Terör örgütü PKK'ya katıldıktan iki yıl sonra pişman olup güvenlik güçlerine teslim olan kadın terörist J.F, örgütün canlı bomba eylemlerinde kullanmak üzere nasıl "fedai" topladığını ve örgütün çirkin yüzünü AA muhabirine anlattı.
Kadın terörist J.F, örgüte ailesinden gördüğü baskılar nedeniyle katıldığını söyledi:
"Kararsızlar savaşa"
Ailesinin okumasına izin vermemesinin dağa çıkmasında önemli rol oynadığını belirten J.F, şöyle konuştu:
"Dağa çıktıktan sonra 40 gün silahlı ve ideolojik eğitim aldık. Tüm yeni katılanlar bu eğitimi alır. Örgütte eskiler el üstünde tutulur. Ben kararsızdım, eve gitmek istiyordum. Beni kaçabilir, bizi ele verebilir diye sürekli savaşa sürmeye çalışıyorlardı. Örgütte sadece yeniler ezilir, eskiler hep en üsttedir, onların sözü geçer, onlar arabaya binebilir. Yeniler ise istediği gibi davranamazlar, istediği şeyleri alıp yiyemez, giyemez. Yöneticiler hep marka spor ayakkabı giyer. 'Kararsız olanları savaşa süreceğiz, madem eve gitmek istiyorlar, bize yük olmasınlar.' şeklindeki tabirlerin geçtiğine şahit oldum."
Kadınları eziyorlar
Terör örgütünün erkekleri kadınlardan üstün gördüğüne dikkati çeken J.F, "Kadınları ezme, eşya gibi kullanma türü uygulamalar var. Bir ilişki durumu ortaya çıktığında kadının silahı alınır ve cezalandırılır, erkek ise serbesttir." ifadelerini kullandı.
J.F, pişman olan örgüt mensuplarının tehdit edilip dağda tutulduklarını belirterek, bu nedenle gençlerin öldürülme korkusuyla örgütten kaçamadıklarını dile getirdi.
Sözde yöneticiler kaçıyor
Kararsız teröristlerin "ajan" olarak görüldüğüne işaret eden J.F, şunları kaydetti:
"Koşullar iyi değildi. Fiziksel ve psikolojik olarak zor zamanlar yaşadık. Mesela önümüzde aşmamız gereken koca bir dağ var. Yavaş yürüdüğümüzde 'Sen bizi vurdurmak mı istiyorsun, sen devlet ajanı mısın?' şeklinde hemen psikolojik baskıyla karşılaşıyorduk. Saha yönetimindekiler gayet rahattır. Mesela şahit olduğum bir olay vardır. Saha yönetimi 10-15 örgüt mensubuyla asker tarafından çembere alınıyor. Saha yönetimindekiler oradan çıkarken orada bırakılan diğerleri ölüyor.
Beraber katıldığım biri çatışmada ölüyor, ister istemez etkileniyorsun ama ağlama ve üzülmeye kesinlikle izin verilmiyor. Ölüler üzerinden örgütün diğer mensuplarına motivasyon devşiriyorlardı."
"Örgüt bitiyor"
Örgütteki çözülmenin sürdüğünü ve son dönemlerde katılımın oldukça azaldığını belirten J.F, "Bence bu, örgütün artık kendi içinde bile bitmesi demektir. Örgüt şu anda kendi içinde bitiyor. Çok ölümler olduğu için artık kimse örgütte kalmak istemiyor ve kaçıyor. Dışarıdakiler de 'Madem herkes kaçıyor, biz niye katılalım' diyerek geri duruyor." şeklinde konuştu.
Terörist J.F, örgütün canlı bomba eylemlerinde kararsızları ve evlerine dönmek isteyenleri nasıl seçtiğini ise şöyle anlattı:
"Örgütte bulunduğum dönemde birçok kişi kararsızdı ve örgütten ayrılmak istiyordu. Bundan dolayı örgüt herkesten 'fedai eylem' (canlı bomba eylemi) raporu yazmasını istemişti. Ben bunu bir kez daha hata yapmamak, ailemi bir kez daha üzmemek için yapmak istemedim. Bu raporu yazmadığım için bana ajan denildi."
Öğretmen olmak istemiş
Terör örgütü PKK'nın hayallerini yıktığını ve geleceğini elinden aldığını söyleyen J.F, ailesine karşı çıktığı için büyük pişmanlık yaşadığını belirtti.
Ailesinin yanında olmayı çok istediğini ifade eden J.F, şunları dile getirdi:
"Okumasaydım, keşke evlenseydim de örgüte katılmasaydım. Ana sınıfı öğretmeni olmak isterdim, hayalimdi. Şu an açık öğretimden okuyorum. Bu hayal de kardeşlerime özlemimden ve çocukları sevmemden gelen istek. Biz bir hayalimizi anlattığımızda, bize hep 'Sen hayalini anlatınca, yanındaki kararsız oluyor, ailesini özlüyor, ailen artık senin için bitti.' derlerdi. Ailemizi özlediğimizi bile söyleyemiyorduk."
Teslim olduktan sonra güvenlik güçlerinin kendisine nasıl davrandığını da anlatan J.F, "Dışarı çıkıp teslim olduk, güvenlik gerekçesiyle ellerimizi bağladılar ki ben de olsam aynı şeyi yapardım. Teslim olduğumuzda birçoğumuz yaralıydı. Askerlerin, hepimizin kadın ve yaşlarımızın da küçük olmasından dolayı bize karşı hassas davrandıklarını görebiliyorduk. Bu durum askerler yaralarımızı pansuman ederken de geçerliydi. Bize yemek verip gayet güzel davrandılar." diye konuştu.