İstanbul'da yaşıyoruz ama İstanbul'un nimetlerinden güzelliklerinden ne kadar yararlanıyoruz.Hafta sonu gelince sizde kendinizi AVM'ye atanlardan mısınız yoksa evde küs küs oturanlardan mısınız. Yada nereye gideceğini bilmeyenlerden mi. İşte bizde sizin için İstanbul'da ne yapılır özellikle haftasonları diye araştırdık. Buyrun!
Hafta sonu geldiğinde, çocuklarla birlikte her zaman yaptıklarımızdan farklı aktiviteler yapmak, yeni yerler keşfetmek hem bizi hem çocuklarımızı mutlu ediyor olsa da çoğu zaman çocuklarla gidilecek farkı yerler bulmak konusunda zorlanıyoruz. İşte bu yazımda sizlere İstanbul’da çocuklarla hafta sonu gidilecek yerlerden Ağva, Ayasofya, Oyuncak Müzesi, Kız Kulesi, Vefa Bozacısı
AĞVA
Son yıllarda Ağva’daki butik otellerde özellikle haftasonları boş yer bulmak mümkün olmuyor. Tatilciler haksız değil, şehirden uzaklaşmak ve nefes almak için ormanın içine kurulmuş minik oteller, orman evleri oldukça tercih edilesi. Latincede “iki dere arasına kurulmuş köy” anlamına gelen Ağva gerçekten de Göksu ve Yeşilçay derelerinin yanıbaşında yer alıyor. Uzun da bir kumsalı var. Kilimli, İmrenli, Kabakoz plajları Ağva’nın doğal güzelliği kadar meşhur, fakat Karadeniz sahilinde yüzmek pek kolay olmayabilir.
Ağva otellerinin en konforlusu ve yeşili bana göre Ağva Greenline Guesthouse. Şehirden uzaklaşıp doğayla iç içe bir hafta sonu geçirmek, dinlenirken bisiklet, kano, nehir turu gibi etkinliklere de katılabilmek için en çok imkanı sunan otellerden biri burası.
Sıcaklarda şezlongda güneşlenmek, soğukta kamp ateşinde ısınmak mümkün. Güne nehir kenarında serpme köy kahvaltısıyla başlama fikri oldukça cazip! İstanbul’a yakın tatil yerleri deyince akla ilk Ağva geliyor…
Ağva’dan kale, değirmen gibi tarihi kalıntıların olduğu Halıcılı Köyü ve Saklı Göl’ü ziyaret etmeden dönmeyin. Tabii bir de köy kahvaltısına doymadan!
AYASOFYA
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethettiğinde ilk cuma namazını kılmaya layık gördüğü Ayasofya ihtişamı ile tüm dünyanın gözdelerinden biri olarak şanslı İstanbul’un ve tarihi yarımadanın da gözdesidir.
537 yılında tamamlanan ve İmparator Justinianos tarafından yaptırılan Ayasofya 916 yıl Bizans’ta kilise olarak kullanıldıktan sonra Fetih Sultan Mehmed’in İstanbul’u 1453’te fethinden itibaren 482 yıl cami olarak hizmet vermiştir.
Yapı içerisinde H.z. İsa, Meryem Ana, Konstantin, Büyük Meleklerden Cebrail gibi figürler altın, gümüş ve mermer mozaiklerle bezenmiştir.
Ayasofya İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından camiye çevrilirken ilk minaresini de Fatih döneminde eklenmiştir. Daha sonra 2. Bayezid dönemlerinlde de eklenen minareler olmuştur.
Osmanlı döneminde Ayasofya içerisine Minber, Mihrab, Vaaz kürsüsü eklenerek Cami hüviyetine bürünmüştür.
Ayasofya Mimar Sinan’ın yaptığı destekler sayesinde günümüzdeki gibi sağlam ayakta kalabilmiştir.
Günümüzde Müze olarak hizmet veren Ayasofya Müzesi bahçesi içerisinde birçok pahitaht mensubu ve padişah türbeleri de yer almaktadır. İçerisindeki kapıları, mezar taşları ve Osmanlı döneminde eklenen yapıları ile Ayasofya hala eski ihtişamını koruyor.
KIZ KULESİ
Mavi Gözlü Kız olarak isminden sıkça bahsedilen İstanbul’un mavi gözleri boğazın serin suları ise bu gözün bebeği de Kız Kulesi’dir.
Kız Kulesi için Hero&Leandros’un aşk hikayesi, Yılan’ın öldürdüğü kızın hikayesi ve Battal Gazi hikayelerinden bahsedilse de bu efsaneler gerçek olabileceği gibi sadece birer efsane de olabilir. Ancak, işin içinde hep bir kızın olması bu kulenin isminin Kız Kulesi olmasının kaçınılmazlığını sağlıyor.
M.Ö. 410 yılına kadar uzanan hikayesinde Kız Kulesi Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu, Bizans ve Roma dönemlerini geçirmiş buna rağmen düşe kalka da olsa günümüze sapasağlam gelmeyi başarmıştır.
Kız Kulesi her dönem kullanımı açısından farklılıklar göstermiş zaman zaman gözetleme kulesi, bazen bir kontrol noktası, son dönemlerinde ise kutlama yeri ve Restoran olarak döneminin insanlarına hizmet vermiştir.
Geçirdiği son restorasyon sonrasında 2000 yılından bu güne kapılarını açan Kız Kulesi artık Mavi Gözlü Kız İstanbul’un Göz Bebeği olarak, Restoran ve Cafe olarak yerli yabancı ziyaretçilerine hizmet veriyor.
Gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel olan Kız Kulesi’nde Gündüzler Hafta sonu kahvaltıları, Cafeterya, Seyir kubbesi olan “Kuledebar” ile geçerken, Geceleri Akşam yemekleri, Düğün ve Özel toplantılar ve “Kuledebar” içerisindeki bar ile İstanbul’u bir başka açıdan izleme imkanını sunuyor.
Kız Kulesi’ne Üsküdar sahilinde Salacak mevkinden sürekli kalkan teknelerle ulaşmak çok kolay. Dilerseniz Kız Kulesi için yapılmış web sitesinden rezervasyon yaptırarak güzel bir İstanbul günü geçirmek sizin elinizde.
BÜYÜKADA
İstanbul Anadolu yakasındaki Kartal-Bostancı ilçelerinin karşısında yer alan Prens Adalarının en büyüğü olan Büyükada, İstanbul’un ilk fetih edilen yeri olarak tanımlayabileceğimiz yerlerindendir. İstanbul’un Fethinden yaklaşık 1 ay önce alınmış olup öncelerinde sürgün yeri ve hapishane olarak kullanılmıştır.
Günümüzde çeşitli dinlerdeki insanlara ev sahipliği yapan Büyükada’da Aya Yorgi Kilisesi ve Aya Yorgi Manastırı adanın en önemli görülmesi gereken yerlerinden olup ulaşımı oldukça zahmetlidir. Zira bine yakın basamak çıkmak gerekiyor Aya Yorgi Kilisesine ulaşmak için.
Adalar Müzesi, 2.Abdülhamid’in yaptırdığı Hamidiye Cami, Ada Kule ile birlikte ada içerisinde bir çok görülmeye değer mimariye sahip köşk ve yalılar mevcut.
Büyükada’yı büyük ve küçük tur olmak üzere iki seçenek sunan Büyükada simgesi haline gelen faytonlar ile gezmeniz veya ben gencim hem de spor olur diye düşünerek uygun fiyata kiralayacağınız bisikletlerle gezmeniz gününüzü unutulmaz yapacak ayrıntılardan olacaktır.
Büyükada, cumhuriyetin ilk yıllarından sonra sayfiye yeri özelliğini daha çok almaya başlamış ve yüksek varlıklı ailelerin, ileri bürokrasi insanlarının rağbet ettiği bir yer olmaya başlarken bir çok güzel yapının inşa edilmesi mümkün olmuştur.
İstanbulluların yaz aylarında deniz hasretini gidermek için sıklıkla ziyaret ettiği Büyükada’da Yörükali Plajı, Naki bey, Prenses Koyu Plajı, Aya Nikola Plajı, Eskibağ Plajı, Halik Koyu Plajı olmak üzere denize girmek için müsait yerler vardır. Bununla birlikte Dil Burnu olarak bilinen bölgede piknik ve mesire alanları da bulunmaktadır.
yörükali plajı büyükada
Piknik yapmak dışında malum bir ada ziyaretinde deniz mahsullerinin tadına bakmadan geçmek olmaz, Ada iskelesinden başlayarak Büyükada’nın sahil kesimindeki restoranlarda taze deniz mahsullerini bulabilir ve ziyaretinizin lezzetli bir anısı olarak gelecek günlere taşıyabilirsiniz.
İstanbul’a yakın olması nedeniyle sıklıkla tercih edilen Büyükada’ya Bostancı, Kabataş, Kartal ve Eminönü’nden vapurlarla yılın her günü ulaşabilirsiniz.
OYUNCAK MÜZESİ
Yazar ve Şair Sunay Akın tarafından düşlenen, tasarlanan ve uygulamaya geçirilen Türkiye’nin ilk ve Tek Oyuncak müzesi İstanbul Oyuncak Müzesi‘dir.
Sahip olduğu oyuncak koleksiyonuna, gezdiği ülkelerden ve dostlarından topladığı oyuncakları da ekleyerek İstanbul Oyuncak Müzesini kuran Sunay Akın, müze tesisi için ailesine ait olan Göztepe’deki konağı kullanmış.
Koleksiyonu dışındaki satın aldığı tüm oyuncakları tv programları, kitapları ve tek kişilik gösterilerinden elde ettiği paralarla satın almış.
Oyuncaklar içerisinde metal, kumaş, tahta, mekanik olmak üzere yaklaşık 4000 parça oyuncak sergilenmekte olup bazı oyuncakların yaşları oldukça fazla.
Dolayısıyla bu müzede günümüz çocukluğu yanı sıra, kendinizin, baba ve hatta dedelerinizin bile çocukluğuna rastlayacaksınız. Konak’ta her oda farklı bir konu ve tarihi hadiseler yanı sıra kategorilere ayrılarak düzenlenmiş.
Hepimizin çocukluğundan hatıralar, geçmiş anılar, arkadaşlar ve bize oyuncak hediye eden amca ve nineleri anma fırsatı bulacaksınız.
Her zaman güldüren oyuncaklar zaman zaman gözlerinizi dolduracak anıları tazelerken.
istanbul oyuncak müzesi
İstanbul Oyuncak Müzesi, aynı zamanda çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.
Çocuk tiyatroları, Atölyeler, Sergiler, Doğum günü partileri gibi bir çok etkinliğe İstanbul Oyuncak Müzesi’nde ulaşmanız mümkün.
2010 ve 2011 yıllarında “Avrupa’nın En İyi Müzesi” ödülüne aday gösterilen müze Erenköy Kız Lisesi’ne de komşu olup Ömer Paşa Cad. Dr. Zeki Zeren Sok. No:17 Göztepe’de ziyaretçilerini bekliyor.
İstanbul Oyuncak Müzesi sadece Pazartesi günleri kapalı.
VEFA BOZACISI
İyi bir Boza içmek için bugün gidilecek en güzel yer bugün Vefa’da bulunan Tarihi Vefa Bozacısı’dır. Vefada yer alan Tarihi Vefa Bozacısı yılların tecrübesi ve tarihin bıraktıkları ile halen hizmet vermekte. Mermer küpler içerisinde usta ellerden size sunulan Vefa Bozası tam bir efsane. Mermer küpler ise bu işin sırrı olarak nitelendirilir.vefa bozasıTarihi Vefa Bozacısı’na giderseniz, yapmanız gereken ilk şey bozacının tam karşısında yer alan kuruyemişçiden, her zaman sıcak olan kavrulmuş leblebiden alarak Tarihi Vefa Bozasını içmeye hazır gitmeniz.
Bozanızı alınca da bardağın üzerine bolca leblebi ve tarçın ekmeniz boza içmenin tam manasını yerine getirmek olacaktır.Tarihi Vefa Bozacısı’nda özel bir köşede Gazi Mustafa Kemal’in boza içtiği bardak sergilenmeye devam etmektedir.
İstanbul’a 1870’lerde İstanbul’a gelen ve yaklaşık 200 ailenin boza yaparak sattığını gören Tarihi Vefa Bozacısının kurusucu Hacı Sadık Bey, o gün daha sıvı kıvamlı olan bozayı değiştirip bugünkü kıvamlı Boza’yı imal ederek 1876 yılında Tarihi Vefa Bozacısı markasını oluşturmuştur.
atatürkTarih kaynaklarında 14. yüzyılda adı geçmeye başlayan Türk şırası Boza, 17. yüzyılda Evliya Çelebi’nin aktardığına öre İstanbul’da 200’den fazla boza dükkanı vardı ve binden fazla bozacı çalışıyordu.
Neredeyse Asya’nın tamamına yayılmış bir içecek olan Boza; darı irmiği su ve şekerden üretilir.
A ve B vitaminlerinin dört türü ile C ve E vitaminlerini içinde bulundurur. Boza, mayalanması sırasında laktik asit üretir. Çok az gıdada bulunan bu Laktik asit çok değerli olup, hazmı kolaylaştırıcıdır. Süt yapıcı özelliği nedeniyle hamile bayanlara ve vitamin kaynağı olarak sporculara tavsiye edilir. Kolera hastalığının tedavisinde de etkilidir.
2000’li yıllarda oluşturulan yüksek teknoloji tesisleri sayesinde artık seri üretim yapan Tarihi Vefa Bozacısı 0,5 Lt, 1 Lt ve 2 Lt’lik özel ambalajları ile marketlerde de satılmaya başlanmıştır.
Tarihi Vefa Bozacısı, Ekim – Nisan ayları arasında Boza satarken, Nisan – Ekim ayları arasında ise Limonata, Kuru üzüm şırası, Dondurma satmaya devam etmektedir.