Bugün dolar ne kadar? Dolar kaç TL? Dolar kuru yeni güne 5,95 TL seviyesinde başladı. Herkes Dolar kaç TL? Dolar son durum nedir? sorularının cevabını arıyor. İşte 26 Nisan Cuma dolar kuru canlı fiyatları...
GÜNCEL DOLAR FİYATLARI NEDİR? BUGÜN DOLAR NE KADAR 26 NİSAN 2019
Dolar/TL dün petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle son 6 ayın en yüksek seviyesi olan 5.95 üzerini gördü. TCMB'nin döviz rezervleri ve seçim itirazlarına yönelik endişelerin de dolar kurundaki yükselişte etkili olduğu belirtiliyor. 26 nisan günü dolar kuru 5.9515 TL ile dalgalanırken, Merkez Bankası'nın faizi yüzde 24'te tutmasının ardından 5.95 olan dolar/TL yeniden 5.95 TL üzerini gördü. Merkez Bankası PPK notlarında "ek sıkılaştırma" ifadesinin çıkarılması dikkat çekti
Dolar kuru dün ABD'nin İran yaptırımları nedeniyle 8 ülkeye tanıdığı ithalat muafiyetini kaldıracağını açıklamasıyla, petrol fiyatlarına bağlı olarak yükseldi.
Piyasaların kapalı olduğu dönemde 5.80 - 5.85 arasında el değiştiren dolar/TL 5.89'u aşarak gün içerisinde 15 Ekim'den bu yana en yüksek gün içi seviyeyi gördü.
Dolar endeksi de ABD'den gelen iyimser ilk çeyrek rakamlarıyla değerlendi ve 95 - 97 puan arasındaki hareketini kırararak 100 seviyesine doğru hareketine başladı. Dün 97.66'da olan dolar endeksi (DXY) bugün 98 puan üzerinde.
Tüm gelişmekte olan ülke paraları haberlerle birlikte düşerken TL cephesinde ABD ile ilişkiler ve İstanbul seçimlerine ilişkin belirsizliğin satış baskısı yaratmaya devam ediyor.
DOLAR KAÇ TL 26 NİSAN 2019 CUMA?
Piyasalar S-400 konusunu ve YSK'nın incelediği itirazlara ilişkin kararları izlemeye devam ederken bugünün gündemi Merkez Bankası'nın faiz kararı. TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) bugün toplanarak şu an yüzde 24 olan politika faizine ilişkin kararını açıklayacak.
25 Nisan günü dolar kuru, TCMB'nin faiz kararı öncesi 5.8870 TL'den el değiştiriyor. Euro 6.57 ve sterlin de 7.60 TL'den işlem görüyor.
FED'in yıl başında şahin duruştan güvercine geçerek faiz artırmayı ve bilançoyu daraltmasıyla borsalar yeniden yükselişe geçmiş ve dolar bir nebze gevşeyerek gelişen ülke piyasalarında da faiz indirimi bekleyişi başlamıştı.
Analistler sene başında TCMB'nin enflasyonda ciddi bir düşüş gördüğü takdirde yılın ikinci çeyreğinde 600 baz puana kadar faiz indirimi belirtiyordu ancak Bloomberg HT'nin yaptığı son ankete göre beklenti 400 baz puana kadar indi. Reuters anketindeki beklenti ise 250 baz puan. Bugünkü PPK toplantısında ise faiz indirimi öngörülmüyor ve politika faizinin yüzde 24'te kalacağı tahmin ediliyor.
Uzmanlar, kurda dün itibarıyla yukarı yönlü hareket gördüklerini belirterek, Fitch'in döviz rezervlerinin gerilemesi ve seçim belirsizliğine atıfta bulunduğu değerlendirmesinin TL'yi baskıladığını söylüyor. Değerlendirmede dikkat çekici bir diğer nokta da TCMB'nin politika faizini gevşetecek pek alanı olmadığının vurgulanması.
