Ancak dinimizde, Kitap ve Sünnet’in delaletlerinden çıkarılmış genel hükümler ve kaideler de vardır. Kitap ve Sünnet’te açık hükmü bulunmayan ve her devirde karşılaşılan yeni meselelerin hükümleri, fakihler tarafından bu genel kaideler ile hükmü bilinen benzer meselelere kıyas edilerek (tahrîç yoluyla) çıkarılmıştır. Organ ve doku nakli konusundaki hükmün tayininde de aynı yola başvurulması uygun olacaktır.
Bilindiği üzere, insan mükerrem bir varlıktır. Yaratıklar içinde Allah onu mümtaz kılmıştır. Bu itibarla normal durumlarda ölü ve diri kimselerden alınan parça ve organlardan faydalanılması, insanın saygınlık ve kerametine aykırı olduğu için, caiz görülmemiştir (Buhârî, Libâs, 83-87; Müslim, Libas, 33; Kâsânî, Bedâiu’s-sanâî, V, 125; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 107; İbn Nüceym, el-Bahru’r-râik, VI, 88). Ancak, zaruret durumunda, zaruretin mahiyet ve miktarına göre bu hüküm değişmektedir.
İslam âlimleri karnında canlı halde bulunan çocuğun kurtarılması için ölü annenin karnının yarılmasına başka yoldan tedavileri mümkün olmayan kimselerin kırılmış kemiklerinin yerine, başka kemiklerin nakline, bilinmeyen hastalıkların teşhis tedavilerinin sağlanabilmesi için, yakınlarının rızası alınmak suretiyle, ölüler üzerinde otopsi yapılmasının caiz olacağına fetva vermişler; canlı bir kimseyi kurtarmak için, ölünün bir parçasını itlaf etmeyi caiz görmüşlerdir (Şâfiî, el-Üm, VI, 165; İbn Kudâme, el-Muğnî, VIII, 356; Nevevî, el-Mecmû’, III, 138; Fetâvâ-yı Hindiye, V, 360).
Aynı şekilde açlık ve susuzluk gibi, hastalığı da haramı mübah kılan bir zaruret saymışlar, başka yoldan tedavileri mümkün olmayan hastaların haram ilaç ve maddelerle tedavilerini caiz görmüşlerdir. Günümüzde kan, doku ve organ nakli ve tedavi yolları arasına girmiş bulunmaktadır.
O halde bazı şartlara uyulmak kaydıyla hayatı veya hayatî bir uzvu kurtarmak için başka çare olmadığında, bazı şartlara uyularak kan, doku ve organ nakli yolu ile de tedavinin caiz olması gerekir. “Her kim bir hayatı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.” (Mâide 5/33) ayeti de buna ışık tutmaktadır.
Bu bağlamda organ naklinin caiz olması için şu hususlara dikkat edilmelidir:
a- Zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayatî bir uzvunu kurtarmak için, bundan başka çaresi olmadığının, meslekî ehliyet ve dürüstlüğüne güvenilen uzman doktorlar tarafından tespit edilmesi,
b- Hastalığın bu yoldan tedavi edilebileceğine zann-ı galibinin bulunması,
c- Organ veya dokusu alınan kişinin, bu işlemin yapıldığı esnada ölmüş olması; eğer organ canlı bir insandan alınacaksa bu organın alınan kişide (donör) temel bir hayatî fonksiyonu devre dışı bırakmaması,
d- Toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından organ veya dokusu alınacak kişinin sağlığında (ölmeden önce) buna izin vermiş olması veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla, yakınlarının rızasının sağlanması,
e- Alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması,
f- Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olması gerekir
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı
Cübbeli Ahmet Hoca Organ bağışı hakkındaki vaazı