AFAD verilerine göre Ege Denizi İzmir Seferihisar açıklarında 6.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem çok Ege ve Marmara Bölgesindeki bütün illerde hissedilirken Jeoloji Mühendisleri Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Balıkesir Temsilcisi Aysun Aykan depremle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Aykan, İçişleri Bakanlığı AFAD Başkanlığı verilerine göre 30.10.2020 tarihinde İzmir İli Seferihisar İlçesinin güneybatısında, Seferihisar İlçesine yaklaşık 16.8 km mesafede, Samos Adasının yaklaşık 9 km kuzeyinde Ege Denizi içinde, yerin yaklaşık 16.54 km derinliğinde, 6.8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini belirtti.
"TSUNAMİ DE MEYDANA GELMİŞTİR"
Aykan, depremin Seferihisar’dan geçen Tuzla Fayının deniz içinden geçen bölümünün güney batı ucunda meydana geldiği görüldüğünü ifade ederek, "Bu depremin ardından Ege denizinde 4 ve üstü büyüklükte 11 adet artçı sarsıntı yaşanmıştır. Deprem başta İzmir, Aydın, Muğla, Balıkesir, Manisa, Uşak, Çanakkale, İstanbul olmak üzere Batı Anadolu’dan İstanbul’a kadar olan geniş bir coğrafyada hissedilmiştir. İzmir’in farklı bölgelerinde binaların yıkıldığı, çok sayıda yapıda ise ağır hasarların olduğu görülmektedir. Yine depremin deniz içinde meydan gelmesi nedeniyle de küçük bir Tsunami de meydana gelmiştir." dedi.
DEPREM 6 İLDE HİSSEDİLDİ
Ege Bölgesi, Türkiye'nin en sık deprem üreten bölgelerinden olduğunu ifade eden Aykan," 1955'te bu bölgede 6.8'lik bir deprem var. Söke'nin güneybatısında 6.8 büyüklüğünde yıkıcı bir deprem olmuştu. Deprem, özellikle Balat ovasında ve Samos (Sisam) adasında oldukça büyük hasar yapmıştır. Deprem, Balat’da 300 evin yıkılmasına neden olmuştur. Deprem, İzmir, Manisa, Uşak, Denizli, Aydın ve Muğla’da hissedilmiştir. Ana şoktan sonra yer yer şiddetli artçı depremler olmaya devam etmiştir. Geçmişte deprem olmuşsa genelde gelecekte de aynı büyüklükte deprem olur." dedi.
"YAPI STOKU ÖNEMLİ, ZEMİN FAKTÖRÜNÜ ATLAMAMAK GEREKİYOR"
Aykan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu depremin ardından 5.5-6 büyüklüğünde artçı depremler olacaktır. Bu yüzden bu bölgede mühendislik hizmeti almamış ve özellikle kırsal kesimlerde taşıyıcı sistem içermeyen binaların güçlendirilmesi yada gerekiyorsa kaldırılması önem taşımaktadır. Ülkemizdeki depremler ve son meydana gelen bu deprem göstermektedir ki; en çok can ve ekonomik kayıplar, doğrudan fay zonları veya fay hatları üzerinde kurulan yerleşim birimlerinde ve mühendislik hizmeti almamış binalarda meydana gelmektedir. Binaların deprem yönetmeliklerine, imar yönetmeliklerine uygun olarak projelendirilip inşa edilmesi, yapı denetimlerinin yapılması gerekiyor. Deprem öldürmez bina öldürür doğru ama eksik; şöyle ki; Kötü bir zeminde insan öldürür. Çünkü bazı zeminler, dere yataklarının olduğu zeminler ve alüvyon gibi zeminlerde deprem etkisi daha fazla olur bu yüzden buradaki binalar yıkılabilir. Bu bakımdan düzeltmek gerekiyor, zeminle yapıyı uyumlu yapmak gerekiyor. Zeminin Jeolojik durumuna göre yapı yapılması gerekiyor; Yapı stoku önemli, fakat zemin faktörünü de atlamamak gerekiyor. Bu yüzden bütün yapıların mühendislik hizmeti alması çok önemlidir. Gerekiyorsa binaların güçlendirilmesi yada yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor."
FAY YASASINA VURGU YAPTI
Aykan şunları kaydetti:
"Daha öncede birçok kez ifade ettiğimiz gibi; Aktif fay Hatları /Zonları üzerinde yapılaşma olmaması gerekiyor. Afet riskini en aza indirmek ve fay hattı geçen kentlerde, insanların can ve mal güvenliğinin sağlanması için; “Fay Yasası” nı yapmak çok önemli. İçişleri Bakanı tarafından basına ve kamuoyuna, “önümüzdeki dönem bir fay yasasının çıkarılması için çalışmalara başlanıldığı” yönünde açıklamalar yapılmıştı. Şuan Hükümetimiz Fay Yasası ile ilgili çalışmalar başlattı. Umarım en kısa zamanda fay yasası yürürlüğe girer. Bu fay yasası, deprem, heyelan, sel, çığ düşmesi gibi doğa olaylarının afete dönüşmesini engelleyecek düzenlemeler içererek toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlanmalıdır.”