BRENT PETROL FİYATI 75 DOLARA DAYANDI
ABD'nin bu muafiyetleri sona erdireceği haberinin etkisiyle petrol fiyatları sert yükselirken, brent petrolün varil fiyatı yüzde 2.5 artışla 75 dolara yaklaşarak ekim ayından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Brent petrol fiyatı geçen hafta 62 dolardaydı. Suudi Arabistan başta olmak üzere OPEC ülkeleri petrol üretimini en az yarı yarıya kısmış görünüyor.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo dünkü açıklamasında "Bugün artık herhangi bir muafiyet vermeyeceğimizi duyuruyorum. Sıfıra indireceğiz" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise "ABD'nin İran'dan petrol ithali yasağına getirilen muafiyetlere son vermesi bölgesel barış ve istikrara hizmet etmeyecek ve İran halkına zarar verecek" şeklinde konuştu. Türkiye ABD'nin İran yaptırımlarına muafiyet tanıdığı Kasım ayından Ocak sonuna kadar toplam 485,214 ton ham petrol ithal etti.
Petrol fiyatlarının yükselmesi Türkiye'nin cari açığını artıran unsurlardan biri olduğu için Türk Lirası'nı negatif etkiliyor.
Piyasaların odağındaki bir diğer gündem ise seçim itirazları ve AK Parti'nin Kızılcahamam kampından gelecek mesajlar. Kabine YSK'nın KHK'lıların oy kullanabileceğini açıklamasının ardından, AK Parti'nin olağanüstü itirazına dönük kararlar izleniyor.
Bu kapsamda 26-27-28 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilecek Kızılcahamam kampının sonuçları piyasada yakından takip edilecek.
Piyasalarda Merkez Bankası rezervlerine yönelik belirsizlik de sürerken, analistler, 9 milyar dolarlık rezerv düşüşünün "izaha muhtaç" olduğunu belirtiyor. ABD ve Çin ticari görüşmeleri, S-400 meselesi de gündemde.
DOLAR'DAN TL'YE HIZLI GEÇİŞ!
Seçim öncesi dövizin yükseleceği öngörüsüyle dolar ve avro alan yerli bireyseller seçim sonrası yükseliş umudunu kaybedince satışa geçti. Dolar satışı 10 kat arttı. Bankacılık sektöründeki toplam mevduat ise (bankalararası dahil) 12 Nisan ile biten haftada 49 milyar 48 milyon 586 bin lira artarak 2 trilyon 241 milyar 291 milyon 897 bin liradan 2 trilyon 290 milyar 340 milyon 483 bin liraya çıktı. Bu dönemde bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 2,49 artışla 1 trilyon 20 milyar 647 milyon 17 bin lira oldu. Bankalarda bulunan yabancı para mevduatı ise geçen hafta 839 milyon dolar azalarak 212 milyar 824 milyon dolara geriledi. Bunun 195 milyar 698 milyon doları mevduat bankaları ve 17 milyar 126 milyon doları katılım bankaları bünyesinde bulunuyor.
YABANCI GERİ DÖNDÜ
Mevduat bankalarındaki yabancı para mevduat tutarının 166 milyar 583 milyon dolarını yurt içinde yerleşik kişiler ve 4 milyar 506 milyon dolarını da yurt içinde yerleşik bankaların mevduatları oluşturdu. Yabancı para mevduatlarında, yurt dışında yerleşik kişilerin mevduatı 17 milyar 983 milyon dolar ve yurt dışında yerleşik bankaların mevduatı ise 6 milyar 626 milyon dolar oldu. Yurt dışı yerleşiklerin döviz mevduatlarında da ufak çaplı düşüş dikkat çekti. Öte yandan seçim sonrasındaki ilk işlem haftasında Borsa İstanbul’da 156 milyon dolarlık net satış gerçekleştiren yabancı yatırımcı da yeniden alıma geçti. 5-12 Nisan arasında yabancılar, 153.4 milyon dolarlık hisse senedi alımı gerçekleştirdi.
ŞİRKETLER DE TL’YE GEÇTİ
Resmi, ticari ve diğer şirketler de son dönemde tercihini yeniden TL mevduattan yana kullanmaya başladı. Seçim haftasında alımlarını sürdüren kurumlar, seçim sonrasında ise satış yaptı. Kurumların yabancı para mevduatları 84 milyar 985 milyon dolardan 84 milyar 353 milyon dolara geriledi.
BERAT ALBAYRAK REFORM PAKETİ AÇIKLAMASI SONRASI DOLAR NE KADAR OLDU?
İşte Bakan Berat Albayrak'ın açıklamaları:
Ekonomi politikalarımız açısından önemli bir gündem için buradayız. Sözlerimin hemen başında birazdan açıklayacağımız paketin ülkemiz için hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
- Ağustos ayından bugüne kadar STK'ların katkı ve raporlarını alarak paketi hazırladık.
- İzleyeceğimiz politikaları şeffaf biçimde kamuoyu ile paylaşacağımızı söyledik.
- Ağustos ayında Yeni Ekonomi Yaklaşımımızı paylaştık.
- İhracat ve istihdamın odaklı olduğu, sürdürülebilir büyümeyi ve sıkı politikasıyla daha adaletli büyümeyi sizlerle paylaştık.
- Eylül ayında orta vadeli programı Yeni Ekonomi Programı ile kamuoyu ile paylaştık.
- Tüm prensipleri 3 yıllık bir program haline getirdik.
- İşte bugün büyük ve güçlü Türkiye ekonomisinin altyapısı için reformların ilanı için bir aradayız.
- Sadece 2019 yılında hayata geçirmeyi taahhüt ettiğimiz düzenlemeleri ve adımları paylaşacağız.
- Gelecek yıl atılacak adımların paylaşımı seneye yapılacak.
- YEP’te koyduğumuz hedeflere ulaşmak için sadece 2019’da hayata geçireceğimiz düzenlemeleri sizlerle paylaşacağız.
- Bu adımları hayata geçirecek güçlü bir iradaye ve uzun bir zamana sahibiz. Türbülans döneminde sağladığımız başarılı dengelenme süreci, AK Parti'nin 17 yıllık iktidarı bu adımları hayata geçireceğimizin teminatıdır.
- Türkiye'nin gündemi ekonomide reformdur.
- Bu zamana kadar teknik detay ve içeriği ile ilgili önemli çalışmalar yapıldı ve hayata geçirilmeye hazır hale getirildi.
- Bu nedenle 2019 yılı sonuna kadar diyerek çok net bir tarih veriyoruz.
- Reformların başında finansal sektör geliyor, onun altındaki de ilk başlık bankacılık sektörü olacak.
- Kamu bankalarına toplam 28 milyar TL Devlet İç Borçlanma Senedi verilecek.
- Özel bankaların ihtiyaç halinde hazır tuttukları yeniden sermayelendirme planları çerçevesinde sermayeleri artırılacak.
- Dengelenme süreci boyunca temettü dağıtmanın ve yöneticilere yapılan nakdi prim ödemeleri sonlandırılacak.
- Ulusal veri merkezi kurulacak.
- Kamu bankalarını bilançoları çok daha dirençli hale getirilecek.
- Özel bankalarımız yeniden sermayelendirme adımlarını zaten yürütüyorlar.
- Borç yeniden yapılandırmalarını ve icra-iflas işlemlerini daha hızlı ve etkin hale getirmek için yeni bir yasal ve kurumsal çerçeve oluşturulacak.
- Sorunlu kredilerin bir kısmı ulusal ve uluslararası yatırım fonlarına transfer edilecek.
- Bazı sorunlu kredilerin, bankaların ve ulusal-uluslararası yatırımcıların iştiraki olan bilanço dışı fonlara devredilecek. Bu fonlar enerji girişim sermaye fonu ve gayrimenkul fonu.
- Bireysel emeklilik sistemi yeniden yapılandırılacak.
- Etkin bir tasarruf sistemi oluşturulacak tüm paydaşların katılımı ile kıdem tazminatı reformu gerçekleştirilecek.
- Kıdem tazminatı fonu ile BES'in entegrasyonu sağlanacak.
-Emeklilik sisteminin reforme edilmesi en önemli yapısal reformlardan birini oluşturmaktadır. YEP kapsamında emeklilik sisteminin reforme edilmesi en önemli konulardan birini oluşturacak.
- Vatandaşlar emekli olunca “Nasıl geçinirim” diye düşünmeyecekler.
