İlker Başbuğ şüpheli sıfatıyla ifade verdi

AK Partili milletvekillerinin yaptığı suç duyurusu üzerine Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, şüpheli sıfatıyla İstanbul Anadolu Adalet Sarayında ifade verdi. İfade işleminin ardından yazılı açıklama yapan Başbuğ,"Türkiye'de idam cezası kalkmamış olsaydı, bugün aranızda, hayatta olmayabilirdim." dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbuğ'un "şüpheli" sıfatıyla ifadesinin alınması için İstanbul Anadolu Başsavcılığına talimat yazısı gönderdi. Bunun üzerine İlker Başbuğ ifade vermek üzere avukatı İlkay Sezer ile saat 15.50 sıralarında Anadolu Adalet Sarayı'na giriş yaptı.

İlker Başbuğ'un ifadesinin alınması işlemi, bir saat sürdü. 

Başbuğ ve beraberindekilerin koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle maske taktığı görüldü.

İFADE VERMESİNİN ARDINDAN YAZILI AÇIKLAMA YAPTI

İfadesini vermesenin ardından gazetecilere açıklama yapan İlker Başbuğ,"Biliyorsunuz koronavirüs nedeniyle aylarca içerideydik. Bugün ilk defa sokağa çıktık. Aylar sonra ilk defa çıktık. Bu konuya ilginizden dolayı teşekkür ediyorum. Size yapacağımız açıklamayı yazılı olarak açıkladık" dedi.

İlker Başbuğ yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

"28 Ağustos 2008'de, Türkiye Cumhuriyeti'nin 26. Genelkurmay Başkanı olarak göreve başladım. O gün yapılan Genelkurmay Başkanlığı Devir Teslim Töreni'nde yaptığım konuşmada şunu söyledim:

"Giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyal ve politik yaşamı biçimlendirmeye ve dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar."

Bu konuşmadan kısa bir süre sonra, Enver Altaylı, Fethullah Gülen'e yazdığı mektupta şunu söylüyordu:

"Yeni Gnkr. Bşk.'nın zat-ı alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir"

30 Ağustos 2010 tarihinde emekli oldum. 6 Ocak 2012 tarihinde tutuklandım. 5 Ağustos 2013'te FETM mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına çarptırıldım. Eğer o gün, Türkiye'de idam cezası kalkmamış olsaydı, bugün aranızda, hayatta olmayabilirdim. Yargıtay'ın kararı ve yeniden yargılanma neticesinde iddia edilen "Ergenekon Davası" tarihin çöplüğüne atıldı.26 ay Silivri'de cezaevinde tutuldum, hürriyetim elimden alındı.Genelkurmay Başkanlığı görevim süresince, cezaevinde bulunduğum ve cezaevinden çıktığım günden bugüne kadar, TSK'ya karşı yürütülen komplolar ile mücadele ettim. Bu mücadeleyi bir görev ve sorumluluk olarak kabul ediyorum."

NE OLMUŞTU?

Avukat Hüseyin Aydın ve Muammer Cemaloğlu'nun AK Parti milletvekilleri Mustafa Elitaş, Bekir Bozdağ ve Ahmet Aydın ile eski milletvekilleri Yahya Doğan, Mehmet Ceylan ve Ahmet Müfit Doğan adına Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği suç duyurusu dilekçesinde, Başbuğ'un katıldığı televizyon programındaki beyanlarının düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilemeyeceği belirtilmişti.

Milletvekillerinin yasama faaliyetlerini özgürce yerine getirmesinin demokrasinin gereği olduğu bildirilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesiyle yasalaşan kanun tasarısı ve değişiklik önergelerinin Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) direktifiyle hazırlandığını iddia etmek, 15 Temmuz gecesinde FETÖ'ye karşı kahramanca direnen ve bu nedenle bombalanan gazi Meclisimize ve onun mensuplarına açık bir saygısızlık olup bu nitelikteki bir ithamın Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir kişiden sadır olması büyük talihsizliktir. Milletvekillerinin yasama faaliyetlerinden dolayı suçlanması ancak antidemokratik rejimlerde ve vesayet düzeninin geçerli olduğu ülkelerde söz konusu olabilir. Şüphelinin bu doğrultudaki açıklamaları vesayet düzeninin özleminin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir."

FETÖ ile mücadele edenleri asılsız ithamlarla itibarsızlaştırmanın bu örgütle mücadeleye zarar verdiği belirtilen dilekçede, "FETÖ ile samimi mücadele iddiasında olan herkesin, FETÖ ile mücadeleyi zaafa veya akamete uğratacak davranışlardan özenle kaçınması milletimizin ortak beklentisidir." ifadesi kullanılmıştı.

Dilekçede ayrıca Anayasa Mahkemesinin örnek kararlarına yer verilerek, Başbuğ'un sözlerinin müvekkillerinin saygınlığını zedeleyici nitelikte olduğu kaydedildi. Dilekçede Başbuğ hakkında "hakaret" suçundan soruşturma yapılarak kamu davası açılması istenmişti.

ESKİ CHP'Lİ ÇİÇEK HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek hakkındaki suç duyurusu dilekçesinde ise "Şüphelinin konuşmasında yer alan ifadeler iftira suçunun unsurlarını ihtiva etmektedir. Şüpheli müvekkillerimizin yürüttükleri yasama faaliyeti nedeniyle FETÖ suç örgütünün siyasi ayağını oluşturduklarından bahisle suç duyurusunda bulunacağını ifade eden açıklaması ile atılı suçu işlemiştir." ifadesine yer verilmişti.

Dilekçede, Çiçek hakkında "iftira" suçundan kamu davası açılması talep edilmişti.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, DAVA AÇILMASINI İSTEMİŞTİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Grup Toplantısındaki  konuşmasında İlker Başbuğ'a ilişkin olarak şunları söyledi:

"Zaman zaman yanlış değerlendirmeleriyle kamuoyunun önüne çıkan eski bir genelkurmay başkanı,kendisini gayet iyi tanırım, bu düzenlemeyi bahane ederek Meclisimizi toptan itham eden birtakım açıklamalar yapmıştır. Şimdi ben özellikle kendi grubumuza sesleniyorum: Burada parlamentonun hukukunu korumak üzere süratle hepiniz dava açmalısınız. Çünkü Anayasa bunu buna amir ve Meclisin yasama yetkisini, dışarıdan birilerinin kalkıp da atıp tutmak suretiyle yere çalmaya hakkı yoktur. Maalesef bu açıklamalara CHP'den ve diğer partilerden kimi milletvekilleri de destek vermiştir. Daha önce aksi kararı aldıkları halde. Bundan yaklaşık 11 yıl önce tüm partilerin desteğiyle çıkarılan bir düzenlemenin üzerinden FETÖ gölgesi düşürülmeye çalışılması en hafif tabiriyle Meclise saygısızlıktır. Daha da önemlisi bu düzenlemeye destek veren tüm milletvekillerinin, böyle bir ithama maruz bırakılması, yasama dokunulmazlığına ve milli iradenin temsilcilerine yönelik gayet bilinçli bir saldırıdır. Vesayet döneminin hevesi olan bu yaklaşımların, kendileri de milletvekili sıfatı taşıyanlar tarafından desteklenmesinin ise anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktur."

Gündem Haberleri