Kardiyoloji Bölümü Uz. Dr. Veli Kırbaş, yüksek tansiyonun nedenleri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Türkiye'de her 3 kişiden 1'inde ortaya çıkan yüksek tansiyon herhangi bir belirti vermeden ilerleyebiliyor. Ortalama yaşam süresini kısaltan hipertansiyon, yaşam kalitesini düşürerek organ hasarına ya da pek çok hastalıklara neden olabiliyor. Hipertansiyon hastalarının % 50'si hastalığının farkında olmadığı ya da tedavi almadığı için bu sorun ile yaşıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Uz. Dr. Veli Kırbaş, yüksek tansiyonun nedenleri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Hipertansiyon sinsice ilerliyor
Damardaki kanın, damar duvarına yaptığı yüksek basınç olarak adlandırılan hipertansiyon, sinsice ilerleyerek kronik bir hastalığa dönüşmektedir. Kan basıncı ölçüm cihazlarıyla elde edilen tansiyon; kalbin kasılması sırasında oluşturduğu basıncı ifade eden büyük yani sistolik kan basıncı ve kalbin gevşeme dönemindeki basıncı gösteren ve küçük tansiyon olarak adlandırılan diyastolik kan basıncı ifade etmektedir. Kan basıncının, 140/90 mm/Hg'dan yüksek olması hipertansiyon veya yüksek tansiyon olarak tanımlanır. Evde yapılan ölçümlerde ise yüksek tansiyondan bahsedebilmek için bu değerin 135/85 mm/Hg'den yüksek olması gerekir.
Her 3 kişiden 1'nde görülüyor
40 yaş üstü erişkinlerin yaklaşık %32'sinde yani her 3 kişiden 1'inde yüksek tansiyon görülmektedir. Türkiye'deki yaklaşık 15 milyon hipertansiyon hastası olduğu bilinmektedir. Ancak bu hastaların büyük bir kısmı herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurmadığı ve bir belirti yaşamadığı için teşhis konulamamaktadır. %50 oranındaki hasta grubu, sorunun farkında olmadan yaşamını sürdürmektedir.
Belirtiler dikkate alınmalı
Hipertansiyon genellikle belirti vermeden ilerler. En belirgin şikayetleri ise baş ve ense ağrısı çarpıntı, nefes darlığı ve burun kanamasıdır. Tansiyon hastalığını erken teşhis edebilmek için belli aralıklarla kan basıncının ölçülmesi gereklidir. Hipertansiyonun zararlarına rağmen tedavi altında olan hipertansif hastalarda kan basıncı kontrol oranı %40'dır.Tedavi edilmemiş veya eksik tedavi edilmiş hipertansiyon, beklenen yaşam süresini kısaltmaktadır.
Hipertansiyonun her organa zararı var
Hipertansiyonluların % 95'inde hastalığın nedeni belli değildir. Bu duruma primer (esansiyel) hipertansiyon denilmektedir. Hipertansiyonlu hastaların az bir kısmında hipertansiyona sebep olan başka bir hastalık veya etken olabilmektedir. Bu durum ise sekonder (ikincil) hipertansiyon olarak ifade edilmektedir. Sekonder hipertansiyonun nedenleri arasında böbrek atardamar darlığı, böbrek üstü bezi tümörü, ana atardamarda doğuştan darlık ve bazı ilaçlar yer almaktadır. Tansiyon yüksekliğini doğru belirlemek çok önemlidir. Maskelenmiş hipertansiyonu belirlemek için 24 saatlik tansiyon ölçümü yapılmalıdır. Hipertansiyonunun birden fazla organ üzerine olumsuz etkisi bulunmaktadır. Hipertansiyon kalp, beyin, damarlar, böbrek ve göz üzerine birçok olumsuz etki oluşturmaktadır.
Hipertansiyon bu 5 sorunun nedeni olabilir
Yüksek tansiyon, inme (felç) riskini en çok artıran faktörler arasındadır. Hipertansiyona bağlı inme, beyin kanaması veya beyin damarlarında aterotromboz (pıhtı) şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Hipertansiyon kalp krizi riskini belirgin olarak artırır. Tansiyon yüksekliği aort damarı olarak bilinen ana atardamarda anevrizma (genişleme) veya yırtılmaya neden olabilir. Periferik damar olarak ifade edilen bacak damarları, kol damarları ve şah damarlarında tıkanıklık riskini artırır. Hipertansiyon böbrek yetersizliği, kalp yetersizliğine neden olabilir ve göz dibinde kanama yapabilir.
Yüksek tansiyonu artıran riskler
Hareketsiz yaşam ve stres ile sigara ve aşırı alkol tüketimi hipertansiyon riskini artırmaktadır. Sigara ve alkolü bırakmak hipertansiyon tedavisinde ilk yapılacak olanlar arasındadır. Aşırı kilo sonucunda ortaya çıkan obezite ve aşırı tuz tüketimi hipertansiyona neden olabilmektedir. Tuz tüketimini azaltmak ve kilo vermek riski düşürecektir. Tansiyonu yüksek olanların yaklaşık %60'ında ailede de tansiyon yüksekliği bulunmaktadır. Yani hastalığın kalıtsal bir yönü de bulunmaktadır.