Farz namazları kılmayan kimse dinden çıkar mı? Diyanet İşleri Başkanlığı

İslâm dininde namaz, dinin direği olarak kabul edilmiş (Tirmizî, Îman, 8; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 231, 237) ve kelime-i şehâdetten sonra anılmıştır (Buhârî, İman, 2;


Müslim, İman, 4, H. No: 109). Namazdaki secde de kulun Allah’a en yakın olduğu hal olarak nitelendirmiştir (Müslim, Salât 215; Nesâî, Mevâkît, 35).
Namaza gereken önemi vermeyen ve terk edenler, münafık (Nisâ, 4/142; Tevbe 9/54) olarak nitelenmiş, namazla alay edenlerle dostluk yapılmaması önerilmiş (Mâide, 5/54-58); namazı zayi edenlerin Cehennemde gayya kuyusuna atılacakları bildirilmiş(Meryem 19/59); . Cehennemliklerin ağzından orada bulunma nedenleri olarak da “Biz namaz kılanlardan değildik” açıklamasına yer verilmiştir. (Müddessir, 74/43).


Hz. Peygamber (s.a.s.) de, namazın terki hakkında şöyle buyurmaktadır: “Gerçekten kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır” (Müslim, Îmân, 37, H. No: 256; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15), “Bizimle onlar (münafıklar) arasındaki ayırıcı temel unsur namazdır. Namazı terk eden kimse küfre düşer (Tirmizî, Îmân, 9; Nesâî, Salât 8).
Bütün bu bilgilere ve İslam dininin genel ilkelerine bir bütünlük içerisinde bakıldığında; namazın farz olduğuna ve İslam’ın bir gereği olduğuna inanmayanlar, namaz kılmayı kendisi için bir zillet kabul edip kibrinden dolayı namaz kılmayanlar, namaza düşman olanlar ve namazla alay edenler,

İslâm’dan çıkmış olurlar. Bu sayılan şekillerde olmayıp, farz olduğunu kabul ettiği halde tembelliği ve ihmalkârlığı sebebiyle bir namazı terk eden kimse dinden çıkmaz fakat büyük bir günah işlemiş olur (Mevsilî, İhtiyâr, İstanbul, I, 37). Mazeretli veya mazeretsiz olarak namazı terk eden kişi, namazlarını kaza etmelidir. Mazeretsiz terk edenlerin ayrıca tövbe ve istiğfar etmeleri gerekir.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı

Din Haberleri