Gelecek; her zaman belirsizlikleri, öngörülemezlikleri içinde taşır. Yine de eldeki veriler, ortaya çıkan işaretler, tarihi tecrübeler ışığında değerlendirildiğinde gelecekte neler olabileceği ile ilgili bir takım çıkarımlar elde edilebilir.
Bir yanda liberal ekonominin dünya üzerindeki en büyük savunucusu ve uygulayıcısı ABD’de TRUMP’ın Başkan seçilmesiyle beraber korumacı bir ekonomik yaklaşıma doğru evirilme var, diğer yanda küresel sermayenin besleyip büyüttüğü ÇİN ‘in liberal ekonominin savunucusu ve uygulayıcısı olma yolunda kararlılıkla gittiğine dair güçlü emareler var.
Bir yanda bugüne kadar, tüm insanlığı, serbest piyasa ekonomisi yalanları ve küresel sermaye eliyle sömüren, kendi kurduğu düzenin işleyişi için meze yapan ancak bugün bu misyonunu Çin’e kaptıran ABD var.
Diğer yanda, dünün kızıl komünisti, bugünün kızıl kapitalisti olan, küresel sermayenin besleyip büyüttüğü yeni emperyalist bir ÇİN var. Rollerle beraber müttefikleride değişti. Yakın zamanda Kuzey Kore’nin ABD için tehdit olmadığını duyarsanız şaşırmayınız.
Bu iki büyük küresel güç, birbirlerini hem ekonomik rakip hem de küresel egemenlikleri için hasım olarak görüyorlar. Bu büyük savaştan yararlanmak isteyen, emperyal emelleri olan diğer bir güçte RUSYA.
RUSYA, dünyanın en büyük coğrafi alanına sahip ülkesi ve dünyanın ikinci en büyük askeri gücü. Aynı zamanda ÇİN’in küresel büyük devlet olma hayalini gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu, ABD’nin hasım ilan ettiği Çin’in ulaşmasını engellemek için büyük savaş verdiği doğal kaynaklara sahip devleti. Bu açıdan Rusya’nın hangi kampta olacağı büyük önem taşıyor.
Bana sorarsanız RUSYA, ABD ile ÇİN arasındaki realpolitik mücadeleyi, kendi çıkarları için sonuna kadar kullanacak, ABD ile stratejik temel konularda bir mutabakata varacaktır. Çünkü tarihte büyük savaşlar daha çok birbirleriyle ticaret alışverişi çok olan ve birbirlerine muhtaç olan devletlerarasında vuku bulmuştur. Bu anlamda ÇİN, varlığını ve gelişimini devam ettirebilmek için doğal kaynaklara, enerjiye büyük oranda ihtiyacı var. Bu ihtiyacını büyük oranda Rusya’nın kontrolü altında olan bölgelerden karşılıyor. Ve hızla da askeri gücünü artırıyor. Bir gün mutla bu iki büyük ülke karşı karşıya gelecektir.
Dünyada ki bu yeni gelişmeler paralel olarak, büyük devletler kendi konumlarını, mevzilerini güçlendirmek için, güçlü liderleri ve liderleriyle beraber devletlerini yeniden tanzim ediyorlar. Bir takım tartışmaların odağında olmasına rağmen ABD’de Başkan TRUMP, ÇİN Cumhurbaşkanı Şİ CİNPİNG ve RUS lider PUTİN, gelecek çeyrek yüzyılın küresel büyük aktörleri olacakları gözüküyor.
ABD’de Başkan TRUMP, Pompeo ve Haspel gibi iki savaş yanlısı şahini kabineye alması, ÇİN’in güçlü lideri Şİ CİNPİNG’in görev süresindeki kısıtlamanın kaldırılması, RUSYA Devlet Başkanı PUTİN’in yeniden seçilmesi, bu öngörülerimi doğruluyor.
Gelecek ne yazık ki yine savaş, kan ve gözyaşı üzerinden kurulacak. Dünyayı yönetmeye talip devletler yine silahlanma yarışı içerisine girdiler. ÇİN Devlet Başkanı Şİ CİNPİNG, dünyanın en büyük askeri gücü olma hedefini ortaya koyarak, askerlerine bir emriyle ölmeye ve öldürmeye hazır olmalarını istiyor.
Bakınız I.Dünya Savaşında ölen 9,5 milyon insanın %95 asker ,%5 sivildi, II. Dünya Savaşında 65 Milyon İnsanın %33 Asker ,%67’si sivildi. Allah korusun bugün böyle bir savaşta ölecek sivillerin, masum insanların sayısı çok daha yüksek olur.