Kazâ ve kadere iman ne demektir? Diyanet İşleri Başkanlığına göre kazâ ve kadere imanın anlamı

Kazâ ve kadere iman ne demektir? sorusu merak ediliyor. Haberimizde, kader inancı ile sorumluluk nasıl bağdaştırılabilir? Kader ve kazaya inanmak iman esası mıdır? başlıklarına da değineceğiz. İşte Diyanet İşleri Başkanlığına göre kazâ ve kadere imanın anlamı.

Diyanet İşleri Başkanlığına göre kazâ ve kadere imanın anlamına haberimizde detaylı bir şekilde yer veriyoruz. 'Kazâ ve kadere iman ne demektir?' sorusunun cevabı içeriğimizde yer almaktadır. İşte detaylar...

 

KAZÂ VE KADERE İMAN NE DEMEKTİR?

Kader ve kazâya iman yüce Allah’ın ilim, irade, kudret ve tekvîn sıfatlarına inanmak demektir. Bir başka deyişle bu sıfatlara inanan kimse, kader ve kazâya da inanmış olur. Bu durumda kader ve kazâya inanmak demek, hayır ve şer, iyi ve kötü, acı ve tatlı, canlı ve cansız, faydalı ve faydasız her ne varsa hepsinin Allah’ın bilmesi, kulun dilemesine bağlı olarak bunların Allah’ın kudreti ve yaratması ile olduğuna, Allah’tan başka yaratıcı bulunmadığına inanmak demektir. Esasen dünyada meydana gelmiş ve gelecek olan her şey, Allah’ın ilmi, dilemesi, takdiri ve yaratması ile olur. Her şeyin bir kaderi vardır.

KADER VE KAZAYA İNANMAK İMAN ESASI MIDIR?

Kader ve kaza, iman esaslarından söz eden ayetlerde (Bakara 2/177, 285; Nisa 4/136) zikredilmiştir. Ancak her şeyin Allah’ın takdirine bağlı bulunduğuna işaret eden ayetlerin yanı sıra ilahî ilmin olmuş ve olacak tüm varlık ve olayları kuşattığını belirten ayetlerde de bu esas vurgulanmıştır. Bu ayetlerin bir kısmı şunlardır: “O’nun katında her şey bir ölçü (miktar) iledir. ” (Rad, 13/8); “Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir. ” (Furkan, 25/2); “De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. ” (Tevbe, 9/51) Bu âyetlerden başka Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğunu, dilediğini sapıklığa sevkedip, dilediğini hidayete erdirdiğini, insanlar arasında ölümü O’nun takdir ettiğini bildiren âyetler de (Zümer, 39/62; Sâffât, 37/96; A'râf, 7/178; Vâkıa, 56/60) kapsam açısından kâinatta her şeyin belli bir kadere bağlı bulunduğu, bunun da Allah Teâlâ tarafından belirlendiği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) de Cibrîl hadisi diye bilinen hadiste açıklandığı gibi, kadere imanı iman esasları arasında saymıştır. Bu hadiste geçtiğine göre Cebrâil (a.s.) Peygamberimiz’e (s.a.s.), “İman nedir?” diye sormuş, o da, “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, âhiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmandır. ” cevabını vermiştir (Müslim, Îmân, 1; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15; İbn Mâce, Mukaddime, 9).

KADER İNANCI İLE SORUMLULUK NASIL BAĞDAŞTIRILABİLİR?

Sorumlu tutulma ise insanın irade sahibi, yani kendisine irade verilmiş bir varlık olarak inanç ve amellerinden sorguya çekilmesidir. Bu ikisi birbirine aykırı değildir. Allah adildir, kimseye zulmetmez. Eğer Allah insana irade vermiş olmasaydı, inanmayan yahut kötülükler içinde hayat yaşamış insanları cezalandırmaması gerekirdi. Daha açık ifade etmek gerekirse, insanın sorumlu kılınması tamamen kendisine verilen irade sebebiyledir. Hiç kimse irade sahibi olduğunu inkâr etmiyorsa, sorumlu olduğunu da inkâr edemez, etmemelidir. Nitekim Allah insanı, iradesi dâhilinde olmayan şeylerden sorumlu kılmayacaktır. Söz gelimi insanın cinsiyeti, doğduğu yer, doğum tarihi vb. hususlar sorumluluk dâhilinde değildir.

Din Haberleri