Hrant Dink kimdir, neden öldü?

Hrant Dink, Agos gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğini yapmış, pek çok tehdit aldıktan sonra Agos'un Halaskargazi Caddesindeki binasının önünde başının arkasına ateş edilerek öldürülmüştür. Olay, derin devlet ve milliyetçilik olgularını da gündeme taşımıştı.

Hrant Dink, Agos Gazetesi genel yayın yönetmenliği yaptığı sırada 2017'de gazetenin önünde suikaste kurban gitti. Peki Hrant Dink neden öldürüldü? Kim öldürdü? soruları haberimizde...

HRANT DİNK KİMDİR?

Hrant Dink, Türkiye Ermenisi gazetecidir.

Hrant Dink, 1954 yılında Malatya’da dünyaya geldi. Babası Sivas'ın Gürün ilçesinde, annesi Gülvart ise Sivas'ın Kangal ilçesinde doğup büyümüştü. Anne ve babası 1961 yılında İstanbul'a taşınmalarının ardından boşandı. Hrant ve iki kardeşi Gedikpaşa’daki Ermeni Yetimhanesi'ne yerleştirildi.

Dink bu sırada Türkiye'de gelişmekte olan sol siyasetten etkilendi ve Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist çizgisinde siyaset yapmaya başladı. O yıllarda, örgüt ile Ermeni cemaatinin ilişkilendirilmesini önlemek amacıyla ismini mahkeme kararı ile Fırat olarak değiştirdi.

Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde zooloji eğitimi aldı. Bir süre sonra yetimhanede birlikte büyüdükleri Rakel ile evlendi.

Kardeşleriyle birlikte açtığı yayınevi ve kırtasiye işlerini sürdürürken, eşi Rakel’le kendileri gibi Anadolu’dan gelen kimsesiz ve yoksul çocukların yetiştiği Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’nı yönetmeye başladı. Açılışından 21 yıl sonra kampa devlet el koydu. Askerliğini Denizli Piyade Alayı'nda sekiz ay kısa dönem er olarak yaptı.

Bazı gazetelerde kitap eleştirileri ile yazı hayatına başladı. Basında çıkan yanlış haberlere gönderdiği düzeltmeler ile adı duyulmaya başladı. İstanbul Ermeni Patrikhanesi’ne, "Ermeni toplumu çok kapalı yaşıyor, kendimizi iyi anlatırsak önyargılar kırılır" diyerek bu amaçla Türkçe ve Ermenice bir gazete çıkarmayı önerdi. 5 Nisan 1996 tarihinde ilk sayısı yayınlanan Agos gazetesinin kuruculuğunu, yayın yönetmenliğini ve başyazarlığını üstlendi. Agos dışında Zaman ve Birgün gazetelerinde yazdı. Yazılarında Türkiye'deki her etnik topluluğun barış içinde yaşaması gerektiğinin altını çizen Dink, aynı zamanda Ermeni cemaatinin patrikhane dışında sivil bir merkezi olması gerektiğini de söylüyordu. 

HRANT DİNK NEDEN ÖLDÜ?

19 Ocak 2007 tarihinde saat 15:00 sıralarında, genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin Şişli Halaskârgazi Caddesi üzerindeki binası önünde uğradığı silahlı saldırı neticesinde hayatını kaybetti.

HRANT DİNK'İ KİM ÖLDÜRDÜ?

19 Ocak 2007'de Agos Gazetesi'nin çıkışında, 14:54'te yakın mesafeden yapılan üç el silah atışıyla öldürülen Hrant Dink'in katil zanlısı olarak, 19 yaşındaki Ogün Samast adlı bir kişi, güvenlik kameralarından elde edilen görüntülerin yayınlanmasından sonra, kendi babası tarafından polise ihbar edilerek, Samsun otogarında sivil giyimli jandarma ve polis ekipleri tarafından yakalandı.

Hrant Dink, Türkiye'de 1909 yılından bu yana, suikast sonucu öldürülen 62. gazeteci oldu.

HRANT DİNK'İN CENAZESİ

Hrant Dink'in cenazesi, 23 Ocak 2007 Salı günü Şişli'de Agos Gazetesi önünde bir törenle başladı. Cenazeye katılanlar DİSK tarafından hazırlanan Türkçe, Ermenice ve Kürtçe "Hepimiz Hrant Dink'ız, hepimiz Ermeniyiz!" yazılı dövizler taşıdı. Ayrıca topluluğun taşıdığı dövizlerin bazılarında ise Türk Ceza Kanunu 301. maddesine atfen "Katil 301" yazmaktaydı. Topluluk Kumkapı'ya kadar yürüdü. Burada Surp Asdvadzadzin Patriklik Kilisesi'nde yapılan dinî törenin ardından Hrant Dink Balıklı Ermeni Mezarlığı'nda toprağa verildi. Cenaze törenine kimi kaynaklara göre 40 bin, kimilerine göre ise 100 bin kişi katıldı.

Hrant Dink, 12 yıl önce vurulduğu yerde anıldı

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti üzerinde 12 yıl geçti. Dink vurulduğu yerde anıldı. "Sarı Gelin" türküsünün Türkçe ve Ermenice olarak çalındığı anmada, "Buradayız Ahparig", "Hrant için adalet için", "Öldür diyenler yargılansın" sloganları atıldı.

19 Ocak 2007 yılında Agos gazetesi önünde öldürülen Hrant Dink için vurulduğu yerde anma töreni yapıldı. Dink'in vurulduğu yer karanfillerle süslenirken, üzerinde "Hrant için adalet için" yazılı dövizler ve Dink'in fotoğrafları, eski gazete binasına asıldı. Tören öncesi Dink'in vurulduğu Şişli Halaskargazi caddesi ve caddeye çıkan sokaklar polis tarafından kapatıldı. Ara sokaklar TOMA'lar bekletildi. Anmaya katılmak üzere gelenler ile polisin kapattığı bölgeden geçmek isteyenler üzerleri aranarak içeri alındı.

 KIRMIZI KARANFİLLER BIRAKILDI

Dink'i anmasına gelenler, Agos gazetesinin önünde saat 12.00'den itibaren toplanmaya başladı. "Adalet İstiyoruz, Hrant 12" yazılı pankartın asıldığı gazete binasının girişine "Hrant'ın Arkadaşları" tarafından kırmızı karanfiller bırakıldı. Gazete binası önünde "Sarı Gelin" türküsü Türkçe ve Ermenice olarak çalındı.

KAVALA'NIN MEKTUBU OKUNDU

Hrant Dink'in öldürüldüğü eski Agos Binası önündeki anma programı 15.00'ta başladı. Programa başta Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ve ailesi olmak üzere bazı CHP ve HDP milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda kişi katıldı. Anmada, sık sık, "Buradayız Ahparig", "Hrant için adalet için", "Öldür diyenler yargılansın", "Faşizme inat kardeşimsin Hrant", "Yaşasın Halkların kardeşliği" sloganları atıldı. Anmada Hrant Dink'in "Su çatlağını buldu" yazısı dinletildi. Daha sonra Hrant Dink'in yakın arkadaşı Osman Kavala'nın cezaevinden gönderdiği mektup okundu.

Hrant Dink cinayeti davası hangi aşamada?

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden 12 yıl geçti. Ancak cinayetle ilgili dava sürmektedir.

Aralarında Fethullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlileri ile ana daha hükümlülerinin de bulunduğu 6'sı tutuklu, 14'ü firari, 85 sanığın yargılandığı davanın 21 Aralık 2018'de görülen duruşmasında, 2 sanığın tahliyesine karara verildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, mahkeme heyeti iddialar ve isnatlar ile savunmasına konu dosyaya toplanan bilgi ve belgeler doğrultusunda mevcut delil durumu ve tutuklulukta geçirdiği süreyi de dikkate alarak sanık meslekten ihraç edilen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu ile meslekten ihraç edilen astsubay Yavuz Karakaya'nın tahliyesine hükmetti.

Kararda, Celepoğlu'nun "MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin silahlı terör örgütü kurma ve yönetme ile darbeye teşebbüs" suçundan 29 Kasım 2015'den beri tutuklu yargılandığı, bu dava dosyasında tutukluluk süresinin uzatılmasında zorunlu bir halin bulunmadığı belirtildi.

Sanık Karakaya'nın da "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan 27 Temmuz 2016'dan beri tutuklu olarak yargılandığı hatırlatılarak, Karakaya'nın da bu dava dosyasında tutukluluk süresinin uzatılmasında zorunlu bir halin bulunmadığı ifade edildi.

OGÜN SAMAST KİMDİR?

Ogün Samast (d. 1990 Trabzon) 19 Ocak 2007 tarihinde, İstanbul'un Osmanbey semtinde Agos gazetesi binası önünde Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink'i Yasin Hayal'in azmettirmesiyle öldüren kişi.

Samast'ın ailesi Trabzon ilinin Düzköy ilçesindendir. Ebeveynleri birbirinden ayrı yaşıyorlardı. Ortaokul mezunu olan ve lise birinci sınıftan okulu bırakan Ogün Samast'ın girdiği işlerden uzun zaman geçmeden ayrıldığı belirtildi, ayrıca olası bir uyuşturucu kullanıcısıydı. Samast, ailesi tarafından "sakin ve uysal" biri olarak tanımlanırken, arkadaşları arasında "agresif ve kavgacı" olarak tanınırdı, hatta bu agresif tavrı yüzünden girdiği yerel bir futbol takımından atılması olayına parmak basılır. Ayrıca, polis raporunda Samast'ın internet üzerinde çok vakit geçirdiği ibaresi yer alır.

Hrant Dink'in öldürülmesi

Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde gazete bürosunun yanında üç el ateş edilerek öldürüldü.

Ogün'ün babası Ahmet Samast, oğlunu televizyonda cinayet zanlısı olarak görünce hemen polisi arayıp oğlunu ihbar etti. 20 Ocak 2007 tarihinde, olaydan 36 saat sonra Samsun Otogarı'nda Trabzon'a gitmek üzereyken, jandarmalar tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı açıklamada katil zanlısının olayda kullanılan silahla birlikte ele geçirildiğini söyledi.

