İhanet denizinin hainleri, zehirli yalan saçan çatal dilleri, yılan misali gömlek değiştirerek kılıktan kılığa girerken görünmez gerçek yüzleri. Ölüm, zulüm, tehdit, şantaj, montaj ve türlü filmlerle siyasete, siyasetçiye ve devlete tuzak kuran FETÖ hücreleri...
Devlet imkanları için devlet içinde kadrolaştılar. Makamları ele geçirerek devleti bir sinsi kanser gibi saran “F” Tipi hücreleriyle, talan, çalan, fitne ve fesat yayan kökü siyonizmde, özü batıla kul olmuş putperestlikte olan din düşmanları arası diyalog çetesi.
28 Şubat karanlığında Milli İradeye vurulan pranganın sözcüsü. Batılılaştırma diyerek batıl ilkeleri insanımıza dayatan gizli ve derin merkezlerin İslam içindeki gözcüsü. Uydu bir Türkiye kurmak isteyen düşmanlarımızın ihanet hançeri, Türkiye Cumhuriyeti içindeki TRUVA ; FETÖ…
Misak-ı Milli sınırları içinde batıya tam bağımlı, milli ve manevi değerleri olmayan bir İslam ve özünü kaybetmiş Müslüman modeli oluşturmak için bizzat masonik organizasyon şablonu ile kurulan dünyanın en tehlikeli ve en gizli terör örgütünün kod adıdır; FETÖ.
Milli İrade oyları ile seçilen hükümetimizden devlet kadrolarını isteyen, devlet içinde paralel bir yapı kurarak devlet imkanlarını batı çıkarları uğruna seferber eden, örgüt vatan ve istiklal düşmanı sivil görünümlü bir kanlı terör organizasyonundan ibarettir.
Uyuşturucu kaçakçılığından, ekonomi baronluğuna, derin devlet teröründeni, mafya organizasyonlarına, telekulak ve izleme gücü ile şantaj ve tehdit şebekesine kadar her görüntüye giren örgütün ele başı yerleştirildiği ve beslendiği Amerika’dan, Asya Pasifik’ten Amerika kıtasına kadar yüz milyarlarca dolarlık bir ekonomi piramidinin de tepe gözüdür.
1967 yılından itibaren güçlendiği sivil, sosyal hayat ile birlikte kadrolaştığı bürokrasi, siyaset, ticaret, cemaat, askeriye, polis teşkilatı, eğitim v.b. gücü tek bir merkezin emrine verebilen gizli örgütün nihai hedefi devletin tepesini el geçirip Türkiye’yi batı karşısında diz çöktürmek idi.
145 yıldır ülkemizde milletimizle, devletimizle ve sistemimizle mücadele eden batı uzantısı siyasi partiler eliyle beslenen ve büyütülen FETÖ, elde ettiği gücü terör örgütü ele başına tam biat etmiş militanlar yetiştirmekte kullandı. Yetiştirilen bu militanlar siyasetten bürokrasiye tüm kadrolara yerleştirildi.
Bir çok şantaj, kumpas, tehdit ve suikast ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve hükümetten devletin kendilerine teslim edilmesini isteyen bu örgütün devleti ele geçirme operasyonunun zirve noktası 15 Temmuz olmuştur.
Kendisine biat etmiş teröristleri ile, elinde tuttuğu askeri güç ve NATO şemsiyesi altındaki düşman ülkelerin ülkemiz etrafında oluşturduğu askeri güce inanarak harekete geçen FETÖ, 15 Temmuz ile 50 senelik sinsi işgalinin meyvesini almak için topyekûn saldırdı.
PKK ve YPG terör örgütü ile DEAŞ tarafından eş zamanlı organize edilen terör örgütleri ve içimize sinmiş kadroların başlattığı darbe işgal girişimi olan 15 Temmuz, başta liderimiz Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, İstiklal uğruna şehadet yemini etmiş milletimizin kahramanca direnişi ile savrulmuştur.
Başlatılan darbe işgal girişimi, sivil, savunmasız ve silahsız milletimize karşı, tank, top, uçaklar ve gemiler ile yürütülen profesyonel silahlı kuvvetlerin sistematik katliamından ibarettir.
Ellerindeki silah ve askeri güç ile milletimizi korkutacaklarını ve ülkemizi işgal edeceğini düşünen FETÖ teröristleri, karakteri İstiklal olan milletimizin destansı kahramanlığı ile tarihin zelil karanlığına gömülmüştür.
15 Temmuz; ne bir gündür ne de karanlık bir gece.
15 Temmuz, ülkemizi yıkmak isteyen ve gözü topraklarımızda olan düşmanların sabırla inşa ettiği ve bizi yok etmek için bizden biri gibi görünerek üstümüze saldıkları ihanet çetesinin gerçek yüzünü göstermesidir.
15 Temmuz şehitleri ve gazileri, bir gece vakti bir darbe girişimini durdurmadı sadece; onlar bir milletin ve devletin tarihten silinmesini de engelledi.
15 Temmuz; batılılar gözüyle 1071’den bugüne kadar Müslüman Türklere karşı aldıkları tüm malubiyetlerin hesaplaşması idi. 15 Temmuz batılıların Türkleri sadece Anadolu’dan değil, yeryüzünden silme planlarının ilk adımı idi.
Darbe işgal girişimi başarıya ulaşsa idi; milyonlar istiklal mahkemelerinde olduğu gibi sorgusuz ve hukuksuz infaz edilecekti.
Bizler; bugün, bir 15 Temmuz ile daha karşılaşmamak için öncelikle uyanık olmak zorundayız. Akabinde aklımızı, vicdanımızı ve ferasetimizi hak, adalet ve doğruluktan yana kullanmalıyız.
Unutmamalıyız ki,
Devletimiz var oldukça düşmanlarımız da var olacaktır. Bizler ilelebet istiklal istiyor isek bu düşmanların varlığına hazır olmak zorundayız. Bundan sonraki dönemde ise, batıya boyun eğmemek için önce içimizdeki hainleri görmeli, ihaneti anlamalı ve millet olarak tek vücut olmayı her şart ve koşulda başarmalıyız.
Düşmanlarımız çok iyi biliyor ki; Türkleri yenmek diye bir şey yoktur ancak onları bölerseniz, kardeş kavgası çıkartırsanız onlar bir biri ile savaşırken siz onların birbirlerini yok etmesini sağlarsınız.
BU vesile ile İslam sancağının birleştiriciliğinde, demokrasimize sahip çıkarak, anayurdumuzda bayrağımızın gölgesinde, devletimizin misak-ı milli sınırları içinde hür yaşamamız, bir yaşamamıza bağlıdır.
Allah cc birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin.
Anadolu topraklarında nice Ömer Halisdemirler İstiklal uğruna şehadet şerbeti içmek için sabırsızlanmakta olsa da, düşmanlarımız karanlık ve kötü emellerinden asla vazgeçmeyeceklerdir.
Bu bilinç ile İstiklal meşalemiz 15 Temmuz, bizler için hakikati görme, ihaneti anlama ve hainleri tanıma yönüyle bir ibret olmak zorundadır.
Yoksa bizler 15 Temmuz benzeri karanlık gecelerde tank paletleri ve jet sesleri ile uyanmak zorunda kalacağız…