Karne dönemi yaklaşıyor, çocukların yanı sıra anne babalar da heyecan içinde... Hatta bazı aileler çocuklarının notlarına odaklandıkları için daha gergin bir bekleyiş içinde olabiliyor. Hemen her Aile çocuklarının karnesinin yüksek notlarla dolu olmasını ümit ediyor. Kimi zaman mutlu oluyor, kimi zamansa umdukları notlar gelmediği için üzülüyor.
Karne ister başarılı olsun, isterse zayıf, anne babalar her iki durumda da tepkilerinde aşırıya kaçabiliyor. Acıbadem International Hastanesi'nden Psikolog Ferahim Yeşilyurt, anne babaların karne günü abartılı davranışlar ve sözlerden kaçınmaları gerektiğine dikkat çekerek, "Başarılı karnede abartılı sevinç gösterileri ve hediyeler tıpkı kızgınlık tepkileri gibi öğrenci üzerinde olumsuz sonuçlara neden olabiliyor. Çünkü çocuk anne babası için başarının ne kadar önemli olduğunu fark ediyor. İleride başarısında düşüş olduğunda daha fazla tedirgin olabiliyor. Abartılı olumsuz tepkiler de benlik saygısındaki gelişimine zarar verebiliyor." diyor.
Karnesi zayıfsa bunları asla yapmayın!
Uyarma, tehdit etme : "Bu zayıflar düzelmezse seni mahvederim" Bu tür cümleler korku ve boyun eğmeye neden olabiliyor. Tam aksine isyankar davranışlara da yol açabiliyor.
Öğüt verme, çözüm önerileri getirme: "Senin yerinde olsam insan içine çıkmaz sürekli ders çalışırdım." Bu tür cümleler öğrencinin kendi sorununu kendisinin çözemeyeceğini iletiyor ve direnç yaratabiliyor.
Yargılama: "Sen zaten tembelsin." Kalıplayıcı bir cümledir. Öğrencinin sadece bugün değil, her zaman başarısız olduğunu ve olacağını ima ediyor.
Suçlama : "Bu başarısızlık senin eserin !" Bu cümleler öğrencide savunucu tutum yaratıyor ve başarısızlıktaki kendi rolünü görmesini engelleyebiliyor.
Cezalandırmak benlik saygısının gelişimine de zarar veriyor
Ödül ve ceza sistemi yıllardır çocuk yetiştirmede kullanılan metotlardan. Peki ama bu doğru mu? Psikolog Ferahim Yeşilyurt bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
"Başarılı olamayan çocukları cezalandırmak özellikle de bedensel cezalar vermek çok büyük bir hata. Çünkü bu davranışlar öğrencinin benlik saygısının gelişimine zarar veriyor. Bunun yerine sevilen bir aktivitenin kısıtlanması daha uygun olacaktır. Örneğin play station bilgisayar, vb gibi oyun araçları sınırlanabilir."
Anne babanın hatalı davranışları riskli davranışlara yol açabiliyor
Karne sonrasının aile içinde sağlıklı biçimde değerlendirilememesi sonucu üzücü durumlar yaşanabiliyor. Evden kaçan, yaşamına son vermeyi düşünen çocuklar, öfkesine hakim olamayıp çocuğuna şiddet uygulayan ana babalar olabiliyor.
PsikologFerahim Yeşilyurt, insanların yaşamları boyunca birçok değerlendirme aşamalarından geçtiklerini, başarı ne kadar olası ise başarısızlığın da o kadar olağan bir durum olduğunu belirterek,
"Önemli olan başarısızlığın nasıl değerlendirildiğidir. Anne babaların hatalı tutumları öğrencilerde ailelerinin kendilerini anlamadıkları ve kabul etmedikleri duygusu yaşatıyor. Öğrenciler de yaşanan başarısızlık durumunu doğru biçimde Analiz edemiyor ve yapılması gerekenleri etkili biçimde uygulamaya koymakta zorlanabiliyor. Diğer taraftan özellikle ergenlerde bu tavırlar riskli davranışlara evden kaçmalara ve kendisine zarar verme gibi davranışlara da neden olabiliyor." dedi.
KARNE SADECE ÇOCUĞUN KARNESİ DEĞİLDİR
Bu karne sadece çocukların karnesi değildir. Aynı zamanda ailenin, okulun, öğretmenlerin, milli eğitim bakanının hatta bütün Türkiye’nin karnesidir. Yani sadece çocuk sorumlu tutulmamalıdır. Biz çocukları ne kadar eğitebiliyorsak, onlar o kadar başarılı oluyorlar. Bu işte çocuğun suçu yoktur. Biz bu karneye bakarak sonuç çıkarmalıyız, iyi eğitiyoruz ya da iyi eğitemiyoruz demeliyiz. Dolayısıyla eğer kötü bir karneyse bu saydığım herkesin özeleştiri yapması lazım. Hiçbir çocuk kötü karne almak istemez. Eğer iyi bir karneyse çocuğa aferin çok başarılısın demek lazım.
KARNEYE GEREKSİZ ANLAM YÜKLENMEMELİ
Aslında aileleri de anlamak lazım. Onların da yapabilecekleri çok fazla bir şey yok. Çocuklarının başarısını istiyorlar. Ama bu konuda fazla da bir şey yapamıyorlar. Çünkü günümüz şartlarında hem anne hem de baba çalışıyor ve bu nedenle çocuklarıyla yeteri kadar ilgilenemiyorlar. Doğrusu şudur karneye gereksiz anlam yüklememek lazım. Kötü karneyle karşılaşınca çocukla birlikte oturup özeleştiri yapmak gerekir. Neden böyle bir karnemiz oldu? Nerede aksadı? Bunu bir değerlendirelim demeliler. Herkesin bu konuda fikri alınmalı. Bu özeleştiriden de doğru bir sonuca ulaşılmalı. Yoksa çocuğa kızsanız da bağırsanız da bir faydası olmaz. Çocuğa kızarak ve cezalandırarak sadece konuyu kapatmış olursunuz. Bunu herkes yapar. Sıra dışı bir insan olmak için bu karneden ders çıkarmak gerekir.
Gelecek için bir fırsata dönüştürebilirsiniz
Eğer notlar düşükse bu durumdan genellikle öğrenci sorumlu tutuluyor; eleştiriliyor, suçlanıyor.
Psikolog Ferahim Yeşilyurt, "Oysa yapılması gereken, karnedeki düşük notların nedenlerinin ana-baba-çocuk üçgeninde değerlendirilmesi. Çocukla bu sonuçların nedenleri üzerinde konuşulabilir. Eğer aile-çocuk iletişimi iyiyse, çocuk bu sonucun alınmasındaki kendi rolünü görüp, değerlendirmesini yaparak gerekli sorumluluklarını alacaktır." diyor. Sözlerine "Unutulmaması gereken bir nokta da, alınan karne notlarının telafisinin her zaman mümkün olduğu, gelecek dönemlerde yükseltebileceği olmalı." diyerek devam eden Psikolog Ferahim Yeşilyurt şu bilgileri veriyor: "Karnesinde sorunlar olsa da çocuğunuzun her durumda yanında olacağınızı hissettirmelisiniz. Çocuğunuzla ilişkinizi iyi tutarak karne sonrası oluşabilecek bir krizi ilişkinizi geliştirmek üzere bir fırsata çevirebilirsiniz." diye konuştu.
Karnesi zayıfsa tatil yapmalı mı?
Peki karnesi kötü olan çocuk tatil yapmalı mı? İşte hemen her ailenin zihnini kurcalayan bu soruya Psikolog Ferahim Yeşilyurt şöyle yanıt veriyor:
"Okullar tatil olduğuna göre çocuk öncelikle tatil yapmalı. Tatil yaparken ağırlığı yine dinlenme ve eğlenmeye vermek üzere günlük kısa bir ders çalışma programı hazırlanabilir. Çocuk tatilde bolca oyun oynanmalı. Çünkü oyun onun hem rahatlama hem de öğrenme yoludur. Bedensel oyunlar, spor ve müzik aktivitelerini tercih etmeli."
Karnesi iyi ise ödülde aşırıya kaçmayın
Başarı ölçüsü aileler arasında farklılık gösteriyor. Bazı ailelerin çocuğu başarılı oldu diye abartılı sevinç gösterileri içine girebildiğini, ancak bunun tıpkı abartılı kızgınlık tepkileri gibi öğrenci üzerinde Negatif etki yaratabildiği uyarısında bulunan Psikolog Ferahim Yeşilyurt şunları söylüyor:
"Abartılı sevinç gösterileri öğrencide, ailesi için başarının ne kadar önemli olduğu duygusunu yaşatıyor. Ve öğrencinin daha sonraları olası başarı düşmelerinden daha fazla tedirgin olmasına neden olabiliyor. Başarı gösteren öğrenci abartılı hediyelere boğulmamalı. Motive etmek istiyorsanız, elinizdeki ödülleri idareli kullanın. İlkokul 2. sınıfta karnesi hepsi 5 diye çocuğa ıpad, playstation, vb hediyeleri hemen almayın. Bu yıl bunları yaparsanız 3 sınıfın sonunda daha üst hediyeler almak zorunda kalırsınız. Daha çok sözel ödülleri tercih edin. Örneğin öğrencinin başını okşamak, aferin demek, sevdiği bir yemeği hazırlamak, ya da sevdiği bir filmi izlemek onun için daha anlamlı olabilir. Bazen anne babanın çocuğuna zaman ayırması bile yeterli olabilir."