Jeanne d'Arc kimdir? Jeanne d'Arc nasıl öldü? Jan Dark filmi | Jan Dark kimdir kısaca... Küçük bir köyden Tanrı ve İsa sevgisi ile yola çıkan bu kız, hiçbir komutanın yapamadığını yaparak devrin erkeklerinin önüne geçerek ülkesini kurtarmıştı. 500 yıl sonra ise heykeli dikildi. Fransa'nın tarihteki utanç tablosu olan Jeanne d'Arc ise hala halkın büyük bir sevgisini taşımaya devam ediyor. İşte tüm detaylar...
İngiltere'ye Karşı Direnişle Ülkesini Savunan Bir Fransız Azizesi: Jeanne d'Arc
Fransızlar tarafından ulusal bir kahraman olarak kabul edilen Jeanne d’Arc, tarihte yaşamış bir karakter olarak kabul edilse de, özellikle XXI. yüzyıl tarihçileri tarafından yaptığı iddia edilen şeyler nedeniyle gerçekliği sorgulanmış ve hayatı hakkında anlatılanlara hep kuşku ile yaklaşılmıştır. Hiçbir askeri eğitimi ya da deneyimi olmayan genç bir köylü kızının, İngiliz ordusu karşısında kazandığı zafer sıradışı kabul edilebilir.
Yine köylü kökenli olduğu iddia edilmesine karşın saray Fransızcası konuşması ya da yargılanması sırasında “hiçbir zaman koyun ya da başka bir hayvan gütmediğini” söylemesi nedeniyle Jeanne d’Arc’ın bir köylü olmadığı, efsanenin geçmişte İngilizler karşısında zor durumda kalan Fransız sarayı tarafından uydurulmuş bir “psikolojik silah” olduğu ileri sürülmüştür. Fakat bu durum, tarihte Jeanne d’Arc olarak bilinen bir kişinin yaşadığı gerçeğini değiştirmez. Ölümünden önce ve sonra görülen tüm mahkeme kayıtlarının günümüzde Fransa Ulusal Kütüphanesi’nde saklanması, kayıtların doğruluğu kuşkulu dahi olsa Jeanne d’Arc’ın tarihsel gerçekliğinin kanıtıdır.
Jeanne d'Arc kimdir
Peki gerçekte Fransa’nın Koruyucu Azizesi Jeanne d’Arc kimdir? Kuşkusuz bazılarının iddia ettiği gibi bir feminist kesinlikle değildi. Ama onun hayatına yönelik anlatılacaklar, gerçeklerle efsanelerin karışımından oluşacaktır.
1412 yılının 6 Ocak günü Fransa’nın Champagne Kontluğu’nun Domrémy köyünde, çiftçi bir ailenin kızı olarak doğan Jeanne D’arc (Jeannette) olağan bir çocukluk ve ilk gençlik çağı geçirir. Köyündeki diğer kızlar gibi düzenli olarak kiliseye gider, “Periler Ağacı”ndan dilekte bulunur. Kendi ifadesiyle, 13 yaşına kadar dini görevlerini aksatmadan yerine getiren, her kırsal kesim insanı gibi batıl inançları olan sıradan bir köylü kızıdır.
1429 yılında Jeanne D’arc, müstakbel Fransa Kralı VII. Charles ile tanıştığında, Fransa ve İngiltere arasında bir başlayıp bir devam eden Yüzyıl Savaşları doksanıncı yılını doldurmuş ve neredeyse sonuçlanmak üzeredir. Gerçi Yüzyıl Savaşları tam 116 yıl sürecektir ama Fransa açısından savaşın gidişatı hiç de parlak görünmemektedir. İngilizler Agincourt’ta Fransız ordusunu bozguna uğratmış, ardından Burgonya Dükü ile yaptıkları ittifakla Fransa’nın neredeyse yarısını işgal etmiştir. Hatta başkent Paris bile işgal altındadır. Bir sınır oluşturan Loire Irmağı’nın kuzeyindeki Fransızların son istihkamı Orleans, İngiliz ordusu tarafından kuşatılmış, Fransa adeta son darbeyi beklemektedir.
İşin daha da kötüsü, VII. Charles’ın kendi iç sorunlarıdır. Annesi Kraliçe Isabeau de Bavaria yalnızca onu reddetmekle kalmamış, üstelik İngilizlerle işbirliği yapan Burgonya Dükü’nün safına geçmiştir. Hiçbir zaman tutarlı bir tavır göstermeyi başaramayan Charles’in içini şimdi de kendi meşruluğu ile ilgili kuşkular kemirmektedir. Hem öz evlat olup olmadığından kuşkulanmakta, hem de başa geçmesi durumunda Fransa’yı yönetip yönetemeyeceğinden kaygı duymaktadır.
Jeanne D’arc Efsanesi’nin Doğuşu
İşte Jeanne D’arc efsanesi, Fransa’nın böylesine zorlu bir süreçten geçmekte olduğu yıllarda başlar. Kimsenin daha önce tanımadığı genç bir kız, Tanrı tarafından kendisine Fransa’yı kurtarması için bir takım sesler ve hayaller iletildiğini söyleyerek yola çıkar. Tüm yaşamı bu mucize ile değişecektir:
Ancak bir gün yaşamımı tümden değiştirecek mucize gerçekleşir. “Beni yönlendirecek Yüce Tanrı’nın sesini ilk duyduğumda 13 yaşındaydım, ilk seferinde büyük bir korku ve endişeye kapıldım. Sesi, bir yaz günü babamın bahçesinde bulunduğum sırada, yaklaşık öğlen vakti duydum. Bir gün önce oruç tutmuştum. Ses, kilisenin bulunduğu sağ taraftan geliyordu. Aynı anda, sesin geldiği yönde, ışık içinde büyük kutsal varlık belirdi. Kuvvetli ışık ile ses aynı yönden geliyordu. Ve üçüncü kez aynı sesi duyduktan sonra bunun bir meleğe (Aziz Mikail) ait olduğunu anladım. İşte bu ses beni daima yönlendirdi. Ses bana doğru yoldan ayrılmamamı ve sık sık kiliseye gitmemi buyuruyordu.
Jeannette yol gösterici meleğinin sesini daha sonraki günlerde de duymaya devam eder. Ses, Fransa’nın bağımsızlığı için onu göreve çağırmaktadır. Jeanne, duyduğu bu sesleri ve gördüğü düşleri kendi yaşamı için tanrının bir emri kabul edip, bu seslere olan inancını kiliseye ve devlete olan inancının üzerinde tutarak, kararlı bir şekilde yola koyulur. Duyduğu sesler kendisine köyünü terk etmesini ve İngilizlerin kuşatması alandaki Orleans’ı kurtarmak için Vaucouterus kalesi kumandanı Robert de Baudricourt’dan asker istemesini söylemektedir.
Jeanne D’arc Efsanesi: Cadılıktan Azizeliğe Uzanan Bir Hayat
Peki Jeanne d'Arc kimdir? Jeanne d'Arc nasıl öldü? Jan Dark filmi konusu ne? Jeanne d'Arc kimdir? Jan Dark kimdir kısaca? İşte cevabı...
Sonunda sesin isteğine uyan Jeannette, 1429 yılında, henüz 17 yaşında bir genç kızken köyünü terk eder. Uzun ve zahmetli bir yolculuğun sonunda Chinon’a ulaşan Domrémyli köylü kızı üzerinde erkek giysileri olduğu halde, taçsız Fransa Kralı VII. Charles’ın (veliaht prens) huzuruna çıkmayı başarır. Krala, Tanrı’nın kendisini Fransa’yı İngilizlerin işgalinden kurtarmak ve krallık tacını geri almak için görevlendirdiğini anlatır ve kendisine bir şans verilmesi için kralı ikna eder.
Taçsız kral VII. Charles’ın, karizmasından etkilendiği bakire köylü kızına, İngilizlere karşı başka bir seçeneği olmadığı için bu olanağı verdiği sanılmaktadır. Yine de Kral’ın tüm Fransa’nın yazgısını, henüz 17 yaşında olan ve hiçbir askeri deneyimi bulunmayan bir köylü kızının ellerine teslim etmesi gerektiğine inandıran ne olmuştu? O dönem yaşayanlar, Jeanne D’arc’ın VII. Charles’a onun güvenini hemen kazanmasını sağlayan bir işaret gösterdiğini söyleyen masallar anlatır. O zamandan beri de tarihçiler, bu işaretin ne olduğunu bulmak için çaba gösteriyorlar.
Böylece işgal altındaki Fransa topraklarını İngilizlerden kurtarmak için Fransız ordusunun başına geçen Jeannette, İngilizleri yenilgiye uğratarak Orleans’daki kuşatmayı kaldırır. Bu başarısının ardından krallık tacını İngilizlere kaparmış olan Charles’ı Reims’e götürerek 17 Temmuz 1429’da Fransa Kralı olarak taç giydirir.
Jeanne d'Arc nasıl öldü
Hiçbir askeri deneyimi olmayan genç bir kızın böyle bir zafer kazanmasının tarihte örneği olmasa da tarihsel arka plan aslında bunun şaşırtıcı olamadığını gösterir.
