Hz. Peygamber (s.a.s.) uyuyakalma ve unutmayı bir mazeret kabul etmiş ve bu iki sebepten biriyle bir namazın vaktinde kılınamaması durumunda, hatırlanıldığı vakit kılınmasını söylemiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bu husustaki ifadesi şöyledir: “Biriniz uyuyakalır veya unutur da bir namazı vaktinde kılamaz ise, hatırladığı vakit o namazı kılsın; o vakit, kaçırdığı namazın vaktidir” (Buhârî, Mevâkit, 37; Müslim, Mesâcid, 314-316).
İmamla aynı vaktin namazını kılıyor olmak kaydı ile kazaya kalan namazlar cemaatle kılınabilir (Mergînânî, el-Hidâye, I, 58; Huraşi, Şerhu Muhtasar-ı Halîl, II, 39). Nitekim Hendek savaşının zor şartları altında Rasûlüllah (s.a.s.) dört vakit namazı kılma fırsat bulamamış; bilahare şartlar uygun hale gelince de bu namazları ashabına cemaatle kıldırmıştır. Abdullah b. Mesud’un olayla ilgili rivayeti şöyledir:
“Müşrikler, Hendek Savaşı’nda Rasûlüllah’ı dört vakit namaz kılmaktan alıkoydular. Nihayet, gecenin bir kısmı geçtikten sonra Bilâl ezan okudu ve kamet getirdi; Hz. Peygamber ikindiyi kıldırdı; sonra Bilâl kamet getirdi, Hz. Peygamber akşam namazını kıldırdı; sonra Bilal yine kamet getirdi, Hz. Peygamber yatsı namazını kıldırdı” (Buhârî, “Mevâkit”, 36, 38; Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, II, 535).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı