve nitelikli medya alanına katkı verme doğrultusunda da büyük gayret gösterdiklerini anlatan Altun, "Elbette yurt içinde ve yurt dışında ülkemize ve kurumlarımıza yönelik sistematik dezenformasyonla da büyük bir mücadele yürüttük. Bu da faaliyet alanımızın önemli bir unsuru oldu. Ve tabii ki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü ve haklı söylemlerinin ulusal ve uluslararası kamuoyuna mal edilmesi için çok ciddi bir gayret yürüttük ve yürütmeye de devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Yayınlardan sempozyumlara, stratejik iletişimin tüm enstrümanlarını etkili şekilde kullanarak yüzlerce faaliyet ve çalışma gerçekleştirdiklerini de vurgulayan Altun, bağlı kurumlar TRT, Anadolu Ajansı ve Basın İlan Kurumunun imkan ve kapasitesinin ulusal iletişim politikası doğrultusunda yönlendirilmesi, koordine edilmesi için çalıştıklarını anlattı.
Medyadan akademiye, iletişimin tüm paydaşlarıyla kapsayıcı bir ekosistem kurmaya çalıştıklarını söyleyen Altun, şöyle devam etti:
"İletişim alanını sistematik bir şekilde yönetmeye gayret sarf ettik. Bu doğrultudaki bütün çabalarımızı Türkiye İletişim Modeli olarak kurumsallaştırdık. Bugün nasıl Türkiye'nin özgün ekonomi modelinden, özgün savunma sanayi modelinden, özgün sağlık sistemi modelinden, özgün insani yardım modelinden bahsediyorsak, aynı şekilde ülkemize mahsus bir iletişim modelinden de bahsetmek durumundayız ve bununla iftihar ediyoruz. Biz Türkiye İletişim Modeli'nin kurumsallaşması için Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kurulduğu günden beri yoğun gayret sarf ettik ve bu gayretle bugün itibarıyla biz, uluslararası alana Türkiye İletişim Modeli diye bir modeli anlatabiliyoruz."
"Yaşasın hakikat dedik ve hakikat etrafında kenetlendik"
Fahrettin Altun, yürüttükleri bütün bu faaliyetlerde bağlı kaldıkları temel ilkenin her zaman "hakikat" olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
"O yüzden biz 'Yaşasın Hakikat' diye bir temel düstur belirledik ve bu düstur etrafında bu kadar dezenformasyon olmasına rağmen bütün uluslararası alandaki dezenformasyon yağmuruna rağmen biz 'hakikatin yanındayız' dedik, 'hakikati savunmaya devam edeceğiz, yaşasın hakikat' dedik ve hakikat etrafında kenetlendik. Hakikatin bu denli tahrif edildiği, yalanın, çarpıtmanın öne çıkarılmaya çalışıldığı bir dönemde biz hem kendi halkımıza hem de dünya kamuoyuna doğruyu, gerçeği, hakikati anlatmanın peşinde olduk. Elbette, içeride ve dışarıda birilerinin sistematik yalan çarklarına çomak soktuğumuzda da yine birilerinin dezenformasyon tezgahlarını bozduğumuzda da birçok saldırının doğrudan muhatabı olduk ama hiçbirine aldırmadık ve aldırmayacağız."
Her zaman bütün güçleriyle "hakikati" savunup, anlattıklarını dile getiren Altun, bu mücadelede en büyük desteği Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan aldıklarını belirterek, şükranlarını iletti. Altun, Erdoğan'ın liderliğinde her alanda ortaya koyulan atılım ve kalkınmanın iletişim alanında da yansıma bulması için var güçleriyle çalıştığını söyleyerek, "Bu çabamız her şeyden önce Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye'de ve dünyada verdiği hakikat ve adalet mücadelesinden ilham almaktadır." dedi.
"Türkiye İletişim Modeli, Türkiye Yüzyılı'nın alametifarikalarından biri olacak"
Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısını yaptığı "iletişim seferberliği" ile Türkiye'nin sesini daha fazla duyurma gayretinde olduklarını söyleyerek, şunları kaydetti:
"Bu seferberlik hiç kuşkusuz, sistematik dezenformasyonla mücadele etmekten Türkiye markasını güçlendirmeye, afet ve kriz iletişimini yönetmekten kamu diplomasisi faaliyetlerini gerçekleştirmeye uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bundan sonra da nerede yalan varsa, nerede dezenformasyon varsa, nerede karalama kampanyası varsa, nerede terör propagandası yapılıyorsa, nerede dijital faşizm varsa, nerede medya emperyalizmi varsa, nerede siber zorbalık varsa, orada biz mücadele için olacağız. Bütün bu kötücül süreçlerin karşısında duracağız. Bütün kurumsal kapasitemizle temiz, güvenli, şeffaf ve demokratik bir iletişim ortamının tesisi için mücadele yürüteceğiz ve bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği üzere, Türkiye Yüzyılı'nı aynı zamanda iletişimin yüzyılı yapmak için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz. İnanıyoruz ki Türkiye İletişim Modeli, Türkiye Yüzyılı'nın alametifarikalarından biri olacak. İnanıyoruz ki Türkiye İletişim Modeli, bu alanda tüm dünyada iz bırakacak güçlü bir model olacak. İnanıyoruz ki Türkiye İletişim Modeli, hakikat krizine karşı güçlü bir çıpa vazifesi görecek. İnanıyoruz ki Türkiye İletişim Modeli, insan merkezli, temiz ve hakkaniyetli bir iletişimi mümkün kılacak."
Her zaman ve her koşulda Türkiye'nin itibarını korumak ve yükseltmenin en önemli gayretleri olmaya devam edeceğini vurgulayan Altun, "Çünkü görüyoruz ki iletişim alanında güçlü bir şekilde varlık göstermek artık bir tercih değil, stratejik bir adımdır ve bir zorunluluktur. Ülkemizin, bölgemizin ve dünyamızın karşı karşıya kaldığı sınamalar, iletişimin de asli bir unsur olarak görülmek zorunda olduğu çok boyutlu mekanizmalar tasarlamak gerektiğini bizlere göstermiştir. Bunun için değişen koşullara göre kurumsal kapasitemizi artırma, insan kaynağımızı güçlendirme, teknik, teknolojik altyapımızı geliştirme adımlarına devam edilmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin bugün Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı gibi bir kurumun icra ettiği fonksiyonunun önemini gördüğüne dikkati çeken Altun, "İçeride ve dışarıda ülkemiz aleyhine kara propagandaların bertaraf edilmesinden CİMER aracılığıyla devlet-millet iletişiminin güçlendirilmesine kadar geniş alanda hizmetler sunulmasına, sistematik dezenformasyonla mücadele edilmesinden afet ve kriz iletişiminin koordinasyonuna birçok boyutta geliştirdiğimiz kurumsal kapasitenin sağladığı imkanlara, faydalara hep birlikte şahitlik ettik." diye konuştu.
Altun, hep birlikte sağlam temeller üzerine inşa ettikleri kurumu, daha da ileri taşıyacaklarını dile getirdi.
Türkiye İletişim Modeli kitabı
Türkiye İletişim Modeli kitabını da kamuoyuyla paylaşan Altun, "Kitabımızın alt başlığı 'Hakikatin peşinde 5 yıl.' Bu kitap, esas itibarıyla bizim çalışmalarımızın küçük ama sembolik bir özeti. Çalışmalarımızı iki kapak arasına taşımaya çalıştığımızda ciltlerle karşınıza çıkmamız gerekir." dedi.
Kitabın, İletişim Başkanlığının bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla inşa etmeye çalıştığı Türkiye İletişim Modeli'nin genel hatlarını ortaya koyduğunu söyleyen Altun, kitabı kamuoyuyla paylaşmaktan büyük mutluluk, memnuniyet ve gurur duyduğunu bildirdi.
Tüm bu çalışmalardaki emekleri için Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığındaki çalışanlara teşekkürlerini ileten Altun, merkez, taşra ve yurt dışı birimlerindeki bütün çalışma arkadaşlarını da başarılı hizmetleri için tebrik etti.
Programda İletişim Başkanlığı Uzman Yardımcısı Kadriye Koçak, başkanlıkta çalışmanın kendisi için önemini anlattı.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin ardından bölgede görev yapan gazeteci Yaşar Yavuz da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının bölgedeki çalışmalarını, gazetecilere sağladığı imkanları ve yaşadığı tecrübeleri aktardı.
Programda ayrıca Türkiye İletişim Modeli'ne ilişkin video gösterildi.
Program sonunda Altun, deprem bölgesinden gelen medya mensuplarıyla fotoğraf çektirdi.