Her şeyden önce Orleans’ı kuşatan İngilizler kenti almak için yeterli güce sahip değildi. Daha önce Fransız kentlerinin kolayca teslim olması nedeniyle Orleans’ı da kolaylıkla alabileceklerini düşünen İngilizler yalnızca 4.000 askerden oluşan küçük bir birlikle kenti kuşatmıştı. Orleans halkı çok iyi direniyordu ama onlar da İngilizleri geri püskürtecek yeterli kuvvete sahip değildi. Kısacası savaş Orleans’ta sıkışıp kalmıştı.
Jeanne d’Arc’ın taze güçlerle kente gelmesi işte tüm bu dengeleri değiştirmişti. Daha önce yalnızca savunmayı düşünen Fransızlar artık İngilizlere saldırıyor, onları bozguna uğratıyorlardı. Fransızların karşı saldırıya geçebileceğini akıllarının ucundan dahi geçirmeyen İngilizlerin Jeanne d’Arc karşısında yenilmesi hiç de şaşırtıcı değildi.
VII. Charles’ın taç giymesinin ardından evine dönmek yerine, Jeanne, Paris’e yapılacak cesur bir saldırıyı da içeren yeni bir askeri harekatı üstlendi. Ne var ki Orleans’ı kurtarmada gösterdiği başarıyı Compiegne seferinde tekrarlayamayacak ve 24 Mayıs 1430’da Paris’in 80 km. kadar kuzeyinde Burgonya Dükü’ne esir düşecektir.
Jeanne d’Arc dük tarafından on bin frank karşılığında İngilizlere teslim edilir ve engizisyon mahkemesinde Beauves piskoposu Pierre Cauchon ve engizitör Jean Lemaitre başkanlığında yargılanmaya başlar.
Engizisyon Mahkemesi ve Jeanne D’arc’ın Ölümü
Geç Ortaçağ Avrupası’nda yaşanan cadı avı çılgınlığının hemen öncesinde engizisyon mahkemesi tarafından görülen bu dava içerdiği politik unsurlar nedeniyle klasik büyücü/cadı davalarından ayrılmakla birlikte, suç istinadı (kilisenin kutsal varlığına ve Katolik inancına karşı suç işlemek), sorgulama (fiziki işkence dışında, kanıtlanamayan suçlamalar, yalancı tanıklıklar, sorularla tehdit ve psikolojik işkence), yargılama ve infaz sürecinin bütünlüğü davanın tipik bir engizisyon davası olduğunu göstermektedir.
Engizisyon mahkemesi, sorgulanması sonrasında Jeanne d’Arc’ı on iki maddede sıralanan eylemlerden ötürü dolayı suçlu bulur. İlk dört maddede duyduğu seslere ilişkin suçlamalar yer alır: Katolik kilisesinin kutsal varlığını hiçe sayarak Aziz Mikail, Azize Katharina ve Azize Margareta’nın sözde buyruklarıyla kralın ve ülkenin geleceğine ilişkin kehanette bulunmak (falcılık/medyumluk).
Kendisine yöneltilen diğer suçlamalar şunlardır:
- Erkek giysileriyle dolaşarak Tanrı’nın yarattığı bedende başka bir cinsiyeti aramak,
- Ailesinin itirazına karşın evini terk ederek ailesinin onurunu zedelemek,
- Burgonya Dükü’ne esir düştüğünde tutulduğu kuleden kaçma, yani intihar girişiminde bulunarak, Tanrı’nın verdiği ve zamanı gelince yine sadece Tanrı’nın alabileceği yaşama bilerek ve isteyerek son verme girişiminde bulunmak,
- Azize Katharina ve Azize Margareta’mn Burgonyalıları artık sevmedikleri, İngilizlerin tarafını tutmadıkları için İngilizce değil, Fransızca konuştukları iddiasında bulunmak,
- Tanrının varlığını yadsıyan bir tavır içinde nereden ve kimden geldiği belli olmayan seslere ibadet etmek,
- Azize Katharina ve Azize Margareta’nın, bakireliğini korursa kendisini cennete göndereceklerine dair söz verdikleri iddiasında bulunmak,
- Putperestlik,
- Düştüğü kötülüklerde inatla ısrar ederek kâfirlik yapmak.
Jeanne d’Arc 1431 yılının 24 Mayıs günü cellatları tarafından Rouen mezarlığına getirilir. Uzun ve yorucu sorgulama günlerinin sonunda bitkin düşmüş durumdadır. Uğruna savaştığı ve hayatını ortaya koyduğu kralı VII. Charles’ın onu kâfir olarak tanımladığı kendisine söylenince, Jeanne d’Arc, “Kralım aleyhinde değil, benim hakkımda konuşun; o iyi bir Hıristiyan” diye yanıt verir.
Peki Jeanne d'Arc kimdir? Jeanne d'Arc nasıl öldü? Jan Dark filmi konusu ne? Jeanne d'Arc kimdir? Jan Dark kimdir kısaca? İşte cevabı...
Hakkında hazırlanan iddianame okunarak, Tanrı’nın bağışlayıcı gücüne sığınarak işlediği günahlardan pişmanlık duyduğunu itiraf edip etmeyeceği sorulur. O güne değin işlediği günahlardan pişmanlık duyduğunu ve bir daha erkek kıyafeti giymeyeceğini kabul ettiği yazılı olan metni (itiraf belgesi) imzalaması durumunda affedilecek, yakılma cezası, yaşam boyu hücre cezasına çevrilecektir.
Yorgun ve güçsüz Jeanne d’Arc bu itiraf metnine zorlukla bir haç işareti çizerek imzasını atar. O artık yaşam boyu hücresinde işlediği suçların kefaretini ödeyecek bir mahkumdur. Suçunu çekmek üzere tekrar hücresine kapatılır. Ancak kısa bir süre sonra itiraflarından pişmanlık duyan Jeanne d’Arc, itirafnamesine koyduğu imzadan vazgeçtiğini bildirerek erkek giysilerinin kendisine geri verilmesini talep eder. Bu talebinin ve tövbekar olmaktan vazgeçtiğinin mahkemece kabulü mümkün değildir.
1431 yılının 30 Mayıs günü Rouen kenti Saint-Sauveur Kilisesi’nin yakınlarındaki eski pazar meydanında (Vieux Marche) gerçekleştirilecek infaz için üç platform kurulmuştur. Bunlardan birinde İngiltere kardinali, kraliyet ve başpiskoposluk üyeleri, diğerinde bu korkunç dramın mimarları olan, davanın hâkimi, rahipler ve askerler yerlerini almışlardır. Son platformda sanık Jeanne d’Arc bulunmaktadır. Platformdan alınarak, meydanın ortasında kendisi için hazırlanmış odun yığınının üzerine dikilmiş direğe bağlanan Jeanne d’Arc’a, engizisyon mahkemesinin kararı okunur: bir kâfir olması nedeniyle yakılarak öldürülecektir. Cellatları ayakları altındaki odunları tutuşturmaya başladığında henüz 19 yaşındadır. Alevler yükselirken Jeanne d’Arc’ın ağzından defalarca aynı sözcük yükselir: İsa… Elinde ise yakılmadan önce bir askerden istediği iki tahta parçasından yaptığı haç bulunmaktadır.
Yüzyıllar Sonra Gelen İade-i İtibar ve Azizelik
Domrémyli köylü kızı Jeannette’in infazı, Kutsal Engizisyon Mahkemesi’nin on binlerce masum insanı yakılmaya gönderen kararlarından yalnızca biri olmakla birlikte, umulmadık ölçüde ilgi uyandırmış ve Avrupa tarihinin üzerinde en çok tartışılan kimliklerinden birini yaratmıştır. Jeanne d’Arc’ın suçsuzluğu, Katolik Kilisesi tarafından biraz gecikerek de (!) olsa anlaşılmış, 1909 yılında itibarı iade edilmiş, yakıldıktan tam 490 yıl sonra 1920’de azize ilan edilmiştir.
Kısacık yaşam süresi göz önünde bulundurulduğunda, tarihte Jeanne d’Arc kadar yaşamı, tiyatrodan operaya, sinemadan şiire, romandan baladlara konu olmuş bir kişilik daha yoktur.
İlk kez 1470 yılında yazıya dökülmüş olmakla birlikte, 1435 yılından itibaren sahnelenen, Jeanne’ın idamının anlatıldığı 20.529 mısralık anonim dramatik şiir “Mystere du siege d’Orleans”, Jeanne d’Arc efsanesinin ilk edebi metni olarak kabul edilir. Shakespeare’in “VI. Henry” adlı oyununda Orleanslı Bakire, babasından kaçan, hamileliğiyle herkesi şaşkına çeviren ve İngilizler tarafından yakılarak ölüme mahkûm edilen büyücü kız olarak karşımıza çıkar.
