Hayatımızı olumsuz etkileyen ancak bazı durumlarda kişilerin doğal yapısından kaynaklanan kibir, insanların sahip olmaktan kaçındığı ancak kimilerinin engel olamadığı bir durumdur. Peki kibirli olmak ne demek? Kibir nedir? Kibirli insan özellikleri nelerdir? Kibrin dinimizdeki yeri nedir? Kibir ne demek? Kibirle ilgili olan hadisler nelerdir? Kibir kelimesine dair merak edilenleri araştırdık.
KİBİR NE DEMEK? | KİBİRLİ OLMAK NE DEMEK?
Kibir kelimesi kendini herkesten üstün tutma, büyüklenme, gurur anlamlarını taşımaktadır.
Kibir, kendini başkalarından üstün görmektir. Başkalarını beğenmeme ve kendini diğerlerinin üstünde görme davranışıdır. Bir davranış olarak dışarıya yansımayabilir. İnsan kendi içinde gizli bir büyüklenme hissine sahip olabilir. Bu his zaten genellikle gizliden gizliye yürütülür. İnsan kibrini genellikle ilan etmez. Hepimizin içinde bir şekilde büyüklük güdüsü vardır. Bunun farkına varmak epey zordur. Az ya da çok, büyüklük iddiasındayız. Bu iddianın kibir olması ölçüsüne bağlıdır. Büyüklük iddiasının aşırı olanı toplum tarafından günah, yani suç sayılmıştır. Davranış olarak dışarıya yansıyanı da toplum tarafından cezalandırılır.
Hayata karşı büyüklenmesek ne insan olabilirdik ne de yetişkin bireyler. Doğanın koşullarına meydan okuyup en zor koşullara bile uyum sağladık. Hep aynı örneği veriyorum, ama evren olmak bile bir büyüklenmeydi. Küçük bir noktadan büyüğüne genişlemek ve insan denilen uzantıda büyüklenmenin doruklarına ulaşmak. Bebeklikten başlayarak büyüklük iddiamızı görmek mümkündür. Hep büyükleri taklit ederiz ve yetişkin olana kadar en büyük olma hevesindeyizdir. Büyük olmak genel bir varlık temayülüdür. Sonuçta yerçekimi diye bir şey var. Varlık büyümek istiyor. Her madde bir çekim alanına sahip ve içinde bulunduğu bütüne büyükleniyor.
KİBİR İLE İLGİLİ HADİSLER NELER?
- Kibir, kendisini başkasından üstün görmektir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
- (Kibir, hakka, razı olmamak ve insanları küçük görmektir.) [Müslim]
- Fudayl bin Iyad hazretleri, (Tevazu, ister cahilden, ister çocuktan duyulsa da hakkı tereddütsüz kabul etmektir) buyuruyor. Kabul edemeyen kibirlidir. Kibirli, kendini başkasından üstün görmekle, kalbi rahat eder. Burada başkasını düşünmez. Kendini ve ibadetlerini beğenir.
- Kibir, kötü huydur, haramdır. Allahü teâlâyı unutmanın alametidir. Kibirli olan, salih insan olamaz. Kibirli değilim diyen, kibirlidir. Kibir her iyiliğe engeldir, her kötülüğün anahtarıdır.
- İki âyet-i kerime meali şöyledir:
- (Cehennem, kibirliler için ne çirkin ve ne kötü bir yerdir.) [Nahl 29]
- (Allah, kibredenleri sevmez.) [Nahl 23]
- Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
- (En şerliniz, katı kalbli ve kibirli olandır.) [İ. Ahmed]
- (Kibirli, ahirette Allahü teâlâyı gazaplı bulur.) [Buhari]
- (Allahü teâlâ, kibirliyi alçaltır, tevazu sahibini yükseltir.) [Taberani]
- (Kibirli, Cehennemin en derin ve azabı en şiddetli olan Bolis çukuruna atılır.) [İ. Ahlakı]
- (Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez.) [Müslim]
- (Yiyin, için, giyinin ve sadaka verin, fakat israftan ve kibirden sakının.) [İbni Mace]
- (Hazret-i Nuh, ölürken çocuklarına, “Şirk ile kibirden çok sakının” buyurdu.) [Hakim]
- (Kibir, İblisi Hazret-i Âdem’e doğru secde ettirmemiştir.) [İ. Asakir]
- (Kibirliler kıyamette zerre gibi ayak altında kalır. Herkes onları çiğner.) [Tirmizi]
- (Allahü teâlânın buğzettiği üç kimse: Zâni ihtiyar, kibirli fakir ve zalim lider.) [Tirmizi, Nesai]
- (Kibir, her güzelliğin, [her iyiliğin, her nimetin] âfetidir.) [Deylemi]
- (Kibirli fakire şiddetli azap vardır.) [Müslim]
- (Cehennem, kibirsiz olan müslümana haram olur.) [Beyheki]
- (Kendisine el pençe divan durulmasını isteyen Cehenneme hazırlansın!) [İ. Ahmed]
- (Kibir, hıyanet ve borçtan temiz olarak ölenin gideceği yer Cennettir.) [Nesai]
- (Allahü teâlâ buyurdu ki: Kibriya ve azamet bana mahsustur. Bu ikisinde bana ortak olanı hiç acımadan Cehenneme atarım.) [Müslim]
KİBRİN ZARARLARI NEDİR?
