İstanbul'da Haftasonu Gezilecek Yerler | 20-21 Ocak 2018
Ailenize özellikle arkadaşlarınıza 'Haftasonu ne yapalım?' diye sorduğunuzda 'Fark etmez' cevabı almanız muhtemeldir. Oraya mı gidelim? Buraya mı gidelim? derken gün biter. Sizi bu dertten kurtarmak için İstanbul'un en güzel mekanlarını haberimizde derled
110
ŞİLE-SAKLIGÖL
Şile'de gezilecek görülecek yerler arasında popüler yerlerden birisi konumunda olan Saklıgöl, Şile merkezine yaklaşık 8 km. mesafede, Kamandere Köyü sınırları içerisinde yer alan yapay bir baraj gölüdür. Muhteşem doğası, yeşillikler içinde göl kenarı kahvaltı ve yeme içme tesisi ile Saklıgöl, İstanbul'da güzel bir hafta sonu dinlencesi arayanlar için ideal bir yer konumunda.
Saklıgöl'de Ne Yapılır?
Saklıgöl'de günübirlik bir dinlence keyfi sürebilir, doğal güzellikler, ördek ve kazlarıyla cıvıl cıvıl göl eşliğinde doğa yürüyüşü ve doğa fotoğrafçılığı yapabilir, göl kenarındaki işletmede kahvaltı yapabilir, çayınızı yudumlayarak temiz havayı soluyabilir, göl kenarına kurulmuş masalarda kendin pişir kendi ye et mangal veya piknik yapabilir, Saklıgöl'e gelirken veya dönerken, yolda köylüler tarafından kurulan tezgahlardan doğal ürünler başta olmak üzere alışveriş yapabilirsiniz.
Saklıgöl'de Ne Yenir?
Saklıgöl'de bulunan ve 08.00-23.00 saatleri arasında hizmet veren Saklı Göl Cafe & Restaurant'da serpme köy kahvaltısı , mangal, ızgara, balık ve tatlı gibi seçeneklerden faydalanabilir, ayrıca piknik için masa da kiralayabilirsiniz.
210
GÜLHANE PARKI İstanbul’un Fatih ilçesinde Sirkeci sırtlarında bulunan Tanzimat Fermanı’nın okunduğu yer özelliği taşıyan Gülhane Parkı İstanbullular için dinlenme yerlerinin başında gelmektedir. Topkapı Sarayı ve Sarayburnu arasında kalan bu güzel yere Kabataş Bağcılar tramvayıyla Gülhane durağında inerek ulaşabilirisiniz. Her mevsim gidilip dinlenilecebilecek bir yer olan Gülhane Parkı’nda sonbaharda sararan yaprakların yarattığı renk cümbüşü görülmeye değerdir. İlkbaharda ise artık geleneksel olarak düzenlenen Lale Festivali nedeniyle rengarenk bir görüntüye bürünen renkgarenk Gülhane Parkı, Emirgan Korusu gibi olmasa da bu festivalin en iyi şekilde geçirileceği yerler arasındadır.
310
OYUNCAK MÜZESİ Oyuncak Müzesi İstanbul’un Kadıköy ilçesinin Göztepe semtinde bulunur. bu müze şair Sunay Akın tarafında 23 nisan 2005 yıllında hizmette açılmıştır. Bu müzede 1700’lü yılların başında bu yana oyuncak kültürün sergilendiği bir müzedir. Müze çocuk ve yetişkinlerin uğrak yeri olmaktadır. burada çocuklardan çok yetişkinlerin dikkatini çekmektedir. Sebebi ise yetişkinlerin çocukluk dönemindeki oyuncakları bulmasıdır. Bu oyuncaklarla çocukluklarına dönmesidir. Müzenin kurucusu Sunay Akın, tasarımcısı ise Ayhan Doğan’dır. Akın ailesinin hayal kurduğu köşkü oyuncak müzesi olarak açtılar. Müze koleksiyonu 20 yıldır 40 farklı ülkeden satın aldıkları oyuncakları burada sergilenmektedir. Müzede toplam 4000 oyuncak bulunmaktadır. bu sayı her geçen gün biraz daha artmaktadır. Müze küçük bir masal diyarı diyebileceğimiz bir yerdir. Müzede gezerken her bir köşesi farklı bir heyecan yaratacak bir bölüm bulunmaktadır. müzeyi dolaşırken küçük bir sınıfı, ilk Star Wars oyuncağını, aya gönderilen Türk Bayrağı’nı, UFO’ya örülen dantel örtüyü, bir öğretmenin küçük öğrencilerine yazdığı notları, Kızılderili figürlerini, motor ve araba modellerini görebilirsiniz. Burada soluklanıp bir şeyler yiyip içebileceğiniz mekanlar da bulunmaktadır. Yolunuz düşerse çocuklarınızla mutlaka buraya gitmelisiniz.
410
BÜYÜKADA - AYAYORGİ Ancak bir Büyükada Gezi rehberi hazırlıyorsak bahsetmeden geçilmeyecek bir şey var; Aya Yorgi törenleri sırasında ada en kalabalık günlerini yaşıyor. Büyükada Aya Yorgi törenlerinin tarihi 23 Nisan ve 24 Eylül. Büyükada Aya Yorgi kilisesi Hristiyanlık inancına göre Türkiye’deki iki hac noktasından biri. Aynı zamanda ‘çıngıraklı kilise ‘olarak da anılan Aya Yorgi Kilisesinde yılın 2 günü büyük ayin yapılıyor. Aya Yorgi kilisesi’ne giden yolu çıplak ayakla ve hiç konuşmadan takip edenlerin yarı hacı olduğuna inanılıyor. Efsaneye göre Hıristiyan inancından dolayı öldürülen Kapadokyalı Aziz Aya Yorgi, günlerden bir gün fakir çobanın rüyasına giriyor. Kiliseye uzanan yolu tepeye kadar hiç kimseyle konuşmadan tırmanmasını, çıngırak sesleri duyduğu yerde durup kazmasını söylüyor. Başta bunu ciddiye almasa da sürekli aynı rüyayı gören çoban tek başına çıplak ayakla bu azap yokuşunu hiç konuşmadan yürüyor ve tepede gerçekten de çan sesleri duyuyor. Hemen oracıkta kazmaya başlıyor kilisenin temelini. Kazdıkça toprak altından ışıltılı hazineler çıkıyor ve dilekleri gerçek oluyor. Muhteşem bir manzaraya sahip Çeşme Aya Yorgi Koyu'nda eğlenirken, gündüzleri karşınızdaki Yunan adalarını görebilirsiniz.
Geceleri ise bir eğlence mekanına dönüşen barların ışıklarının denize vuruşunu ve denizle dans edişini izlemek gibisi yok. Ay ışığının altında oturun ve ayaklarınızı uzatıp denizi, manzarayı seyredin, Çeşme Aya Yorgi Koyu'nda yapılabilecek en güzel şeydir bu...
510
MASUMİYET MÜZESİ Masumiyet Müzesi Nobel ödülü Türk yazar Orhan Pamuk tarafında yazılan bir aşk romanıdır. Aynı zamanda bu romanda esinlenip açtığı bir müzedir. Müze İstanbul ilimizin Beyoğlu ilçesine bağlı Çaycuma semtinde bulunur. Tam olarak İstiklal Caddesi ile tophane arasındadır. Orhan Pamuk 1990 yıllından itibaren roman ve müzeyi birlikte düşünmüştür. Yazar 2008 yıllında aşk romanın çıkarmıştır. Roman İstanbul’da yaşayan biri zengin bir fakir olan iki aile arasında geçen yaşamı anlatmaktadır. Bu romandan esinlenerek ve bu romanda yer alan kahramanların kullandığı, giydiği, işittiği, gördüğü, biriktirdiği, hayal ettiği şeyler dikkatle düzenlenmiş kutu ve vitrinlerde sergilenmektedir. Müze 2012 yıllında hizmette açılmıştır. Müzeyi gezmek için o romanı okumak şart değil zaten gezdiğinizde yine o tadı alabiliyorsunuz. Ama bana soracak olursanız kitabı mutlaka okuyup öyle gidin. Çünkü kitabı okuduktan sonra gitseniz. Orada bulunan eserlere daha farklı bakış açısıyla bakıyorsunuz. Kitapta fark etmediğiniz ayrıntıları burada fark edebiliyorsunuz. Yani kitabı okuduktan sonra bu gezi daha anlamlı ve lezzetli olur. Müzede sadece bu kitap ile eserler yoktur. Aynı zamanda yazarın bütün kitapları farklı dillere çevrilmiş hallerini görebilirsiniz. Bu kitaplardan satın alabilirsiniz. Ayrıca Mağazada kupa, buzdolabı mıknatısı, defter ve kalem gibi diğer hediyelik eşyalar da bulunmaktadır. yolunuz düşerse mutlaka gelmelisiniz.