16. yüzyılda Jeanne d’Arc üzerine yalnızca iki eser yazılmıştır. 17. yüzyılda bu sayı üçe çıkmakla birlikte, eserlerin çok sayıda tiyatro grubu tarafından aynı anda sergilendiği ve uzun süreler oynandığı görülmektedir. Yüzyıl dönümünde, 1801’de Schiller ünlü romantik trajedisi “]ungfrau von Orleans”ı tamamlar.
Yine G. Bernard Shaw’ın dramatik kroniği Saintjûan bu yüzyılda anılması gereken eserlerin başında gelir. 1800-1874 yıllan arasında en az 34, 1875-1900 arasında 48 oyun yazılır Jeanne d’Arc efsanesi üzerine. Katolik kilisesi tarafından cadılıkla suçlanarak 1431 yılında yakılan Jeannette’in yaklaşık 480 yıl sonra, itibarının iade edilerek azize ilan edilmesinden sonra, yaşamı üzerine yapılan akademik çatışmalarda ve sanat eserlerinde patlama yaşanın Jeanne d’Arc üzerine 1909 yılında 17,Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasında 29, 1945’den bugüne kadar 19 yeni tiyatro eseri yazılmıştır. Son dönemdeki tiyatro eserlerinin bir kısmı kilise çevrelerince genç kuşakların eğitimi için kaleme alınmış, bir kısım eserlerde de Jeanne d’Arc, iki büyük savaş esnasında esen aşın milliyetçilik rüzgârlarına uygun bir biçimde, tarihten alınmış bir yurtsever örneği olarak, 20. yüzyılın insanı için yeniden yaratılmıştır.
Sanatın diğer dallarında olduğu gibi, müzik alanında da Jeanne d’Arc üzerine yüzlerce eser verilmiştir. E. Huet’nin 1894 yılında yaptığı araştırmalar Jeanne d’Arc’ı konu alan 400’den fazla kantat, senfoni, opera, kısa parçanın bestelendiğini ortaya koymaktadır.
Jan Dark kimdir kısaca
Sıradan bir köylü kızı olarak başlayan yaşamı, 19 yaşında şeytanın işbirlikçisi olarak odunların üzerinde yakılarak son bulan Jeanne d’Arc’ın yaşamı ve gerçekleştirdiği mucizeler üzerine yüzlerce yıldır süregelen, akademik çevrelerde büyük yankı bulan tartışmalar hâlâ dinmemiştir. Efsaneye saldıranların çokluğu, bu iddiaların bütünüyle göz ardı edilmesine olanak vermemektedir. İşte bunlardan bazıları: Jeanne aslında bir prensestir ve şeytanla işbirliğine girerek cadılık yapmış ve bu nedenle engizisyon mahkemesi tarafından yargılanıp yakılmaya mahkum edilmişse de, son anda cadılıktan hüküm giymiş yeni çıkan albümleri dinle başka bir kadın Jeanne yerine yakılmıştır.
Jeanne d’Arc, babası bilinmeyen bir prenses olarak yaşamını sürdürmüştür. Jeanne’ın duyduğu sesler, Aziz Mikail’le buluşması, gördüğü halüsinasyonların bir sonucudur; kayıtlar gerçekleri yansıtmamaktadır; Orleans’ın kurtarılışında ve VII. Charles’ın taç giyme töreninde yer alan kişi gerçekte bir figürandır. Buna da en iyi örnek Jeanne’ın sürekli erkek giysileriyle dolaşması ve bunları çıkarmaya yanaşmamasıdır.
Jeanne D’arc efsanesi, ister gerçek olsun ister olmasın, Fransızlar için hep bir sembol, olarak kalmaya devam edecek, bir Fransız’a soracağınız Jeanne D’arc kimdir sorusunun yanıtı hep aynı olacaktır: Fransa’nın Koruyucu Azizesi…
Peki Jeanne d'Arc kimdir? Jeanne d'Arc nasıl öldü? Jan Dark filmi konusu ne? Jeanne d'Arc kimdir? Jan Dark kimdir kısaca? İşte cevabı...
Jan Dark, Yüzyıl Savaşları boyunca İngiltere’ye karşı ülkesi Fransa’ya memleketi Lorraine’deki cephelerden başlayarak manevi anlamda büyük destek olan ve sonradan ünü Fransa’nın dört bir yanına yayılmış bir Fransız Katolik azizesidir.
Fransa ve İngiltere arasında süregelen Yüzyıl Savaşları henüz bitmişti, savaşın acılarının dinmesinin beklendiği bu yıllarda, İngilizler, Fransa'nın yönetimini ele geçirmek üzeydiler. İşte bu sırada, okuması yazması bile olmayan bir köylü kızı, Capetian sülalesini beklenilen sondan kurtarmayı başardı. Adı Jeanne D'arc olan bu kız, 1412 yılında, Meuse'deki Domremy köyünde doğdu. Babası köyün en önde gelen çiftlik sahiplerinden biriydi. Jeanne, çok dindar bir çocuktu ve küçük yaştan beri yaşadığı topraklardaki acı ve sefaleti görmeye başlamıştı.
On iki yaşına geldiğinde Tanrı'nın onunla konuştuğunu, kutsal bir kaderi olacağını söylemeye başladı. Büyüdükçe de duyduğu gaipten gelen sesler ve görüntüler giderek arttı. Sonunda da ülkesini kurtarma görevinin ona verildiği ve ülkenin gerçek hükümdarına Rheims Katedrali'nde taç giydirilmesi gerektiği yolundaki inancı gittikçe kuvvetlendi. Bu ona Tanrı'nın verdiği kutsal bir görevdi.
İçinde yaşadığı toplum ve ailesi Jeanne'nin bu fikirlerini oldukça çılgınca buluyorlardı. Basit bir köylü olan babası onu bu yoldan caydırmayı denediyse de başarılı olamadı ve Jeanne on altı yaşına geldiğinde, bölgelerini yöneten Robert de Baudricourt'un şatosuna giderek kendisine Chinon'a kadar eşlik edecek birinin verilmesini istedi. Robert basit bir askerdi, böyle kutsal hikayelere ve bir takım aziz ve azizelerin ülkeyi kurtarma görevini küçük bir köylü kızına verebileceklerine inanacak bir kişi değildi. Alaylı bir şekilde böyle saçma şeylerle uğraşmamasını salık vererek Jeanne'nı köyüne geri gönderdi.
Ama Jeanne, ilhamının samimiyetine yürekten inanıyordu ve isteğini kabul ettirmek için inatla çalıştı ve en sonunda Robert, istediği muhafızları ona verdi. 1429 yılında erkek kılığına giren Jeanne altı askerin eşliğinde Chinon yolunu tuttu. Oraya vardığında Kral Şarl'ı İngilizlere karşı ne yapacağını bilmez bir halde çaresizlik içinde buldu ve kendini kralın meşru çocuğu olarak tanıtarak hikayesine inandırdı. Şarl, Jeanne'a olan inancını kamuoyuna açıklayacaktı ancak tek bir şartı vardı. Jeanne Poitiers'deki din adamları kuruluna giderek orada bir sınava tabi tutulacaktı. Başarı kazanırsa, İngilizler tarafından kuşatılan Orleans şehrini kurtarmak için emrine bir ordu verilecekti. Jeanne, din adamlarının sınavını geçmeyi ve onları kendine inandırmayı başardı. Şarl'ın da verdiği sözü tutmasıyla, 28 Nisan günü, beyaz zırhlar içinde beş haçlı kılıcı kuşanarak ordusunun başına geçti.
Dört bin kişilik ordu ve bir rahip grubuyla Orleans önlerine geldi ve orada Count Dunois'ın kuvvetlerine katıldı. Burada bulduğu Fransız askerleri İngiliz ordusu tarafından iyice sindirilmişti. Ama onun ilahi kaderine olan inancı askerleri de yüreklendirdi ve büyük bir güçle şehirden çıkarak İngilizlere saldırdılar ve büyük bir başarı elde ettiler. Fakat asıl zafer bir hafta süren çarpışmalar sonunda, önceleri alınması imkansız görülen Tourelles kalesinin ele geçirilmesiyle sağlandı. Jeanne D'arc, ordunun hep ön cephesinde savaştı hatta kaleye dayanan merdivenleri önce o tırmandı. Bunu gören askerler de aşka gelerek imkansız gibi görünen bu savaşı kahramanca kazandılar. Artık Orleans kurtulmuştu.
Bu olaydan sonra İngilizlerin aldıkları darbeyle cesaretleri kırılmış ve arka arkaya bozguna uğruyorlardı. Buna karşılık genç kızın orduları zaferden zafere koşuyordu. Jeanne D'arc sonunda büyük bir sevinç ve sevgi gösterisiyle Lyons'da karşılandı. Halk tarafından bir azize gibi görülmeye başlamıştı.
Artık görevini tamamladığına inanan Jeanne, Şarl'ı Rheims'e götürdü ve 16 Temmuz günü, Şarl geleneklere göre yapılan bir törenle kutsal yağla yağlanarak taç giydi. Jeanne VII. Şarl adıyla tahta geçen kralın önünde diz çökerek ''Soylu kralım'' diye haykırdı. ''Artık Tanrı'nın iredesi yerine gelmiş oluyor. Ben onun emirlerine ve isteklerine uyarak Orleans'ı düşmanlardan temizledim ve sizin taç giymenizi sağladım. Tanrı sizin gerçek bir kral olduğunuzu göstermiş oldu. Şimdi bütün Fransa Krallığı sizindir.''
