Kanal D ekranlarında yayınlanan Şarkılar Bizi Söyler programına konuk olan İzel'in hayatı izleyiciler tarafından merak edilmeye başlandı. Biz de haberimizde İzel kimdir, nereli, kaç yaşında? sorularına yanıt verdik. İşte detaylar...
İZEL KİMDİR, NERELİ, KAÇ YAŞINDA?
Tam adı İzel Çeliköz olan sanatçı, 29 Nisan 1969'da öğretmen bir ailenin çocuğu olarak Yalova'da dünyaya geldi. Birincilikle girdiği İTÜ Devlet Konservatuarı, Türk Müziği bölümünde kemençe eğitimi aldı ve 1993 yılında mezun oldu. Öğrenciliği sırasında 1991'de, İtalya'da düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması'na Türkiye adına katıldı. Öğrenimi sırasında para kazanmak için Maksim Gazinolarında kemençe çalıp, önemli assolistlere vokalistlik yapmaya başladı. Daha sonra da Çelik ile beraber barlarda ve kabarelerde programlar yaptı.
İzel, müzikseverler tarafından asıl Türk pop müziğini patlama zamanlarına denk gelen, Ercan Saatçi ve Çelik Erişçi ile kurdukları İzel-Çelik-Ercan grubu ile tanındı. Üçlünün 1991'de çıkardığı "Özledim" albümü, o yılın en çok satan çalışması oldu. Daha sonra grup, Çelik'in ayrılmasıyla ikili olarak kaldı ve İzel & Ercan adıyla yayınladığı "İşte Yeniden"le yoluna devam etti. İzel, 1993 senesinde "Kuşadası Altın Güvercin Müzik Yarışması"nda birinci oldu. İki yıl sonra da 1995'de ilk albümü "Adak"ı çıkardı. Albümdeki "Hasretim" adlı parça neredeyse o yılın şarkısı oldu. MGD tarafından "Yılın En İyi Kadın Pop Sanatçısı "ödülü ile beraber Hürriyet Altın Kelebek Ödülünü yine "En iyi kadın şarkıcı "sıfatı ile aldı.
Sanatçı, 1997 yılında Mustafa Sandal'ın müzik direktörlüğünü yaptığı "Emanet" isimli albümüyle yeniden gündeme geldi. Albümdeki özellikle sözü ve müziği Çelik'e ait "Kızımız Olacaktı" adlı parça ve İzel'in güzel yorumu çok geniş bir kitlenin beğenisini topladı. 1999'da çıkan, içindeki "Yok Yere" adlı parçayla uzun süre konuşulan albümler arasında kalan "Bir Küçük Aşk" ise 2000 yılında remixlenip İzel'in diğer hit şarkıları da eklenek yeniden yayınlandı. İzel, o yıl yine "En iyi kadın şarkıcı" ödülünün sahibi oldu.
Türkiye'nin en iyi kadın yorumculardan biri olarak kabul edilen İzel'in, "Bebek" adlı albümü, 15 Haziran 2001'de çıktı hayranlarının karşısına. 10 parçadan oluşan İzel'in bu albümündeki tüm şarkılarda Altan Çetin imzası yer aldı. Sanatçı, "Bebek" adlı albümünden iki yıl sonra da, 2003 yılının yaz aylarında "ŞAK" adlı albümünü piyasaya sürdü.
Yeni albümü için stüdyoya giren İzel yaşadığı tüm sıkıntıları verdiği röportajda anlattı. Adeta yeniden doğan İzel depresyona girdi, kilo aldı,saçlarını kazıttı. İzel, "Gelen vurdu, giden vurdu. Üst üste çok darbe aldım, dost kazıkları yedim. Ben savaşçı biri değilim, bunlarla baş edecek karakterde biri değilim. Baştan başlamak 6 yılımı aldı" diyor.İşte İzel'in verdiği o röportaj..
"ALINGANLIK EŞİĞİM DÜŞÜK"
“Sektörün geneliyle ilgili bir tespitim var; yapımcılar star haline gelmiş, sanatçılar da rafa koydukları ürün olmuş. Yapımcılar ve sanatçılar ortaktır bana göre. Oysa onlar patron gibi davranıyorlar. Sanatçı olmadan neyi satacak yapımcı? Bir proje yaptıklarında sanatçı sayesinde yapıyorlar ama sanatçılara hiç saygıları yok. Ben de bu tür şeyleri kaldıramıyorum, alınganlık eşiğim biraz düşük...”
"ESKİ ALBÜMLERİM GİBİ"
“Çelik dışında Ercan Saatçi de bir şarkı verdi. Benim ses rengime uygun bir beste yapmış, Sezen Aksu'da söz yazmış, şahane bir hit. Kozmetik mağazasında tanıştığım bir makyörden de şarkı aldım; çünkü derdi vardı şarkının. Şimdiki duygusuz şarkılar gibi değildi. Onun haricinde iki cover olacak albümde, hangileri olduğunu asla söylemem. Çok enteresan şarkılar. Sinan’ın da (Akçıl) 4 şarkısı var. Evdeki tozlu kutularımdan çıktı. Eski İzel albümleri gibi bir albüm geliyor anlayacağınız.”