- Sistemde biriken fonlar reel sektöre ve ülkemizin büyümesi üzerinde kanalize edilmesini sağlayacağız. Şirketerimiz böylece daha ucuz finansmanla yatırımlarını yapabilecekler. Ek kaynak da oluşturacağız.
-Tasarrufları artırarak dış finansman bağımlılığımızı azaltacağız reel sektörde riski 100 milyon lira ve üzeri olan grupların bağımsız denetim raporlarını bankalara sunmaları zorunlu hale getirilecek.
- Mali şeffaflık artırılacak.
- Vatandaşların kazançlarına göre bireysel, tamamlayıcı bir emeklilik sistemini yeniden ele alacağız, bununla birlikte kıdem tazminatı reformunu hayata geçireceğiz.
- Kurumsal yönetim standartları yükseltilecek. Finansal yönetim kalitesi artırılacak hedefimiz her iki reformu hayata geçirmek ve 2020 yılından itibaren fiilen bu reformları gerçekleştirmek.
YENİ REFORM PAKETİ NEDİR 2019?
KPMG Türkiye'nin hazırladığı Sektörel Bakış serisinin otomotiv raporu, Türk otomotiv sektörünün, önümüzdeki dönemde de küresel ve yerel unsurlardan kaynaklı bir takım zorluklarla baş etmek durumunda kalacağını gösteriyor.
Brexit ve ticaret savaşları gibi gelişmelerin etkisiyle zor günler geçiren otomotiv sektörünün, güçlü yabancı ortaklıkları ve olgunlaşmış üretim yapısıyla ihracatın ve sanayinin taşıyıcı unsuru olmaya devam edeceği vurgulanan raporda, tedarik sanayinde gerçekleşen satın alma ve birleşmeler sayesinde otomotiv sektörünün, 2019'u bir önceki yıla göre daha rahat geçirilebileceği yorumu yapılıyor.
Raporda, küresel ekonomiden kaynaklı zorluklarla baş edebilmek ve sürdürülebilir bir sektör ekosistemi için 'dayanışmanın' gerekli olduğu vurgulandı.
Bu noktada 2018 sonunda Ford ile Volkswagen'in elektrikli ve otonom araçlarını birbirlerinin fabrikalarında üretme kararı almalarının, VW ticari aracı Crafter ve Transporter'ın üretimini Ford Otosan'ın Transit ve Custom üretimini gerçekleştirdiği Gölcük fabrikasında yapacak olmasının, hem sektör dinamikleri hem de gelecek işbirlikleri açısından önemli bir örnek teşkil ettiği vurgulandı.
'VERGİ İNDİRİMLERİ DEVAM ETMELİ'
KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim ve Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, ülke ekonomisinin büyüme beklentileri de göz önüne alındığında 2019'un otomotiv sektörü açısından son derece zorlu geçeceğini belirtti.
Ölekli, "Üreticiler, teşvik ve destekleyici enstrümanların devamının zorunluluğuna işaret ediyor. 2018'in son döneminde gerçekleşen vergi indiriminin yarattığı performans dikkat çekiciydi" diye konuştu.
KPMG raporunda verilen bilgiye göre, Uluslararası Motorlu Taşıt Üreticileri Birliği'nin (OICA) araştırmasına göre, dünya otomotiv sektörü bir ülke olsaydı, 1 yılda üretilen brüt katma değer (1.9 trilyon dolar) üzerinden 2017 itibariyle dünyanın en büyük altıncı ekonomisi olacaktı.
Dünya otomotiv sektöründe son 10 yılda üretim Avrupa ve ABD'den Asya'ya kaydığının vurgulandığı raporda, 2007 krizi öncesinde otomotivdeki üretim payı yüzde 26.1 olan Amerika'nın payı 2017'ye gelindiğinde yüzde 21.2'ye, Avrupa'nınki ise yüzde 31.2'den yüzde 22.28'e gerilediği bildirildi. Asya'nın payının ise 10 yıllık dönemde yüzde 41.9'dan yüzde 55'e çıktığı kaydedildi.
Araştırmada, dünya otomotiv sektöründe son dönemde üreticileri zorlayan konular ise şu şekilde sıralanıyor:
1. Düşük karbon emisyonlu, çevre dostu hibrit ve elektrikli araçların daha çok tercih edilmesi,
2. İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılma süreci (Brexit),
3. Küresel ticaretteki korumacı eğilimler,
4. Rekabeti düzenleyen ve tüketici haklarını koruyan yasal gelişmelerin getirdiği yeni maliyetler.
YERLİ ÜRETİM KÜRESELDEN ETKİLENİYOR
Türk otomotiv sanayinin, son dönemdeki küresel eğilimlerden olumsuz etkilendiği bilgisi verilirken, yerel üretimin 2018'de küresel talepteki yavaşlama ve yurtiçi talepteki daralma nedeniyle yüzde 10.2 küçüldüğü kaydedildi.
2018 genelinde yaşanan kur ve faizlerdeki hızlı yükselişlerin, yurtiçi yerleşiklerin dövizle yaptıkları kiralama sözleşmelerine getirilen kısıtlama ile toplam otomotiv piyasasında yüzde 35'lik daralma yaşandığı da vurgulanırken, küçülmenin ithal otomotivde yüzde 36.4’ü bulduğu ve yerli üretimde yüzde 32.6 olarak gerçekleştiği belirtildi.
ARAÇ PARKINDAKİ ARTIŞ YAVAŞLADI
2018 Kasım itibariyle Türkiye'de ikinci elde yılbaşından bu yana 2017'nin aynı dönemine göre yüzde 4.8 artışla 7.1 milyon aracın el değiştirdiği kaydedildi. Vergi avantajlarının rüzgarı ile 2018'in son aylarında sıfır araca ilginin arttığı, bu durumun ise ikinci el araç talebini etkilediği bildirildi.
2019'da vergi avantajlarının devam etmesiyle ikinci ele yönelik olumsuz etkinin sürebileceği öngörüsü de raporda yerini aldı.
2018'deki zayıf performans ile araç parkındaki artışın yavaşladığı da aktarılırken, 2018 itibariyle Türkiye'de 22 milyon 850 bin adet araç bulunduğu, bunun yüzde 54.2’sinin otomobilden oluştuğu bilgisi verildi.
Raporda, Türk otomotiv sektörü ihracatında 2018'de yüzde 1'lik daralma yaşandığı ve ithalatın yüzde 36.4 azaldığı belirtildi.
Üretimde ilk 5 firmanın değişmediği, fakat ihracat yapan firmaların devamlı değiştiği vurgulandı.
2018'de Ford Otosan'ın 328 bin 502 araçla en çok ihracat yapan firma olduğu bildirilirken, Oyak Renault ve Tofaş'ın Otosan'ı izlediği, ilk 5 firmanın toplam otomotiv ihracatının yüzde 96'sını gerçekleştirdiği bilgisi paylaşıldı.
2018'de otomobil üretiminde en büyük payın önceki yıllarda olduğu gibi Oyak Renault'da olduğunun kaydedildiği raporda, toplam otomotiv üretiminde sektör liderliğinin ticari araçlardaki üstünlüğü nedeniyle Ford Otosan'a geçtiği aktarıldı.
MERKEZ BANKASI DÖVİZ REZERVİ AÇIKLAMASI NEDİR?
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Ülkemiz ekonomisine ilişkin makro göstergeler koordineli politika adımlarının etkisiyle dengelenme sürecinin devamına işaret etmektedir. Öncü veriler ilk çeyrekte yurt içi talepte ılımlı bir toparlanmanın gerçekleştiğini göstermektedir. Mal ihracatı ve turizm talebindeki güçlü seyirle birlikte net ihracat büyümeye yüksek katkı vermektedir. Bu çerçevede cari dengedeki iyileşmenin hızlanarak sürmesi beklenmektedir.