Jeanne zaferine erişmişti ama Paris hala İngilizlerin elindeydi. Son kes Paris'i de düşmanlardan temizlemek için Şarl'dan izin istedi. Ama Şarl Burgondy dükünü kızdırmaktan korkuyordu. Genç kızı da durduramayacağını bildiği için bir oyun düzenleyerek onu yetersiz bir orduyla savaşa gönderdi. Cesareti bir kez daha kırılmış askerleriyle yaralanmış olarak yenilgiye uğradı. Gönlünü almak isteyen Şarl ona ve ailesine soyluluk ünvanı verdi. Köyünü de vergilerden muhaf tuttu. Ama genç kızın isteği başkaydı. Bir gün İngilizlerle birlik olan Burgondy'nin dost olarak bildiği Compiegne üzerine yürüdüğünü işitti ve dostlarının yardımına gitmek isterken şehrin dışına çıkar çıkmaz Lüksemburg dukasınca tutsak edildi. Genç kızdan intikam almak isteyen Couchon adında bir papaz da tutsak alanların arasındaydı. Couchon onun engizisyon mahkemesinde yargılanmasını istiyordu. Ama haklın gözünde bir azizeye dönüşmesini de istemediklerinden duyduğu gaipten gelen seslerin ve görüntülerin şeytanın işi olduğunu ileri sürerek onu büyücülükle suçladılar.
Oldukça saçma bahanelerle vahşice yargılandı. Erkek kıyafetleri giymesinin cinsine hakaret olduğu ve tanrıyla kilisenin aracılığı olmadan konuştuğunu ileri sürmesinin kiliseye saygısızlık olduğu ileri sürüldü. Bu iddialara mahkeme alanında yargıca ''Işık yalnız senin üzerinde parlamaz'' karşılığını verdi. Sonunda Jeanne'a zorla bütün suçlamaları kabul ettiğini yazan bir belge imzalatıldı ve Rouen alanında 30 Mayıs 1431'de diri diri yakılarak idam edildi. Jeanne infaz töreni başlamadan hemen önce çevredekilerden bir haç istedi. Bir askerde iki sopayı birleştirerek yaptığı haçı ona uzattı. Alevler vücudunu sarmaya başladığı zaman elindeki haçı dudaklarına götüren Jeanne'ın son sözü ''İsa'' oldu.
Peki Jeanne d'Arc kimdir? Jeanne d'Arc nasıl öldü? Jan Dark filmi konusu ne? Jeanne d'Arc kimdir? Jan Dark kimdir kısaca? İşte cevabı...
Bu olayın üzerinden 25 yıl geçtikten sonra Kral Şarl mahkemeyi yeniden kurarak Jeanne D'arc'ın adını temize çıkardı. 1919 yılında da Papa XIV. Benedict, bu köylü kızının adını katolik kilisesince kutsanan azizeler arasına geçirdi.
Fransa’da her yıl 30 mayıs Jeanne D’Arc günü olarak kutlanır. Jeanne D’Arc’ın hayatı, şahsiyeti, özellikleri edebiyat dünyasını geniş ölçüde etkilemiştir.
Fransa’nın yüzyıllar boyunca sembolü, ülkeyi kurtarmak için Tanrı tarafından görevlendirilmiş güzel çoban Jeanne d’Arc efsanesinin, geçmişte İngilizler karşısında zor durumda bulunan Fransız sarayı tarafından uydurulmuş bir “psikolojik silah“ olduğu ileri sürüldü.
Konuyu 10 yılı aşkın süredir araştıran ve “L’affaire Jeanne d’Arc” (Jan Dark Davası) adlı eserin yazarları gazeteci Marcel Gay ve Roger Senzig, Fransız kahramanın isminin dahi bir “sapkınlık” olduğunu belirterek, Jeanne d’Arc’ın asıl isminin Jeanne d’Orleans olduğunu iddia ettiler.
KÖKENİ VE ÖLÜMÜ TARTIŞMALI
Efsane kahramanın kökenlerinin de tartışmalı olduğunu belirten yazarlar, çoban olduğu söylenen Jeanne’ın Rouen’deki duruşması sırasında “hiçbir zaman koyun veya başka bir hayvan gütmediğini” söylediğine, çok iyi ata binen Jeanne’ın ayrıca saray Fransızcasına sahip olduğuna işaret ettiler.