610
VİALAND Vialand Temapark’ının hemen yanında da her şeyi alabileceğiniz çeşidin bulunduğu Vialand AVM yer alıyor. Vialand Tema Park 4 bölümden oluşuyor. Vialand Şatosu, Macera Dünyası, Oyun Dünyası ve Efsaneler Dünyası temaparkın bölümleridir. Aileler, çocuklar ve korkusuzlar için çeşitli eğlence alanları olan Vialand’da her yaşa göre eğlenilecek alan mevcut. Hafta içinde Vialand giriş ücreti yetişkinler için 55 liradır. Yetişkin grubuna 12 yaş üzeri kısım girmektedir. 4 ile 11 yaş arasındakiler 44 lira karşılığında Vialand Tema Park’taki tüm eğlence araçlarına binebilmekteler. Ücrete eğlence merkezi içerisinde yiyeceğiniz ve içeceğiniz dahil değildir. 4 çocuklu bir aielenin buraya eğlenmeye gelmesi biraz pahalı olacaktır. Şehrin içinde ulaşımı kolay olması büyük avantaj. Vialand Tema Park giriş saatleri hafta içi 11:00 ile 20:00 arasındayken hafta sonu giriş saatleri 11:00 ile 22:00 arasındadır. Vialand AVM giriş saatleri her gün için 10:00 ile 22:00 arasındadır. İstanbul’un genelde orta ve alt gelirli sakinlerinin ikamet ettiği yerde bu kadar yüksek fiyatlı bir yer olması sebebiyle ziyaretçiler genelde diğer semtlerden akmaktadır.
710
BEYKOZ KAYMAKDONDURAN Beykoz Kaymakdonduran mesire alanı İstanbul’da bulunan en güzel en sakin mesire alanlarından birisidir. Mersiye alanından daha çok orman bitkileri ile çevrili sakin huzur dolu ormanın içerisine doğru ilerleyen doğal alanlarıyla ön plana çıkmış kestane ağaçlarıyla çevrili oldukça temiz bir havaya sahip bulunduğu konumu itibariyle İstanbul’un her ilçesine yakın oluşuyla İstanbulluların çok fazla tercih ettiği mersiye alanlarından birisidir.
İstanbul’da bulunan mersiye alanları özellikle hafta sonları kalabalıktan mersiye alanı kalıbından dışında çıkmaktadır ama Beykoz Kaymakdonduran mesire alanı bunun dışında çünkü oldukça sakin masaların mesafeleri birbirinden uzak ormanın içine doğru ilerlediğinden ilk sıralarda yer bulamazsanız bile yukarıya doğru ilerlediğiniz zaman bir çok masanın olduğunu göreceksiniz. Buda kalabalık olsa bile masaların birbirinden uzak oluşu sakince piknik yapmanıza olanak sağlıyor ayrıca mangal ve ateş yapmakta yasak değil böyle güzel bir ormanın içerisinde keyifli ve huzur dolu piknik yapmak her İstanbullunun hayalidir bu yüzden size en güzel önerebileceğim mesire yerlerinden bir tanesi de Beykoz Kaymakdonduran mersiye alanıdır.
Ayrıca mersiye alanın temizliğine ciddi anlamda önem verilmekte sürekli olarak temiz tutulmaktadır doğal yapı hiçbir şekilde bozulmamış masalar ahşaptan olup doğaya hitap etmektedir. İstanbul’da doğup büyüyen çocuğunuz varsa ve hiç orman görmemişse pikniğin yanında çocuğunuza ormanı da tanıtabilirsiniz sadece kestane değil bir çok ağaç türüne Beykoz Kaymakdonduran mersiye alanında rastlayabilirsiniz oldukça temiz güvenli ailenizle gidebileceğiniz mersiye alanlarının başında Beykoz Kaymakdonduran mesire yerini sizlere önerebilirim hafta içi veya hafta sonu gönül rahatlığıyla oraya gidebilirsiniz.