KARARLILIKLA DEVAM ETMEKTEDİR
Ekonomik dengelenme sürecinde para politikası fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda şekillenirken maliye politikası ile güçlü eşgüdüm enflasyonla mücadeleyi desteklemektedir. Diğer taraftan, Merkez Bankası rezervlerini güçlendirme politikasına kararlılıkla devam etmektedir. Bu doğrultuda, geçtiğimiz yıl finansal piyasalarda yaşanan oynaklıklar sonrasında rezervlerde artış trendi gözlenmiştir. Brüt rezervlerde yaşanan dalgalanmalar ise olağan işlemlerden ve dönemsel unsurlardan kaynaklanmakta olup öngörülmeyen bir durum söz konusu değildir.
TÜM ARAÇLAR KULLANILMAYA DEVAM EDİLECEK
Finansal piyasalarda gözlenen oynaklıklar ve sağlıksız fiyat oluşumları yakından takip edilmekte olup para politikası ve likidite yönetimine ilişkin tüm araçlar, fiyat istikrarını sağlamak ve finansal istikrarı desteklemek amacıyla kullanılmaya devam edilecektir.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.
SWAP İŞLEMİ NEDİR? SWAP NE DEMEK?
Swap (takas) iki tarafın bir varlık veya yükümlülüğe bağlı olan nakit akışını aralarında değiştirdikleri işlemdir. Swap işlemlerinde, faiz oranları ile döviz kurlarındaki değişmeler sonucunda ortaya çıkan riski en aza indirmek amaçlanır. Swap, özellikle döviz kurlarında oynaklığın yaşandığı zamanlarda yatırımcının bu oynaklıktan kaynaklanan riskinin önünü alması için önemli bir araç olarak ortaya çıkıyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK),geçen yıl Ağustos ayında Türk Lirası'nda yaşanan hızlı değer kaybının ve oynaklığın önüne geçmek için bankaların swap işlemlerine kısıtlama getirmişti. Bankaların yurt dışı yerleşiklerle yaptığı bir bacağı döviz diğer bacağı TL olan para swaplarının ve swap benzeri işlemlerinin, bankaların yasal özkaynaklarının yüzde 25'ini geçemeyeceğini açıklamıştı. Bu sınırlamaya, bankaların vadeli TL alım yönünde gerçekleştirecekleri forward, opsiyon ve benzeri swap dışındaki türev işlemlerin de dahil edildiği belirtilmişti.
BDDK'nın aldığı bu önlem, TL'nin kayıplarını geri almasında ön ayak olmuştu. BDDK, aldığı önlemler kapsamında TL'nin yaşadığı oynaklığı engellemek için swap işlemlerine kısıtlama getirerek spekülatif işlemlerin önünü kesti.
MERKEZ BANKASI'NDAN 2 HAMLE GELDİ
Cuma günü ilk adımı Merkez Bankası attı. Merkez Bankası TL repo ihalelerini ara verdiğini açıklayarak 1.5 puanlık örtülü bir faiz artışına gitti. TL’ye erişimin maliyeti böylece arttı.
Ardından hafta sonu BDDK, bazı bankaların müşterilerini döviz alımına yönlendirdiğine yönelik iddiaları incelemeye aldığını belirttikten sonra SPK da yatırım bankası JP Morgan’ın yatırımcılara gönderdiği bilgi notuyla ilgili soruşturma başlattı.
Haftanın ilk günü ise Merkez Bankası bu kez swap silahını çekti ve banka swap piyasasında vadesi gelmemiş toplam swap satışı sınırını yüzde 10'dan yüzde 20'ye yükseltti. Bu adımın ardından Londra piyasasında swap yoluyla TL borçlanma faiz oranları önce yüzde 95 seviyelerine ardından gün içinde yüzde 345 gibi rekor düzeylere yükseldi. Hal böyle olunca da yabancı yatırımcının ödünç piyasada kısa vadeli TL borçlanarak dolar almasının önü kesilmiş oldu. Dolayısıyla bu yolla TL yaratamayan yatırımcı açık pozisyonlarını kapatmak için elindeki doları bozdurmak zorunda kaldı ve Dolar/TL yurtdışı piyasalarda tepetaklak oldu.
Dün yabancı yatırımcının TL yaratmak için borsada satış yaptığı da gözlendi. Borsa İstanbul dün bu hareketlerin etkisiyle yüzde 2’ler mertebesinde düştü. BİST 100 günü 97 bin 379 puandan kapattı.