Ramazan’da en önemli ibadet, şüphesiz oruçtur. Akıllı olan ve ergenlik çağına ulaşan her müslümana farz olan Ramazan orucunu Hz. Peygamber (s.a.s.) de tutmuş ve “Her kim, faziletine inanarak ve mükâfatını umarak ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî, Savm, 6); “Her kim, faziletine inanarak ve mükâfatını umarak ramazan ayını ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır. ” (Buhârî, Îmân, 27) buyurmuşlardır.
Bu sebeple Hz. Peygamber (s.a.s.), Ramazanı ibadetle ihya etmiş, geceleri bazen cemaatle bazen kendi başına Terâvih namazı kılmıştır. Gecelerinde ev halkını da uyandırarak yoğun bir şekilde ibadet ettiği nakledilmektedir (Buhârî, Leyletü’l-Kadr, 5). Ramazanın son on gününü ise mescidde itikâfla geçirmiştir. Ramazan, aynı zamanda Kur’an’ın indirilmeye başladığı ay olduğundan Hz. Peygamber (s.a.s.), bu ayda çokça Kur’an okumuş ayrıca Cebrâil ile buluşarak Kur’an’ı birbirlerine karşılıklı olarak (mukabele) okumuşlardır.
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Ramazan’da sadaka ve hayırlara da ağırlık verdiği nakledilmiş ve esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davrandığı şeklinde bir benzetme yapılmıştır (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 5). Dolayısıyla Ramazan, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in her türlü ibadeti çokça yaptığı bir aydır.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı