İnsanlar, bazen kendileri için önemli bir karar verecekleri veya bir seçim yapacağı zaman dünya ve ahiret bakımından kendileri için hangisinin daha hayırlı olacağını kestiremezler. Bunu anlayabilmek için istişare ederler ve Allah’tan yardım dilerler. Bu bakımdan istihare, bir bakıma yapılacak işin hayırlı olmasını; hayırlı ise gerçekleşmesini Allah’tan dilemek ve O’ndan tercih konusunda yardım istemek demektir. Hz. Peygamber ashabına her işte istihareyi, Kur’an’ın bir suresini öğrettiği gibi öğretmiştir (Buhârî, Teheccüd, 25; Ebu Dâvûd, Vitir, 31).
İstihare namazı menduptur. Namazın birinci rekâtında Fatiha’dan sonra Kafirûn sûresi; ikinci rekâtında Fatiha’dan sonra İhlas sûresi okunur. Namazdan sonra istihare duası yapılır. Hz. Peygamber, istihârede şöyle dua edilmesini tavsiye etmiştir: “Allah’ım! Senden, ilminle hakkımda hayırlı olanı bana bildirmeni, kudretinle bana güç vermeni istiyorum. Senin büyük fazlı kereminden ihsan etmeni istiyorum. Senin her şeye gücün yeter, ben ise acizim; Sen her şeyi bilensin, ben ise bilmem; çünkü Sen bütün gizli şeyleri en iyi bilensin. Allah’ım! Yapmayı düşündüğüm bu iş, benim dinim, yaşayışım, dünyam ve ahiretim bakımından hakkımda hayırlı olacaksa, bunu bana takdir eyle, onu bana kolaylaştır, uğurlu ve bereketli eyle! Eğer bu iş, benim dinim, yaşayışım, dünyam ve ahiretim bakımından kötü ise, onu benden, beni ondan uzaklaştır. Hayır, nerede ise, onu bana takdir et ve onunla beni hoşnut eyle!” (Buhârî, Da’avât: 48).
İbadet ve sevap işlemek gibi iyi olduğu, haram ve günah gibi kötü olduğu bilinen şeylerde istihare yapılmaz. İstihare, yapılmasının doğru olup-olmadığında tereddüt edilen şeylerde yapılır ve yedi kere tekrarlanır. İstihareden sonra, insanın gönlüne bir açıklık gelir ve ilk defa kalbe doğan şeyin hayırlı olduğu kabul edilerek ona göre hareket edilir. İstihareden sonra rüya görmenin ve bu rüyayı iyiye veya kötüye yormanın dayanağı yoktur. İstihare namazının kılınamaması halinde, sadece duası okunmakla yetinilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar, Beyrut, 2000, II, 26-27).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı