Manevî mucizeye en büyük örnek Kur’an’dır. Çünkü Kur’an her çağdaki akıl sahibi insana hitap eden, akıllara durgunluk veren, başkalarının benzerini meydana getirmekten aciz kaldıkları büyük ve ebedî bir mucizedir: “Eğer kulumuza indirdiklerimizden her hangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz, Allah’tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın.” (Bakara, 2/23) Bir hadiste de şöyle buyrulmuştur:
“Hiçbir Peygamber yoktur ki, onlara kendi zamanlarındaki insanların inandıkları bir mucize verilmiş olmasın. Bana mucize olarak verilen ise ancak Allah’ın bana vahyettiğidir.” (Buhârî, İ’tisâm, 1) Hissî mucize olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)’in nübüvvet mührü, Ay’ın ikiye bölünmesi, parmaklarının arasından suyun akması, bir ziyafet esnasında zehirlenmek istenince olaydan haberdar olması, bir hurma kütüğünün teessürünü inilti şeklinde duyurması vb. örnek olarak verilebilir. Haberî mucizeler için de Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Mekke’nin fethi, İslâm’ın tebliği ve meydana gelen savaşlarla ilgili açıkladıkları olay ve haberler buna örnek olarak gösterilebilir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı