Kendinizi hiçbir konuda başarılı bulmadığınız, gelen iltifatları hak etmediğiniz, her şeyde yetersiz olduğunuzu ve elde ettiğiniz tüm başarıların şans eseri olduğunu düşündüğünüz bir dönem yaşamış mıydınız?
Çoğu kişi bu tür duygular hissettiği dönemlerden geçmiştir. Muhtemelen bunalımda ya da depresyonda olduğunuz için böyle olumsuz duygular hissettiğinizi düşünmüştünüz.
Aslında bu duyguları hissetmenizin başka bir nedeni var. İsmi de "Impostor Sendromu".
"Sahtekar Sendromu" adı da verilen bu sendrom, kişinin kendiyle alakalı sürekli bir yetersizlik duygusu hissetmesi anlamlarına gelir.
Sendrom tanısı ilk defa 1978 yılında Suzanne Imes ve Pauline Rose Clance isimlerinde iki psikolg tarafından konulmuştur.
Psikologlara göre impostor, psikolojik bir rahatsızlık olmaktan ziyade duygu durum bozukluğudur.
Bu sendroma sahip olan kişi sürekli olarak sahip olduğu yetenekleri ve elde ettiği başarıları reddeder, kendinin ve potansiyelinin farkında olmaz ve her şeyde aslında iyi olmadığını düşünür.
Tedavi olmadıkları sürece sürekli kendilerini başkalarıyla kıyaslar ve bu de duygularını daha da karmaşık hale getirerek depresyona girmelerine neden olabilir.
Kendilerine dair iyi şeyleri o kadar reddederler ki, başkalarının yanında olmaktan rahatsız olarak toplumdan izole olurlar.
Gittikçe yalnızlaşırlar ve bunalımları ciddi bir boyuta oluşabilir.
Bu nedenle sendrom teşhisi konulduğu anda psikolojik tedaviye başlamak gerekir.
Bu duygu durum bozukluğu çoğunlukla kadınlarda görülür.
Öğrencilerin de sık yaşadığı tespit edilmiştir.
Dünya nüfusunun yüzde 50'sinden fazlasının kısa bir süre bile olsa impostor sendromu yaşadığı düşünülür.
Çoğunlukla ailesi ve çevresi tarafından başarı anlamında baskı hisseden kişilerin impostor sendromuna yakalandığı tespit edilmiştir.
Kate Winslet, David Bowie, Jodie Foster, Serena Williams ve John Steinbeck de, impostor sendromu yaşayan ünlü isimler olarak bilinmektedir.