Nerelerdesin bu kadar zamandır?
Benim albümlerimin arasında hep 5-6 yıl vardır ama hiç ortada görünmediğim için işi gücü bıraktığımı düşündüler. Aslına bakarsan her şey üst üste geldi…
Ne oldu, başına bir şey mi geldi?
2011’de babamın vefatıyla sarsıldım. Sonra baktım toparlanamıyorum, 'Bir albüm yapayım, kendime geleyim' dedim. 'Aşk En Büyüktür Her Zaman’ı çıkardım. ‘Drakula’ çıkış parçası olsun diye inat ettim. Yapımcım Polat Yağcı da istemedi, ters düştük biraz. O da kendince beni cezalandırdı. Anlayacağın ‘Drakula’ çarptı beni! (gülüyor)
‘Drakula’nın nesi vardı ki?
Aslında çok büyük derdi ve mesajı vardı: “Hayvan canımı yakıyor, sevişmeyi bilmiyor, öğrenmek istemiyor, gündüzleri uyuyor, geceleri vampir gibi” diyen bir şarkı. Eşleri evde otururken, dışarıda her haltı yiyen adamlara taş atıyordum. Ama aksilik bu şarkıyı benim söylememdi. Beni bir anda astılar
Sana yakıştırmadılar mı yani?
Ben hep romantik, duygusal şarkılar söyleyen kadındım. Ben de sıkıldım o duygusallıktan, canım çemkirmek istedi. 13 yıl sonra bir kez olsun “Hayvan’ demek istedim! Eleştirilmeyi de göze aldım çünkü bana göre eleştiri güzeldir. Tarkan’ı da eleştiririz ama her daim dinleriz. Neyse, böyle bir şarkıyla çıkış yapıp dikkat çekmek istedim ama beni bir anda astılar.
Astılar derken?
Radyolar şarkıyı, müzik kanalları klibi yayınlamadı. İnsanlar acımasızca eleştirdi. Biri bana Ajdar dedi ya! “Ajdar’ın şarkısı bile daha güzel” dedi.
Şu zamane şarkı sözlerine bakınca neyi beğenmediklerini anlamadım...
Bence dokundu herkese, asıl problem de buydu. Gerçi kadınlar sevdi. Her şeye rağmen 2,5 milyon kez tıklandı. Ama bu şarkının ardından hemen ‘Düşer O’ şarkısına klip çekseydik değişirdi işler. Küsmedim ama keyfimden de beklemedim bu kadar zaman; cezalandırıldım. Bu şarkıda inat ettim, kendi bildiğimi okudum ve yapımcımı dinlemedim. O da böyle karşılık verdi. Her türlü anlaşmam, konserim ona bağlıydı sonuçta. Belki de o haklıydı kendine göre. Şimdi aramız iyi.
Sen de hayata küstün, saçlarını kazıttın, kilo aldın, eve kapandın…
Şarkı söyleyebilseydim belki de öyle olmayacaktı. Bir de gelen vurdu, giden vurdu Şirin. Üst üste çok darbe aldım, dost kazıkları yedim. Ben savaşçı biri değilim, bunlarla baş edecek karakterde biri değilim. Baştan başlamak da 6 yılımı aldı. İki yıl önce bitti anlaşmam, yeni bir şirketle anlaştım, tekrar başlıyorum. Sinan Akçıl benİ ayağa kaldırdı.
Kendini eve hapsetmenin dışında neler yaptın bu 6 yılda?
İpi kopmuş balon gibi kendimi tatillere vurdum. Tam yerleşeyim bir yere, tavuk falan besleyeyim diyorum, bakıyorum şarkı söylemeden yaşayamam! Bir de şu var, eğer bir aşk yaşasaydım çoktan albüm yapmıştım. Ben 6 yıldır aşık olmadım!
Eve kapanırsan aşk olmaz tabii…
Postacı olması lazım ancak! Gerçi onlar da kapıyı çalmıyor artık (gülüyor). Kilo aldıkça kendine güvenini de kaybediyorsun...
Kaç kilo aldın?
İki senede 20 kilo. Eski fotoğraflarıma bakıyorum, kendimi övmüş olmayayım ama Türkiye’nin en iyi fizikli kadın şarkıcılarından biriymişim. İnsanların tepkisi de bu yüzden sanırım.
Peki seni ne motive etti yeniden başlamaya?
Sinan Akçıl! Aradı beni süt dilimim…
Pardon?
(Gülüyor) Yumuşak yumuşaktır o, süt dilimini hatırlattığı için öyle derim ona. 'Nasılsın' diye mesaj attı, konuştuk. O gece ‘Teşekkürler Sevgilim’ şarkısını yazmış. Telefonla ayağa kalkmayacağımı bildiği için de, geldi beni zorla stüdyoya soktu.