810
PİERRE LOTİ Pierre Loti bir deniz subayı ve yazarmış, Haliç’in bu güzel tepesini çok severmiş ve hayatının bazı dönemlerinde hep burayı ziyaret etmiş. İstanbul’a ilk defa 1876 yılında bir Fransız gemisi gelmiş. Osmanlı yaşam tarzını çok seven Pierre Loti bütün eserlerine de bunu yansıtmış. Çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapan İstanbul’da yüzyıllar boyunca çeşitli din, dil ve ırktan insanlar yaşamıştır. Fransız Asıllı olan Pierre Loti, Aziyade adlı romanına adını veren kadın ile burada tanışmış ve romanında ona olan aşkını anlatmış. İstanbul’a hayran olan ve burada farklı yerlerde yaşayan Pierre Loti, kendisinin Türk dostu olduğunu söylemiştir. 1920 yılında İstanbul fahri hemşerisi olarak ilan edilmiştir. Haliç’teki bu tepeye ve kahvehaneye, Divan Yolu’nda bir sokağa ismi verilmiş ve adına bir cemiyet kurulmuştur. Bugün, Pierre Loti Tepesi yerli ve yabancı turistlerin en sevdiği yerlerden biridir. Temiz havası, tarihi yapısı, muhteşem Haliç ve Tavşan Adası manzarası ile İstanbul’un en iyi fotoğraf çekebileceğiniz yerlerindendir. Havanın güzel olduğu günlerde, İstanbul Tarihi Yarımadası’nın büyük bir bölümünü Pierre Loti Tepesi‘nden görmeniz mümkündür.
910
AYASOFYA MÜZESİ Sultanahmet Tarihi Yerleri arasında olan Ayasofya, Bizans İmparatorluğu tarafından 532-537 yılları arasında kilise olarak inşa edilmiş. Eski dilde, “Aya; Kutsal” , “Sofya; Bilgelik” demekmiş. Dolayısıyla Ayasofya; Kutsal Bilgelik anlamına geliyor. Osmanlı İmparatorluğu, İstanbul’u fethettikten sonra, Ayasofya, camiye çevrilmiş. Yapıldığı dönemde, Dünya’daki en geniş kubbeli kilise olan Ayasofya’nın mimarisinde o dönemin ünlü İmparatoru Jüstinyen, en ünlü matematik ve geometri bilginlerini de görevlendirilmiş.
Jüstinyen burayı yaptırırken Dünya’nın en görkemli tapınağı olmasını istemiş. Buradaki kullanılan kolonlar Efes’te bulunan Artemis Tapınağı’ndan getirilmiş. Tanrıça Artemis’e adanan Tapınak Dünya’nın 7 Harikası’ndan biri. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Dünya’nın 7 Harikası’nın tamamı İmparatorluk sınırları içersindeymiş. Giriş ücretinin 25 lira olduğu Aya sofya Müzesi’ne müze kartınızla ücretsiz girebilirsiniz. Müze Kart bedelinin 30 lira olduğunu düşünürsek karlı bir giriş yapacaksınız. 18 yaşından küçükler Ayasofya Müzesi’ne ücretsiz girebilirken müze dini bayram günlerinin ilk yarım gününde ziyarete kapalı olup haftanın 6 günü açıktır.
Sadece pazartesi günleri kapalı olan müzeye yaz saati uygulamasının yapıldığı günlerde 09:00-19:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Ayasofya Müzesi’ne Kış saatleri uygulamasındaki ziyaret saatleri ise 09:00-17:00 arasıdır. Müze kapanış saatinden 1 saat öncesinden girişe kapatılmaktadır.
1010
ORTADOKS PATRİKHANESİ Dünya Ortodoks Hristiyan Kiliselerinin evrensel merkezi olarak kabul edilen Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, kısaca ‘Fener Patrikhanesi’ olarak biliniyor. Osmanlı zamanında İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’in ve Cumhuriyet dönemi hükümetlerinin Ortodokslara yönelik hoşgörülü yaklaşımının da etkisiyle gücünü ve varlığını günümüze dek sürdürebilen Patrikhane, her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor.