Gündemdeki Kaz Dağları meselesi şu sıralar internette çokça araştırılma konusu oldu. Kaz Dağları nerede? Kaz Dağları neden kesiliyor? sorularını bizde araştırıp haberimizde yer verdik. İşte tüm ayrıntılar ve daha fazlası...
KAZ DAĞLARI NEREDE?
Kazdağı eski ismiyle İda Dağı, Anadolu'nun kuzeybatısında bulunan, Biga yarımadasının en yüksek dağı. Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesi'ni birbirinden ayıran Kazdağları, Çanakkale ve Balıkesir sınırları içinde yer alıyor.
Edremit Körfezi'nin kuzeyini takiben, kuzey doğu yönünde yaklaşık 70 km. uzunluğunda olan Kazdağları, batıda Dede Dağı, ortada Kazdağı, doğuda Eybek Dağı, kuzeydoğuda Gürgen, Kocakatran, Küçükkatran ve Susuz Dağları'ndan meydana geliyor.
70 km'lik Kazdağları zincirinin ortasında bulunan Kazdağı’nın, güneyi Edremit Körfezi, doğusu Zeytinli Çayı, kuzeyi Kara Menderes Çayı, batısı Altınoluk ile çevrili. 21 452 hektarlık alanı milli park ilan edilen bölgenin park kısmı Balıkesir iline bağlı Edremit ilçesi sınırları içinde kalıyor.
Biga Yarımadası üzerinde Edremit Körfezi'nin kuzey kıyısını takiben 70 km uzanan Kazdağı, batıda Ege Denizi boyunca ve kuzeyde Marmara Denizi'ne doğru, araya nehirleri ve vadileri alarak ilerliyor. Karataş Tepesi 1774 metre ile Kazdağı'nın zirvesini oluşturuyor. Onu 1767 metre ile Babadağı Tepesi ve 1726 metre ile Sarıkız Tepesi izliyor. Üçü de Türkmenlerin “Cılbak” olarak isimlendirdiği ağaçsız bir kütlenin üzerinde bulunuyor.
KAZ DAĞLARI'NA NASIL GİDİLİR?
Oksijen miktarı bakımından dünyanın en zengin bölgelerinden biri olarak gösterilen Kaz Dağları’na ulaşım için birden fazla seçenek bulunuyor. İstanbul - Kaz Dağları arası 497 kilometredir ve özel aracınız ile yolculuk yaklaşık 7 saat sürüyor. İzmir - Kaz Dağları arasındaki mesafe 218 kilometredir ve yol ortalama 3 saattir. Ankara - Kaz Dağları arası 650 kilometre olmakla birlikte aracınızla yaklaşık 8 saatte bölgeye ulaşabilirsiniz. Balıkesir - Kaz Dağları arası ise 107 kilometredir ve yolculuk ortalama 1 saat 20 dakika sürer.
KAZ DAĞLARI NEDEN KESİLİYOR?
Çanakkale’nin Kaz Dağları bölgesinde yer alan Kirazlı köyünde gerçekleşen altın madeni projesi kapsamında ÇED raporunda 45 bin denmesine rağmen yaklaşık 195 bin ağaç kesildiği ortaya çıktı. Kanada firması Alamos Gold’un yerli ortağı Doğu Biga Madencilik şirketi tarafından yürütülen altın madeni projesine karşı 26 Temmuz’da Çanakkale Belediyesi öncülüğünde maden şantiyesinin yakın bir alanına kamp kurularak ‘Su ve Vicdan’ nöbetlerine başlandı. Birçok siyasi ve ünlü isim de Kaz Dağları’nda yapılan bu kesimin durdurulması için harekete geçti.
KAZ DAĞLARINI KORUMA EYLEMİ
Çanakkale merkezi bağlı Kirazlı Köyü Balaban Mevkii’nde, kentin tek ve alternatifsiz içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı su toplama havzası üzerinde bulunan altın madeni proje sahasında yapılan ağaç katliamı hem Kaz Dağları ekosistemini hem de kenti tehdit ediyor. 72 milyon ton toprakta, 26 milyon ton cevherin işleneceği öğrenilirken, Balaban Tepesini hedef alan 5 bin 200 ton patlayıcı kullanılacak. 19 Temmuz’da Çanakkale merkezde yapılan mitingle seslerini duyurmaya çalışan yöre halkı, maden şirketinin faaliyetlerine ara vermemesi üzerine Balaban mevkiinde “Su ve Vicdan Nöbeti”ne başladı. Çadırların kurulduğu kamp alanındaki nöbet giderek büyürken, düzenlenen “Büyük Su ve Vicdan Buluşması” için on binlerce vatandaş akın akın bölgeye geldi.
Desteğe gelenler arasında sanatçılardan Sadık Gürbüz kalabalığa seslendi. Daha sonra Şair Ataol Behramoğlu şiir okudu. Basın açıklamasının ardından Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan bir konuşma yaptı. Bölgede yaklaşık 2 bin dönümlük arazide ağaç katliamının yapıldığını ve bu eylemin Kaz Dağları’nı koruma eylemi olduğunu dile getiren Gökhan, “Kaz Dağları dünyanın en çok oksijen üreten ikinci dağıdır. Mitolojik bir tarihe sahiptir. Bu dağ altıncılar tarafından talan edilmektedir” dedi.
Çanakkale milletvekillerinin yıllardır Kaz Dağları’nı korumak amacıyla, bölgedeki altın madeni ve termik santrallere karşı mücadele ettiğini dile getiren Belediye Başkanı Gökhan, madenci şirketin hukuk kararlarına uymadığını söyledi.
Başkan Gökhan, “2007 yılından beri mücadele ediyoruz. Hatta 2007 yılında MHP’li milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde maden felaketine dikkat çekmişler. Daha sonra CHP’li milletvekillerimiz bu mücadeleyi devam ettirdi. Bizler de Çanakkale’de her fırsatta mücadelenin içinde yer aldık. ‘Şimdiye kadar neredeydiniz?’ diyenlere söylüyorum. Biz işin başından beri buradayız. ÇED sürecinin başından beri Kirazlı’dayız. Mücadelemiz 12 yıldır devam ediyor. Burada hukuki kazanımlarımız da oldu. Ama, burada devlet güçleri, onların bu hukuki kararları dinlemeden kıyım yapmasına göz yumdu. Çaktırmadan, gizli gizli, ÇED iptal olmasına rağmen, ağaç kıyımı devam etti. Artık işleri kandırmaya, yalana kaldı” dedi.
ON BİNLERCE YURTTAŞ COŞKUYLA YÜRÜYÜŞE GEÇTİ
Konuşmaların ardından Çanakkale Barosu ve çevre barolardan gelen avukatlar, cüppeleriyle açıklamanın bulunduğu alana girdi. Avukatların yaptığı açıklamadan sonra on binlerce yurttaş ağaçların kesildiği şantiye alanına yürüyüşe geçti. Yurttaşlar üstlerinde "Su ve Vicdan Nöbetindeyiz" yazılı tişörtlerle “Çav Bella”, “Güzel günler göreceğiz” şarkılarını söyleyerek yürüyüşe eşlik etti. Yürüyüş sırasında sık sık, "Bu daha başlangıç mücadeleye devam", "Havama, suyuma, toprağıma dokunma", "Hak, hukuk, adalet" sloganı atıldı.
Yürüyüş maden alanına kadar devam etti. Madenci şirketin alanda ördüğü tel örgülü kapının açılması ile on binlerce yurttaş maden inşaat alanına girdi. Protestolarını sürdüren yurttaşlar, “Madenci şirket Kaz Dağları’nı terk et” dedi.
Tarım Orman-İş Sendikası temsilcileri de "Burada ağaç katledildi. Anayasal hakkımızı kullanıyoruz ve şantiyeye kilit vuruyoruz" diyerek şantiyenin kapısını kilitledi. Şantiyede çalışmalar durduruldu.
TANAL: ALTININ YÜZDE 96’SI KANADALI ŞİRKETE KALIYOR
Kaz Dağları için başlatılan Su ve Vicdan Nöbeti’ne katılan CHP’li Mahmut Tanal, çıkarılan altının yüzde 96’sının Kanadalı Alamos Gold şirketine kaldığını belirterek, “Devlet burada ya dolandırılmış, ya kandırılmış, ya da kamu değerleri peşkeş çekilmiştir” dedi.
AKP’li siyasetçilerin “Altınlarımızın ekonomiye kazandırılması gerekiyor” şeklindeki savunmasına rağmen Kaz Dağları’nda altın arayan Kanadalı Alamos Gold şirketinin devletten kat be kat karlı çıktığına dikkat çeken Tanal, “Edindiğimiz bilgiye göre, çıkacak altının sadece yüzde 4'ü devlete kalıyor. Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir sözleşme bulamazsınız. Bunda kamu kararı yok. Kamu yararı, yüzde 96’yı Kanada şirketine verip, devlete yüzde 4 vermek değildir. Bu kamu hakkını özel şirketlere peşkeş çekmedir. Açıkça nispetsizlik ve orantısızlık vardır. ‘Bu sözleşme yok hükmündedir’ demek lazım. Buradan bakanlığa sesleniyorum, kamu yararı su hakkını korumaktan geçer” dedi.