Ne hakikatli ve iyi bir dostmuş…
Onun iyi ve vefalı olduğunu biliyordum ama hiç beklentim yoktu. Evime kadar gelmesini hele, hiç beklemiyordum.
Kaç yıl birlikte olmuştunuz?
4 yıl, rekor bende yani! (gülüyor)
Sahne almaya da başladın değil mi?
Evet, her cuma Maslak’taki PM’de çıkıyorum. Ben hep sakin ve kaliteli bir yerde çıkmak istiyordum. Sinan da, Ferruh Taşdemir ile biraraya getirdi bizi, anlaştık. Bir taraftan da albüm hazırlığı var.
Albümün süprizleri neler?
Çelik’ten bir şarkı geldi mesela, resmen şok geçirdim.
Niye?
Çünkü Çelik sürekli hakkımda konuşuyordu, "İzel’den cacık olmaz" diyordu. Kazık atmıştı bana.
E niye bunu yapıp sonra da şarkı veriyor?
İşte cacık olayım diye! (kahkaha atıyor) Valla Çelik’in bana niye salladığını bilmiyorum ama öyle bir şarkı verdi ki 'Böyle şarkılarla özür dileyeceksen, arada salla bana' dedim. (gülüyor)
"CİLDİMİ TAKMIYORUM SANMIŞTIM, TAKMIŞIM"
Senin bu bunalımlara girip çıkmanda cildinin payı var mı?
İnsanlar cildimin bozuk olduğunu biliyor. Ben de kendimi böyle kabul ettim ama yapılacak bir şey varsa da, yapmak istiyorsun. O yüzden iki kez cilt ameliyatı oldum. İlk ameliyat çok başarılı geçti. İkinci ameliyatta derinlerdeki çukurlar da yüzeye çıktı. Bu ameliyalar iki gün sürüyor, kalbin durma riski var, asit döküyorlar vs... Derindeki o yaraları görünce, içimdeki diğer yaralarımı da gördüm bir anda.
Cildinin bir gecede böyle olduğu doğru mu, şehir efsanesi mi?
Doğru! Çok sevdiğim, aşık olduğum sevgilimi yakın dostumla yatakta yakaladım. O gün vermem gereken tepkiyi veremedim, onlara 'Kolay gelsin' dedim çıktım. Ertesi gün kalktığımda yüzümde bu izler vardı. Öfke patlaması dediler. Doktorlar, 'Şükret ki bu şok cildinden çıktı' dedi. O gün istifra ederek tepki versem, belki olmayacaktı bu.
Sonra yüzleştin mi o kişiyle?
Tabii yüzleştim, hesap sordum. O da bana şarkı yaptı! (kahkahalar)
Ercan mıydı bu kişi?
Boşver oraları... Şaka bir yana bu olay yaşandığında 26 yaşındaydım. On yıl sonra falan unutuldu, geçti gitti.
Ama sende iz bırakarak geçti...
Bir şekilde şarkı söyleyerek o acıyı attım, sadece cildimde izi kaldı. Bu izleri takmadığımı sanıyordum ama kendimi kandırıyormuşum. Mesela biriyle ilk defa yemeğe çıkacağım zaman, onun akşam yemeği olmasına çalışıyormuşum falan.
"HAZIRA DAĞ DAYANMADI"
Ama cildin böyleyken bile çok ciddi, tutkulu ilişkiler yaşadın?
“O ameliyatı olursan suratına bakmam” diyen erkek arkadaşlarım bile oldu ama bilinç altında takıyorsun işte! Yalnız kaldığım dönemde, siyah beyaz bir fotoğrafımı koydum Instagram’a, altına da ‘Scarface’ yazdım. O gün barıştım kendimle. Belki de benim 6 yıl kendimle baş başa kalmam gerekiyordu.
Umarım tekrar vazgeçmezsin...
Şimdi rahat rahat anlatıyorum ama çok acı çektim. Tutunacağım tek şey şarkı söylemekti, söyleyemedim. O kötü günlerde eski dostum Yılmaz Erdoğan’la karşılaştım. Birkaç ay çiftliğinde kaldım, çok konuştu benimle. “Şarkı söylemeye ne dersin?” diyordu bana. Diyordu ama istemekle olmuyordu ki…
Maddi sorun yaşadın mı?
Allah’tan babam benden gizli dünyalık yapmış ama hazıra dağ dayanmıyor ki. Babamın hastalığı, annemin tedavisi derken, o da bitti gitti.
'HANIMAĞA'YI OYNADI
Bu arada bir de filmde oynadın...
Evet bir geldim pir geldim! Onur Öğden ile rastlaştık bir gün 'Film çekiyorum, sen yapar mısın müziklerini?' dedi. 'Tamam' dedim. Sonra 'Gel ortamı gör' dedi, gittim. Meğer beni kandırmış, oynatmak istiyormuş. Filmin adı ‘İyi ki Doğdun Abla’. Bir hanımağayı oynadım. Dramın dibi. 4 Mayıs’ta da galamız var.