Kibir, diğer günahlardan niçin daha büyüktür? Çünkü kibir, yani büyüklük ancak Allahü teâlâya mahsus iken, kulun kibirlenmesi, bir kölenin hükümdarın tacını başına geçirerek onun tahtında oturup hükmetmesine benzer. Hükümdarın bir emrini yapmayarak suç işlemekle, hükümdarlığına sahip çıkmak arasında elbette büyük fark vardır. İşte kibirlenmek, Allah’ın emrini yapmamak gibi bir suç değil, bizzat ilah olmak gibi büyük suç oluyor.
Bu suçun biraz daha aşağısı ilahlığa ortak olmaktır. Hükümdarın maiyetine hakaret eden, onlara üstünlük taslayan ve onları kendi idaresine almak isteyen kimse, bir noktada hükümdara ortak olmuş sayılır. Her ne kadar bunun tahtına oturmak gibi değilse de ona yakındır. Bütün yaratıklar, Allahü teâlânın kullarıdır. Bunlar üzerinde büyüklük, hakimiyet, yalnız Ona mahsustur. İnsanlara bu şekilde kibirlenen, Allahü teâlâya ortak olmuş sayılır.
Aklı olan, kendini ve Rabbini tanıyan, hiç kibredebilir mi? İnsan aşağılığını, acizliğini, Rabbine karşı her an izhar etmek mecburiyetindedir. Bunun için her an her yerde aczini göstermesi, tevazu üzere bulunması gerekir. Büyüklenerek ben demek feyz ve bereketi keser.
Hazret-i Ebu Bekir buyuruyor ki:
Kibirden sakının. Topraktan yaratılıp, yine toprağa dönecek olan bir varlığın kibirlenmesi, bugün var, yarın yok olan bir varlığın kendini beğenmesi ne kadar anlamsızdır.
Kibirli hakkı kabul etmez
Asıl düşman içerdedir, bu da nefsimizdir. En büyük düşman, insanın nefsidir. Nefsinin arzularına tâbi olanın, Allahü teâlâya kul olması zordur. Nefs daima kötü şeyleri ister. Haram işlemek nefse esir olmayı gösterir. Nefs, bütün iyiliklerden süzülmüş, sadece bütün kötülüklerin bulunduğu en ahmak yaratıktır. Nefs bir kötülük deposudur. Kendini iyi zanneder, halbuki süper cahildir. Her istediği aleyhinedir. Gıdası haramlardır. Asıl arzusu ilah olmaktır.
KİBİRDEN KURTULMAK İÇİN NE YAPILMALIDIR?
Kibirden kurtulmanın çaresi insanın ilk önce kendi mahiyetini tanıması sonra da kibrin dehşet verici neticelerini düşünüp anlamasıyla mümkündür.
İmam Ali kerremellahu wecheh: "Başlangıcı nutfe (erkek ve kadın menisinin karışımı), sonu ise murdar bir leş olan insanoğlunun kibirle ne işi var?" demiştir.
Mutarrif bin Abdullah, bir gün Muhelleb'i görür, ipek bir cübbesi içinde çalım satmaktadır. Mutarrif ona der ki. “Ey Allah'ın kulu! Bu yürüyüşün, Allah'ın ve O'nun Resulü'nün gazabına vesile olan bir yürüyüştür.”
Muhelleb ona: “Beni tanımıyor musun?” diye sorar. Mutarrif de ona der ki: “Tabii tanıyorum. Başlangıcın bir meni damlası, akıbetin kokuşmuş bir leş parçası, sen de bu iki uç arasında pislik yükü taşıyan birisin.”
Bu ağır cevap altında ezilen Muhelleb, ağzını açmadan oradan uzaklaşır ve bir daha çalım satarak yürümez.
Muhammed bin Vasî (rahimehullah) oğlunun çalım sattığını görünce onu yanına çağırarak kendisine der ki: “Yavrum, sen kim olduğunu biliyor musun? Anneni köle iken yüz dirheme satın aldım, babana gelince Allah Celle celaluh Müslümanlar arasında onun gibilerinin sayısını çoğaltmasın!”
Yukarıda kibrin olumsuz neticelerinden bazıları zikredildi. Ayrıca İmam Gazali rahimehullah şöyle demiştir:
Büyüklük taslamak ve kendini beğenmişlik faziletleri siler ve alçaklık kazandırır. Kibrin nasihat dinlemeyi ve terbiye edilmeyi engelleyen bir rezalet olması alçaklık noktasında insana kâfidir. Bu yüzdendir ki, mütefekkirler “İlim hayâ ile büyüklük taslama arasında barınamaz. Sel, yüksek binalara nasıl düşman ise ilim de böbürlenenlere öyle düşmandır” derler.
Kibir İblisin işlediği ilk günahtır. Allah Celle Celaluh da kendisini lanetleyerek gökler ve yerler kadar geniş olan cennetten cehennem azabına kovmuştur.
Peygamberimiz bazı vakitlerde sahabeler ile gurup halinde yürürken onları öne geçirerek aralarında yürürdü. Bu hareketinin hikmeti, ya onlara alçak gönüllülüğün güzel bir numunesini vermek veya şeytanın nefsine üfleyebileceği kibir ve kendini beğenmişlik duygusunu silmek idi.
Nitekim bu iki ihtimalden biri yüzünden olsa gerek, bir seferinde namaza dururken yeni elbisesini çıkarıp yerine eski elbisesini giymişti. (Kalplerin Keşfi: İmam Gazali) Kaynak: Kibirden Kurtulmak için Ne Yapmalı?