Milli iradenin temsilcisi olan demokrasi sandığını, her sandığını yapabilmenin mührü olarak düşünenler, hiç düşünmedikleri milli irade tokatıyla yüzleştiklerinde bakalım ne yapacaklar…
Kalbinde aşk yerinde kafasında kirli hesaplar, yüreğinde karanlık hesaplaşmalar ile İsanbul’u yöneteceğini sananların sonu Bizans İmparatorluğundan farklı olmayacaktır.
Bizans sancağını İstanbul’a diktiğini sanıp, İstanbul’u yönetmek ve İstanbulluya hizmet etmek yerine, Helen uygarlığında gazete başlıklarına konu olmak için savaşanlar, geldikleri gibi giderler ve bir daha geri de gelemezler…
Taşı toprağı altın bir şehre talip olanlar bilmiyor mu, İstanbul’un mayası sevgi, mührü hizmettir. İstanbul’u zindana çevirip, İstanbulluyu da kaderine mahkum edenler kaynaklarını sömürdükleri şehrin imkanlarını devlet, millet ve memleket düşmanı sürgünler ile Silivri mahkumlarına peşkeş çekmeye daha ne kadar cüret edebilecek.
Danışman kadrolarıyla milletin parasını üç beş yandaşa peşkeş çeken zihniyet, 16 milyonluk şehri mankenler ve ilkokul mezunları ile yönetebileceğini düşünen bir cehaletten ibarettir.
İstanbul’un kaynaklarını, siyasetin kaymağını yemek için sabırsızlıkla bekleyen aç siyasilere ısmarlayan İstanbul Şeysi, yerel seçimlerdeki aday ve aday adaylarına kadro açmak için işini yapan çalışanları sebepsiz yere kovmuştur.
16 milyon için geldim deyip, örgüt ve parti delege listelerini insan kaynağı olarak gören İstanbul Şeysi, işini hakkıyla yapan emekçileri alnının terine, gözünün yaşına bakmadan kapının önüne koyacak kadar insani değerleri hiçe saymıştır.
Zalimliğin kitabını baştan yazarak, başta İstanbul olmak üzere tarihe, kültüre ve sanata zulmeden İstanbul Şeysi, F tipi hücrelerden aldığı talimat ile şehri abi ve biraderlere teslim etmiştir.
Askıya alınan projeler, kapatılmış merkezler, durdurulmuş kültürel etkinlikler, işten çıkarılmış emekçiler ve gasp edilmiş kişisel hak ve hürriyetler ile İstanbul 18 ay içinde Moğol istilasına uğramış bir şehre döndü.
Global derin düzenin temsilcisi olarak ülkemizde başlatılmak istenen yeni siyasi kargaşa sistemine peşkeş çekilmek için bekletilen büyük şehir belediyeleri, ikinci bir 15 Temmuz fikri içinde karanlık emeller besleyenlerin gizli hazinesi olmaktan bir an evvel çıkarılmayı bekliyor.
Halka hizmet için bir sorumluluk olarak görülmesi gereken makamlar ve mevkileri, güçlenmek ve yandaşları beslemek için beslenme çantası olarak görenler, bu ihanetin bedelini halka ödeyecektir elbet.
Yunan Mitolojisinden esinlenerek kendisini tanrı sanan İstanbul Şeysi, Hakk ve halk ile savaşın galibi olamayacağını, yaklaşan ilk seçimde bir daha anlayacak...