Nafaka sisteminin geliştirilmesi ve sistemdeki sorunların giderilmesi amacıyla Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı iş birliğinde "Gündem Buluşmaları: Nafaka Sistemi" programı düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 100 Günlük Eylem Planı kapsamında nafaka sisteminin adil bir hale getirilmesi amacıyla "Gündem Buluşmaları: Nafaka Sistemi" programı düzenlendi. Programa Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk katıldı. Programda konuşan Adalet Bakanı Gül, "Bu hedefe uygun olarak çalıştayda yoksulluk nafakası ödeme uygulamasının daha geliştirilmesine yönelik, uygulamadaki sorunlar var mı, varsa bunlar nelerdir gibi konularla fikir alışverişinde bulunacağımız bir çalıştayı gerçekleştiriyoruz. Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesine göre boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf kusurunun daha ağır olmaması şartıyla diğer taraftan ekonomik gücü oranında süresiz olarak veya bir defaya mahsus toplu olarak nafaka isteyebilmektedir. Hakim, yoksulluk nafakasına dair talebi değerlendirirken tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını dikkate alarak karar vermektedir. Yoksulluk nafakası, alacaklı eşin yeniden evlenmesi veya taraflardan birinin ölümü sonucunda kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Mülga 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin nafaka başlıklı 144. maddesinde yoksulluk nafakasının bir yıl süreyle verileceğine ilişkin düzenleme, 1988 yılında 3444 sayılı kanunla değiştirilerek süresiz hale getirilmişti. Bu düzenleme 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu Yoksulluk Nafakası başlıklı 175. maddesinde de muhafaza edilmiştir. Yoksulluk nafakasının ne kadar süreyle ödeneceğine ilişkin ülke örnekleri incelendiğinde nafaka süresinin miktarının her somut olayda hakim tarafından belirlendiği görülmektedir. Burada en esaslı düzenleme bir düzenlemeyle uygulamada yapılan değişiklik yeni bir mağduriyete sebebiyet vermemek, bilakis mağduriyetlere giderici adil bir şekilde uygulamadaki aksaklıkları giderici bir düzenlemenin masaya yatırılıp değerlendirilmesi gerekmektedir. 4721 sayılı Kanun'un 175. maddesinin 1. fırkasında geçen süresiz ibaresi nafaka yükümlüsü eşin aynı kanunun 176. maddesinde düzenlenen haller gerçekleşinceye kadar süresiz olarak yoksulluk nafakası ödeyeceği anlamına gelmektedir. Bu çalıştay bir düzenleme ihtiyacı olup olmadığı ya da olacaksa ne şekilde bir yasal düzenleme, mevzuat değişikliği ya da esasen mevzuatta bir değişikliğe gerek yok, uygulamada mı bazı eksiklikler var, tüm bunları masaya yatırmak amacıyla önemli bir çalışma olduğuna inanıyoruz. Nafaka ile ilgili konuları yargı mercilerine taşıma sayısı ve sıklığı dikkate alındığında konu, üzerinde hassasiyetle çalışılması gereken toplumsal bir önem kazanmaktadır. Bu konu sadece ekonomik bir fayda çıkar ekseninde ele alınamayacak kadar çok boyutludur. Birey olarak boşanan eşlerin karşılıklı hak ve çıkarlarından çocukların yarar ve esenliğine kadar farklı boyutları olarak sosyal bir konudur. Taraflar arasındaki bu karşılıklı çıkarları asla yarıştırmadan konunun dengeli ve hakkaniyetli bir şekilde ele alınması gerektiğine inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
Çalıştaydan elde edilecek olan çıktıların nafaka sisteminin güncellenerek daha adil bir kimlik kazanmasına ciddi katkılar sunacağını kaydeden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Selçuk ise, yoksulluk nafakası sisteminin son günlerde medyada sıklıkla gündeme geldiğini ve çeşitli açılardan tartışıldığını ifade etti. Bakan Selçuk, "Yoksulluk nafakasında eleştirinin odağı haline getiren hususların başında Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesinde somut olayın koşullar göz önünde bulundurulmadan ve önem arz eden belirli kıstaslarla birlikte değerlendirilmeden uygulanması gelmektedir. Uyuşmazlığa konu olan evliliğin süresi, tarafların yaşları ve yeniden aile kurma olasılıkları, sosyoekonomik durumları, mesleki durumları gibi önemli unsurların nafaka düzenlenmesinde değerlendirmeye dahil edilmesi, adil kararların ortaya çıkması açısından elzemdir. Yoksulluk nafakasını düzenleyen Medeni Kanun'un ilgili hükümlerinin eleştiriye neden olan uygulamalarının en aza indirilmesi ve taraflar için adil bir çözüm üretmesi açısından toplumsal gereklilikler doğrultusunda ilgili tüm taraflarca değerlendirilmesi bir zaruret haline gelmiştir. Boşanmanın kaçınılmaz olduğu hallerde aile fertlerinin herhangi birinin mağduriyet yaşamayacağı ve hak kaybına uğramayacağı bir sistemi daha işlevsel hale getirmek durumundayız" açıklamasını yaptı.