Gay ve Senzig, Jeanne’ın ölümüyle ilgili de pek çok soru bulunduğunu belirterek, tarihte anlatıldığı gibi eğer 1431’de Jeanne d’Arc yakılarak öldürüldüyse, “Fransa’nın Bakiresi”nin daha sonra Fransa’nın Metz, Belçika’nın Arlon, Almanya’nın Köln ve hatta 1436’da Fransa’nın Orleans kentlerinde görüldüğüne dair yüzlerce belgenin varlığının ne anlama geldiği sorusuna dikkati çektiler.
“15. yüzyılda aynı bugünkü gibi kamuoyu manipüle ediliyordu, bu bir gizli diplomasiydi. Efsane güzel, ama gerçek daha güzel” diyen Marcel Gay, İngilizlere karşı zor durumda bulunan Fransız kraliyetinin “psikolojik silahı” olan ve asıl ismi Jeanne d’Orleans olan Jeanne d’Arc efsanesi ile ilgili tezlerinin çok sayıda belgeye dayandığını belirtti.
Gay ve Senzig, “Bakire Operasyonu”nun da kralın kayınvalidesi Yolande d’Anjou tarafından planlandığını ve Tanrı’nın bir mesajı gibi sunulması, aynı zamanda rakiplerine korku salması için Jeanne’a uyarlandığını belirtirler.
Fransa’nın 1870’deki bozgunundan sonraki sembol arayışında 19. yüzyılın sonunda efsane canlanmış ve Jeanne la Lorraine Cumhuriyet’in kurucu sembolü olmuş, 1920’de de Katolik azize ilan edilmişti.
Efsaneye göre, 12 yaşındayken St. Catherine, St. Margearet ve St.Micheal’in ruhları ile iletişime geçtiği söylenen Jeanne d’Arc, Yüzyıl Savaşları sırasında Fransız ordusuna katılmış ve İngilizlere karşı savaşmıştı. Daha sonra onu esir alan İngilizler, Jeanne d’Arc’ın erkek giysileri giyip savaşan ve gaipten sesler duyan bir kâfir olduğunu öne sürerek, 19 yaşındayken yakarak öldürme kararı almışlardı.
Jeanne d’Arc, ölmeden önce ve öldükten sonra adını korumak için görülmüş tüm mahkeme kayıtları bugün Fransız Ulusal Kütüphanesinde saklanıyor.
Jeanne d’Arc, Fransa da yaşadığı tarihteki diğer kişilerle kıyaslandığında, hakkında en çok şey bilinen kişilerden birisi olarak kabul ediliyor.
Ayrıca, Jan Dark denince, genelde gözden kaçan bir husus var. Jan Dark’ın kadın mı, erkek mi olduğu hâlâ tartışmalı. Araştırmacılar Jan Dark’ın muhtemelen kadın görünümlü bir erkek olması ihtimâlini de göz ardı etmiyorlar. Fakat engizisyon mahkemesinin ve kralın annesinin Jan Dark’ın bakire olduğu yönünde raporları var.
Jan Dark filmi
Jeanne d'Arc The Messenger, Mіlla Jovovič, Dustin Hoffman ve John Malkovich'in başrollerini oynadığı, Luc Besson'un yönetmenliğini yaptığı, tarihi Fransız kahraman Jeanne d'Arc'ın yaşam öyküsünün anlatıldığı 1999 yapımı film.
Jeanne d'Arc film konusu
Peki Jeanne d'Arc kimdir? Jeanne d'Arc nasıl öldü? Jan Dark filmi konusu ne? Jeanne d'Arc kimdir? Jan Dark kimdir kısaca? İşte cevabı...
Jeanne D'Arc 1412 yılında Fransa'da sıradan bir köy olan Domremy'de fakir bir çiftçinin kızı olarak dünyaya gelir. Yüzyıl Savaşları'nın tüm hızıyla sürdüğü o yıllarda Fransa, İngilizler tarafından istila edilmektedir. Aynı zamanda ülke içten içe birbirini yemekte ve bir iç savaşa doğru sürüklenmekteydi. Fransa'yı bu kara günde bir tek şey kurtarabilirdi; bir mucize!
O sıralar 13 yaşındaki Jeanne ise günlerini dua etmekle geçirmektedir. Genç kız sık sık tanrısal ilhamlar aldığını iddia etmeye başlar. İddiaya göre o, Tanrı tarafından Fransa'yı kurtarmak ve Fransa Kralı olacak olan Prens Charles'a yardım etmek üzere seçilmiştir.