Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan 11 ayın sultanı mübarek Ramazan-ı şerif-ayına bir kere daha ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ama yazımın başlığında da belirttiğim gibi mübarek ramazan ayına hüzünle giriyoruz. Peki neden hüzünle giriyoruz? Aralık ayından itibaren dünyayı sarıp etkisi altına alan bir korona virüs ( covid-19) belası ile karşı karşıyayız.
Dünya bu virüsle öyle zor bir süreçten geçiyor ki; bu virüs milyonlarca kişiye bulaıp binlerce insanın ölümüne neden oldu ve hala daha olmaya devam ediyor. Bu virüsle mücadelenin tek ilacı insanların sokaklara çıkmayıp evlerinde izole olarak hastalığa yakalanmaması. Bu konuda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önlem ve tedbirler alınmaya çalışılıyor. Virüsten korunmak için sosyal mesafe kuralı gereği en az iki metre mesafede durmak ve topluca bir yerlerde bulunmamak gerekiyor.
Alınan bu önlemler kapsamında Diyanet işleri başkanlığı, Camilerde topluca vakit namazları cuma namazları ve topluca dini ibadetleri yasaklamıştı. Öyle ki bu yasak tüm müslümanları hüzne boğdu. Müslümanlar yıllardır omuz omuza kıldıkları vakit ve cuma namazlarını ilk defa kılamıyordu. Herkes evine kapanmış ibadetlerini evlerinde yapıyordu.
Buna şimdi de 11 ayın sultanı olarak adlandırılan müslümanlar için çok önemli Ramazan-ı şerif ayının denk gelmesi insanları derinden üzmüş ve hüzne boğmuştur. Çünkü insanlar, koronavirüs önlemleri kapsamında akrabalarının komşularının iftarlarına katılamayacak, iftardan sonra topluca camilere akın ederek teravih namazlarını kılamayacak ve yine tüm Ramazan ayı boyunca ibadetlerini evlerinde yapmak zorunda kalacaklar.
Kolay değil insanlar daha önce benzer bir durumla karşılaşmamıştı. İlk defa camiler ibadete kapandı. Hele hele mübarek Ramazan ayında camilerin ibadete kapalı kalması, İslami duyguları yaşayan dini bütün tüm müslümanları derinden üzmektedir. Bu nedenle müslümanlar 11 ayın sultanı olan mübarek Ramazan-ı şerif ayını hüzünle karşılamak zorunda kaldı.
Her zorluğun bir kolaylığı vardır mutlaka. İslamiyette sağlığın önemi çok büyüktür. İslami kuralların ve yasakların tamamına baktığımızda hepsi insanlığın yararına ve sağlığına göre olduğunu görüyoruz. Bu nedenle insanlığın bu virüsle karşı karşıya kaldığı hayati tehlikelerden kurtulmak için bu yasaklara uymak zorundayız.
Hüzünlenerek de olsa 11 ayın sultanı Ramazan-ı şerif ayını evlerimizde ibadet ederek geçirmek zorundayız. Biz müslümanlar olarak önce vatanımızın, milletimizin ve tüm insanlığın bu virüs belasından bir an önce kurtulması için bol bol dualar etmeliyiz.
İnşaallah yüce Allah'ımız bu mübarek Ramazan ayında yaptığımız dualarımızı kabul eder de bu virüsten kurtulmuş olur mübarek Ramazan Bayramı'nı çifte bayramla yaşamış oluruz.
Bu duygu ve düşüncelerle Mübarek Ramazan-ı şerf-i aynızı tebrik ediyor, tüm İslam alemine sağlık huzur ve mutluluk getirmesini temenni ediyorum.