Anadolu Ajansı'nın belirttiğine göre Samast cinayeti işlediğini itiraf etti ve hiçbir pişmanlık duymadığını söyledi[8]. Daha sonraki mahkeme süreçlerinde Emin Çölaşan'ı şu ifadelerle suçlamıştır: “Peki beni bu sürece getirenler nerede, kim onlar? “Damarlarımda cahillik aktığı ilk gençlik yıllarında ben nereden bilirdim Agos Gazetesi’ni, nereden tanırdım Hrant Dink’i, Ermeni nedir, tarih nedir, hiç bilmezdim. Ortaokul mezunu yurdun çocuklarından bir tanesiydim. Benim de hayallerim vardı. Deniz kenarında gün batımını melisa düşleri eşliğinde karşılamak, yarimin karşısında terlemekti hayallerim. Dıştan açılan mavi çelik kapı, içten açılan demir parmaklıklı pencere, bir avuç gökyüzünü hapseden çelik teller eşliğinde yalnızlığın bile yalnız olduğu demir duvarları hayal etmiyordum. Ta ki eski sabıkalı, Yasin’in bana internetten gösterdiği manşetler ve okuttuğu yazılarla bana baskı oluşturarak beni sürüklediği kin ve nefret girdabında kaybolmamla başladı olaylar. Yaşarken tuz katmazlar aşına, methiyeler düzerler mezar taşına diyor Ziya Paşa, ‘vatan haini, utanmaz Ermeni’ diye manşetleri ben mi attım? Adamın yazdığı yazının bir bölümünü cımbızla alıp provokatörlük yapan ben miydim? Bu manşetler ve bu yazılar yüzünden mahkeme köşelerinde Dink’i ve Orhan Pamuk’u süründüren halkımızın önüne bunlar ‘vatan haini, devlet düşmanı, bizi küfreden bizi aşağılayan, bölmeye çalışanlar işte bunlar’ diye hedef gösteren ben miydim? Televizyon tartışmalarında parmaklarını sallayarak yok mu bunları vuracak vatan evladı diye içindeki nefreti kusan ben miydim? O manşetler atılmasaydı, Emin Çölaşan o yazıyı cımbızla çekip yazmasaydı bunların hiçbir yaşanır mıydı? Bunlar bilmezler mi yurdumdaki cahil ve milli duyguları kullanılmaya bu kadar açık olan gençlerimizden birinin bir kötülük yapacağını? Bilirler amaç da o zaten. Benim yaşımda 10 genci okutun o manşetleri, gösterin o yazıları, arkadan eski bir sabıkalı korkutsun gaza getirsin tümü benim yaptığımı yapar. Yapmadı mı ne çabuk unutuyoruz. Ben kurban oldum başkaları olmasın.

Ben buradayım, bunları yazanlar nerelerde? Beni teşvik eden Emin Çölaşan nerede? Bu manşetleri atan gazetelerin yönetici ağabeyleri nerede? Bugün yalılarında Petrus Şarabı içip ruhlarındaki gestapoların onlara gösterdiği yeni hedef ve kurbanlarını arıyorlar. Emin Çölaşan’dan, bu manşetlerini atanlardan şikayetçiyim ‘Hrant için, adalet için’ diye bağıranlar bu sesimi duyun. O manşetleri döviz yapın onları taşıyın. Ben üzerime düşeni yaptım gözümdeki çöpü çıkarttım. Siz de çıkartın ifadelerimde söylüyorum. Onu gördüm vurmaktan vazgeçtim. İki yumruk atacaktım, aklıma Yasin geldi korktum, aklıma o manşetler, o yazılar geldi, ne yaptığımı dahi hatırlayamayacak hale geldim. Bugün olsa tartışırdım, konuşurdum, belki de ben haklı çıkardım. Ama o yazılar olmasaydı, bu yaşananlarda olmayacaktı. Özgür basın o günlerdeki manşetlerini bir hatırlayın, bir hatırlatın neden suskunsunuz. ‘Güvercin’ diye manşet atanlar değil miydi, vatan haini diye manşet atanlar. ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diye döviz taşıyanlar o yazıları yazanlar değil miydi? Kin ve düşmanlığın kazanına odun taşıyanlar, bunları yazacak yok mu, bunları yargılayacak yok mu. ‘kral çıplak evet kral çıplak diyor’ bu çocuk. Bu manşetleri atanları, yazılan yazanları araştıracak yok mu? Asıl suçlu onlar, ben masumum. O mazlum, ben cezamı çekiyorum, ama o yazıyı yazan, o manşetleri atanlar asıl siz suçlusunuz. Er ya da geç ışık sizi aydınlatacak ve bu gizlendiğiniz karanlıktan çıkacaksınız”.

Suç işlerken 17 yaşında olması sebebiyle Çocuk Mahkemesinde yargılandı ve 22 yıl 10 ay hapis cezası aldı.

Biyografi Haberleri