"İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı..." Usta şairlerin kaleminden, İstanbul sevginizi artıracak güzellikte İstanbul şiirleri
İstanbul, baş döndüren güzelliği ve köklü tarihiyle, her dönemde edebiyata ilham kaynağı olmayı başarmıştır. İşte edebiyata konu olan, şairlerin şiirlerinin öznesi olan İstanbul hakkında yazılmış harika şiirler...
17
Ümit Yaşar Oğuzcan - Üstüme Varma İstanbul
Sana geldim, içim ümitlerle dolu, Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur. Bir gün ben de eririm caddelerinde, Çürür kemiklerim, adım unutulur.
Yine sen kalırsın dipdiri, sımsıcak, Göğün bulutların, denizlerin kalır. Oynama İstanbul, benimle oynama, Bir gün öldürür beni bu dert, bu kahır.
Ezilmiş ellerimin arasında başım, Bu yeryüzünde başka çarem kalmamış, İşte gelip kapılarına dayanmışım.
Karşında yıkılmış bir duvar gibiyim, Beni sarhoş etme, başım dönüyor, Üstüme varma İstanbul, kederliyim.
27
Cahit Zarifoğlu - İstanbul
Bir tohumdan daha az değil Fatihin büyük güvercin kanatları
Meleklerin sık aralıklarla Dokunduğu toprak.
Güzel buyruklar Gürbüz havalar
Boğaziçi bir akımdır Bir akan sudur Nice dergahlar Dinler gibi nabzını Yeni doğan çocukların
37
Sezai Karakoç - Denizin Kentini Yaktım
Denizin kentini yaktım Vızıldayıp duran kafamın ortasında Denizin kentini yaktım Hurma şırıltılarıyla
Denizin kentini yaktım Beni çocukluğumdan koparan Denizin kentini yaktım Bir kent kadın kabuklarından
Denizin kentini yaktım Miras kalmış bir alevle Denizin kentini yaktım Veli ağaçlarla kalbi atan mermerle
Tanrıyı anarak kalbi atan Cami sütunları boğdu Sararmış gözyaşlarıyla Kararmış denizin kentini
İstanbul ey sevgili şehir Dön dön karadan gelen sesime Son veren zaman yatırında Denizden getirilen biçimine
47
Yahya Kemal Beyatlı - Başka Bir Tepeden
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
57
Orhan Veli Kanık
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, bilmiyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, bilmiyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum.
67
Cahit Sıtkı Tarancı - Bahar Sarhoşluğu
Yuvası saçakta kalan kırlangıç, Yuvası dallara emanet serçe. Derken camiiler üstünde güvercin, Minareler katında geçiyorum, Gökyüzü mahallesi İstanbul`un.
Süt beyaz bir martıyım açıklarda. Gemilere ben yol gösteriyorum, Buğday ve ilaç yüklü gemilere. Bir kanat vuruşta bulutlardayım; Bir süzülüşte vatanım dalgalar!
77
Ziya Osman Saba - İstanbul
Seni görüyorum yine İstanbul Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan Minare minare, ev ev, Yol, meydan.
Geliyor Boğaziçi`nden doğru Bir iskeleden kalkan vapurun sesi, Mavi sular üstünde yine Bembeyaz Kızkulesi.
Bir yanda, serin sabahlarla beraber, Doğduğum kıyılar: Beşiktaşım. Baktıkça hep, semt semt, yer yer, Beş yaşım, onbeş yaşım, ah yirmi yaşım!
Durmuş bir tepende okuduğum mektep, Askerlik ettiğim kışladır ötesi. Bir gün bir kızını benim eden Evlendirme dairesi.
Benim de sayılmaz mı oralar? Elimi tutar gibi iki yanımdan, Babamın yattığı Küçüksu, Anamın toprağı Eyüpsultan.
Önümde, açık kollarıyla boğaz, Çengelköy`den aktarma Rumelihisarı. İstanbul, İstanbul`um benim, Kadıköy`ü, Üsküdar`ı...
Gün olur, Köprü ortasında durur Anarım, Adalar`da çamların uykusunu. Gün olur, Beyoğlu`nu özler içim, Koklamak isterim Tünel`in kokusunu.
Bulut geçer üstünden, Gemi gelir yanaşır Bir eski türküdür, kulağıma fısıldar, "İçi dolu çamaşır."
Göğünde tanıdım ayın on dördünü. Kırlarında bilirim baharı, Her şey içimde, her şey, İstanbul yadigarı.
Bir daha görüyorum seni dünya gözüyle, Göğün hep üstümde, havan ciğerlerimdedir. Ey doğup yaşadığım yerde her taşını Öpüp başıma koymak istediğim şehir!